Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Gereği düşünüldü…

Yazının Giriş Tarihi: 06.10.2019 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.10.2019 00:01

Son çeyreğine girdiğim hayatımda (tabi bu bir temenni) en iyi öğrendiğim şeyin ne olduğunu sorsanız,

Hiç tereddüt etmeden ‘’Gereğini yapmak’’ derim.

Bu güne dek neresinden eğip büküp, sonucunu tahmin ettiğim halde neyin gereğini yapmadıysam, kendimce yeni gerekler uydurduysam, önünde sonunda bedelini ödedim.

Bazen acıdım da yapmadım, bazen korkup ta. Bazen zamana bırakayım dedim, bazen sanal gerekler işe yarar sandım.

Gereğin gerçek olduğunu bellemem çok uzun sürse de nihayetinde anladım.

Anlamasına anladım da bir türlü akıllanamadım.

Neyse bu akıl meselesini yazının sonuna bırakıp devam edeyim:

Ne yaşıyorsak, nelerle karşılaşıyorsak hepsinin sonucunda yapılması gereken mutlak bir gereklilik var. Genellikle de tek bir gereklilik.

Elbette yaşanılan anın psikolojisi, koşulları, kaygıları bu gerekliliği zaman zaman ötelememize bazen de yok saymamıza neden olabiliyor.

Pişmanlık denilen o kahredici histe genellikle bu kararsızlıklarımızın kuytularına saklanıyor.

Zaman içerisinde de o kuytulardan ilk çıkan yine o oluyor.

Eskiler ‘’Demir tavında dövülür’’derlerken eminim bu gereklilikleri kastetmişlerdir.

Şimdi şöyle bir düşünün lütfen;

Zamanında çeşitli gerekçeleriniz ile yapmadığınız gerekliliklerin kaç tanesi şimdi ki yaşantınıza ipotek koydu?

Sayıları hiçte azımsanamayacak kadar çok değil mi?

Örneğin,

Canınızı sıkan o adama/kadına eyleminin gerektirdiği tavrı gösterseydiniz,

Hekimin kesinle yapma dediklerini bahanelerle eğip bükmeseydiniz,

Mutlak surette hayır demenizi gerektiren durumlarda önce belki, sonra da kerhen evet demeseydiniz,

Okul yıllarında hocaya, derse takmayıp sadece öğrenmeye odaklansaydınız,

Şimdi ki eşinizin flört ve nişan döneminde saptadığınız olumsuzluklarına evlenince geçer diye göz yummasaydınız,

Hayata dair seçimlerinizde tercihinizi olması gerekenden değil de olmasını arzu ettiklerinizden yana kullanmasaydınız,

Dur demenizin kaçınılmaz olduğu durumlarda muhatabınızı kırmamak adına ‘’Hadi geç bakalım’’demeseydiniz,

Hakkınızı aramayı, başkaları tarafından hak ettiğiniz varsayılanlara kurban etmeseydiniz,

O kırılmasın, bu gücenmesin, şu alınmasın, öteki gitmesin, beri ki gelmesin diye diye kendinizi bazılarınızın egolarını tatmin etmekle görevlendirmeseydiniz,

Şişi ve kebabı yakmayayım derken hayallerinizi ateşe vermeseydiniz,

Karşılaştığınız sayız dayatmaların, ’Bu benim tarzım değil’ diyerek üzerinden atlasaydınız,

Doğru adına yaptığınız yanlışların, sadece yanlışlar hanenize yazıldığını bilseydiniz,

Kısacası;

Yaşadıklarınızda yapmanızı istenilen ve sizden beklenenleri değil sadece hadiselerin gerektirdiği tepkileri verseydiniz bu gün ‘’Keşke’’ stoklarınızın ne kadar az olduğunu görecektiniz.

Evet kabul ediyorum;

Her zaman her şeyin gereğini yapmak yazmak kadar kolay değil.

Hatta bazen asıl gereklikler öyle bir hal alırlar ki insan asıl gerekliliği bile göremez olur.

Yaşadığı git geller, endişeler, vicdan kol kola girerler  bile bile lades dedirtirler.

Bu yazıyı neden yazdım?

Yazdım çünkü yukarıda da akılsızlık bağlamında değindiğim gibi bendenizde gereği düşünüldü diyemeyenlerdim.

Geçen ay adamın biri Mersedesi ile göz göre benim hurdanın sağ kapısını göçertti.

Ben o anda hareketsiz olduğum için kusur yüzde bin beş yüz onda idi ki zaten inkar da etmedi.

‘’Gel sanayide şu numaraya bul beni hemen yaptıralım’’ dedi, telefon numarasını verdi ve gitti.

Gidiş o gidiş.

Hazreti ne sanayi de tanıyan var ne telefonunu açıyor ne de mesajlarıma yanıt veriyor.

Adını soyadını filan bulmak çok zor olmadı ama hala beyefendiye ulaşabilmiş değiliz.

Aslında olayın gereğini çok iyi bildiğim halde ben bu uyanığa inanmayı seçtim.

Ama onun kabahati yok, o gösterme olasılığı en kuvvetli refleksi gösterdi ve kendince sırra kadem bastı.

Ancak yine de kendisine bir teşekkür borçluyum.

Eğer gerekeni yaparak, tutanak tutsaydım ya da en azından ruhsatının ve ehliyetinin birer fotoğrafını çekseydim ‘’Gerekeni Yapmanın’’ önemini anılarıma emanet edip artık ne kadar kaldıysa yaşamaya devam edecektim.

Yani gerekeni yapmamayı çok ta umursamayacak, her defasında da kendime sinir olacaktım.

Teşekkürüm bu yüzden; bu yaştan sonra elin adamı bana ders verdi. Gerçi bunu da emekli maaşımın yarısına öğrendim ama olsun. Öğrendim ya.

Özel ders saydım geçtim.

Şimdi bir de bu zatı muhterem benim faceden de sayfa arkadaşım desem; eminim okurlarımın çoğu ‘’ee birader sen de bir tuhafmışsın, ne duruyorsun o zaman ben olsam…’’diye başlayan bir sürü cümle ile gereğini yapamama acziyetimi yüzüme vururlarsa diyeceğim bir şey yok. Haklılar.

Demem o ki;

İnsan hayatta ne ile karşılaşırsa karşılasın son tahlilde mutlaka hadisenin hak ettiği gereklilik neyse ağız burun kıvırmadan onu yapmalı.

Kendi kendine ‘’Gereği Düşünüldü’’diyebilmeli.

Yapmazsa başka ve başkalarının gereklerine ağıt yakar durur ki,

Çekilir şey değil valla.

Bu yazı gereği düşünülüp yazılmış bir yazıdır…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.