Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yrd. Doç.dr. Demirci: “Suriyeliler Türkiye’de Misafir Değil, Kalıcı”

Mültecilere özel yeni siyaset geliştirmemiz gerektiğinin altını çizen İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Tuba Demirci, "Suriyeliler Türkiye’de kalıcı" dedi.Türkiye’de 2,7 milyon kayıtlı mülteci ve sığınmacı bulunuyor,...

Haber Giriş Tarihi: 21.04.2016 10:11
Haber Güncellenme Tarihi: 21.04.2016 10:11
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Mültecilere özel yeni siyaset geliştirmemiz gerektiğinin altını çizen İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Tuba Demirci, "Suriyeliler Türkiye’de kalıcı" dedi.
Türkiye’de 2,7 milyon kayıtlı mülteci ve sığınmacı bulunuyor, geri kabul anlaşmasıyla bu sayının daha da artması bekleniyor. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Tuba Demirci, Türkiye’deki Suriyelilerin yasal hakları, yaşadıkları sıkıntılar ve geri kabul anlaşmasının Türkiye açısından sonuçları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
“Türkiye göç ülkesi olmasına rağmen, göçmenler ve sığınmacılarla ilgili yasal düzenlemelerimiz eksik” diyen Demirci, “Suriyelilere biz herhangi bir sığınmacı statüsü vermiş değiliz. Coğrafi sınırlama kriterimiz var, yani bir grubu sığınmacı kabul etmemiz için Avrupa’dan gelmiş olması gerekir. Dolayısıyla Suriyelilerin geçici koruma statüsü var. Geçici koruma statüsünün de iç hukukta yarattığı sıkıntılar var. Almaları gereken hizmetlerle ilgili çok büyük aksaklıklar oluyor. İnsanların geçici statüsü olduğu için sağlık hizmetine erişim, yasal çalışma biçimleri, kimlik ve oturum izni almakta zorlanıyorlar. Bizim ayrımcılıkla ilgili olarak yasal çerçevemiz mevcut değil” dedi.
“AYRIMCILIĞA UĞRAYAN SURİYELİLER İÇİN YARGI SÜRECİ UZUN VE SIKINTILI”
Mültecilerin ayrımcılığa uğradıkları zaman bunu bildireceği kanalların sıkıntılı ve kısıtlı olduğunu söyleyen Demirci, “Çok uzun yargı süreçleri olduğundan dolayı bu grup ciddi bir biçimde ayrımcılığa uğruyor. Gerek işyerindeki ödemelerde, gerekse gündelik hayat içerisinde ayrımcılığın belgelenmesi ve dava sürecine dönüşmesinde ciddi sıkıntılar mevcut. Önümüzdeki yıllarda da bu sıkıntıların artacağını düşünüyorum. Mesela Kronik hastalığı olan Suriyeliler sağlık hizmeti alamıyor, SGK sistemi içerisinde olmadıkları için ilaç masrafları tamamen bireysel olarak karşılamak durumunda, fakat bu insanlar bu masrafları karşılayacak ekonomik güce sahip değiller” açıklamalarında bulundu.
“SURİYELİLER, TÜRKİYE’DE MİSAFİR DEĞİL KALICI, BUNU KABUL ETMEK LAZIM”
Mültecilere özel yeni siyaset geliştirmemiz gerektiğinin altını çizen Demirci, “Öncelikle şunu kabul etmek gerekiyor, Suriyeli mülteciler uzunca bir süre burada kalacaklar. Çünkü Suriye’deki kriz çok uzadı, Türkiye’de kalan Suriyeliler de buraya alıştı. Şartlar düzelse bile büyük bir grubun geri dönmeyeceğini düşünüyorum. Mültecilere yeni hizmet ve politika alanı tanımlamamız gerekiyor. Doğan çocukların büyük kısmı burada doğdu ve burada sosyalleşecek, bu kuşak için eğitim konusunu çözmemiz gerekecek, çünkü kayıp bir kuşak olmasını istemeyiz. Kayıp kuşak demek başka toplumsal sorunlar demektir. Biz misafirperver bir toplumuz ve bunu sık sık dile getiriyoruz, artık misafir etme durumundan çıkmalıyız, çünkü Suriyeliler burada kalıcılar. Suriyelilere, bir takım temel haklardan yaralanabilsinler diye sığınmacı statüsü vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
“MÜLTECİLER, ETKİN BİR ŞEKİLDE STK’LARDA YER ALMALI”
Sivil toplum örgütlerine (STK) büyük görevler düştüğünü ifade eden Demirci, şu açıklamalarda bulundu;
“Ön yargıları kırmakta STK’ların rolü büyük, STK’lar halktan kişilerin kurduğu örgütlenmelerdir. Mültecileri, bizi ve toplumuzu sömüren olumsuz insan grupları gibi görmekten ziyade topluma katkıda bulunabilecek insanlar olduklarını STK’ların topluma anlatması gerekiyor. Bir takım görsel, işitsel kampanyalarla bu desteklenebilir. Mültecilerde etkin bir şekilde STK’larda çalışmalılar. Geri kabul anlaşması resmi makamlardan Türkiye için ciddi avantajları olacağı düşünülerek imzalandı. İmzalanırken böyle lanse edildi. Fakat Türkiye’ye gelmek istemeyen bir gruptan bahsediyoruz ve bu grup sadece Suriyelilerden oluşmuyor. Türkiye göç yolu üzerinde ciddi bir merkez Pakistan, İran, Irak ve Afrika ülkelerinden insanlar göç ederken Türkiye’yi kullanıyor. Yeni geri kabul anlaşması sadece Suriyeliler için yapılmış değil bunu halka anlatmak gerekiyor. Gönderilen her Suriyeliye karşılık kamplarda sığınmacı başvurusu yapmış ve başvurusu olumlu karşılanmış biri insanın Avrupa’ya yerleşmesi söz konusu. Bu süreç zor bir süreç, bir kişiyi alacaksınız karşılığında resmi başvuru yapmış kişiyi göndereceksiniz bunun kaydının tutulması, denkliğinin gözetilmesi ciddi bürokrasi gerektirecek”.
“SURİYELİLER, GERİ KABUL ANLAŞMASIYLA GERİ GELDİKLERİ İÇİN BİR TAKIM SIKINTILAR ÇIKARABİLİRLER”
“İnsanlar rızalarıyla gelmediği için hoş olmayan şeylerle muhatap olabiliriz” uyarısında bulunan Demirci, “Özellikle medya bunun şahidi olabilir. Türkiye, geri dönen insan grubuyla ne yapacağına ciddi şekilde karar vermesi gerekiyor. Bir tür daha iyi korunan ama daha çok eşitsizliklere sebep olacak kamplar çıkabilir mesele son iki haftadır Türkiye’ye gelen insanların nerelerde barındırıldığını net olarak bilmiyoruz. Dikili ve Tekirdağ’da bir merkez kurulduğunu biliyorum sadece. O merkezde neler oluyor, ne gibi hizmetler sunulacak insanlara, hiçbir şeyden haberimiz yok, bu kampların nasıl işlediğini bizimde öğrenmemiz gerekiyor. Suriyeler’den hoşlanmayan fakat geri geleceklerini bilen halkın için ciddi bir kitle var onlara da bu durumu yeterince açıklamamız lazım” dedi.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.