Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ünlü Tarihçi Şimşirgil: "Bu darbe, Abdülhamit Han darbesi gibiydi"

Ünlü Tarihçi Prof Dr. Ahmet Şimşirgil, 15 Temmuz darbe girişimini Abdülhamit Han’a yönelik darbeye benzeterek, "Darbe olsaydı, bugün Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey yoktu. Bunu net yazın. Nasıl Abdülhamit Han gitti. Osmanlı diye bir şey...

Haber Giriş Tarihi: 05.10.2016 10:24
Haber Güncellenme Tarihi: 05.10.2016 10:24
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Ünlü Tarihçi Prof Dr. Ahmet Şimşirgil, 15 Temmuz darbe girişimini Abdülhamit Han’a yönelik darbeye benzeterek, "Darbe olsaydı, bugün Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey yoktu. Bunu net yazın. Nasıl Abdülhamit Han gitti. Osmanlı diye bir şey yok. Bu darbe başarılı olsaydı, asla Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey yoktu" dedi.
Kırklareli Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonunda Türkiye Gençlik Vakfı Kırklareli İl Temsilciliği tarafından düzenlenen ‘Osmanlıdan Günümüze Darbeler’ konferansına Prof Dr. Ahmet Şimşirgil, Kırklareli Valisi Esengül Civelek, Kırklareli Cumhuriyet Başsavcısı İlyas Yavuz, Adalet Komisyonu Başkanı Vahdet Yeltepe, AK Parti Kırklareli İl Başkanı Alper Çiler, Merkez İlçe Başkanı Kayhan Türköz, TÜGVA Kırklareli İl Temsilcisi Gürcan Uçar’ın yanı sıra kurum müdürleri ve birçok öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil konuşmacı olarak katıldığı konferansta çarpıcı açıklamalarda bulundu.
"Şimdi 2023 diyen, 2051 diyen, 2053 diyen, 2071 diyen planlar görüyoruz"
7’den 70’e kadınından erkeğine, en tepedekinden en aşağıdakine kadar tarihin herkesi ilgilendirdiğini belirten Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, "Ulemanın zekasını artırır. Alimlerin zeka seviyesi artar. Tarih, bilmeyenin zeka seviyesi düşüyor yok oluyor. Vukuayi uyarıp basiret gözünü açar. Demek ki insan da iki göz daha var sadece bir göz yok. Eskilerin gönül gözü, kalp gözü, basiret gözü var. Tarih bu gözü de açıyor. İki gözle bakan adam, duvarın sadece şu yüzünü görür, arka yüzünü görmez. Bugünü görür geleceği göremez. Tarih ne kadar iyi biliyorsan, 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl, 50 yıl ötesini görür. Biz belki de günlük plan, haftalık plan, aylık plan valla bir yıllık planları pek göremezdim yani. Şimdi 2023 diyen 2051 diyen 53 diyen 2071 diyen planlar görüyoruz" dedi.
"Biz bölüyoruz zaten. Parçalanıyoruz, adama yutmak kalıyor"
Osmanlı Devleti kadar tarihten ibret alan, ibret çıkartan bir devlet tanımadığını belirten, Prof. Dr. Şimşirgil, "Osmanlı’da tarihten ibret alınınca, çok önemli bir ibret daha var. Osmanlı öncesi Türk devletlerinde, bizim bir özelliğimiz var. Hani Türk milleti çok teşkilatçı bir millettir. Çok rahat devlet kurarlar. Ama o devleti yıkmakta da çok nadirdir. Yani bir devleti Türk’e yıktırtacaksın. Bu kadar devlet kurup, bu kadar devlet yıkan devlet yıkan da gösteremezsiniz. Tarihte 157 devletten falan bahsediliyor. Neden, çünkü biz hanedan devletin malıdır. Devlet hanedanın malıdır. Onu böleriz. Kaça böleriz ikiye böleriz, üçe böleriz, beşe böler, yediye böleriz. Hani Türk Devletlerini yıkmak için derler ya, böl, parçala, yut. Halbuki bölmek bizim işimizdir. Onların işi değildir. Biz bölüyoruz zaten. Parçalanıyoruz, adama yutmak kalıyor ve adamlar da yutuyor. Hep böyle devam etti. Hepsi böyle biz böldük, onlar yuttu. Öyle bir böldük ki 2 Kılıçarslan tam 11 evladına böldü. Düşünebiliyor musunuz 2 Kılıçarslan’ın ülkesi ne , eti ne budu ne. Ne ülkesi var yan, Anadolu’da o da tamamına hakim değil. Bir Anadolu’nun içindedir. Hep böyle yapmadık mı? Hep bu yüzden bu hale gelmedik mi? Ama biri var ki bundan ibret aldı. Hiçbir devletimiz, iki asrı geçmedi" diye konuştu.
"Bu darbe kendinden önceki darbelere hiç benzemiyor"
Kardeş katlini kimseye anlatamadıklarını da sözlerine ekleyen ünlü Tarihçi Şimşirgil, "Şurada kardeşini öldürecek bir kişi çıkmaz. Bütün dünyayı versek de, burada bu salonda kardeşini öldürecek bir kişi çıkmaz. 1. Ahmet Han zamanında, sarayda öldürülme başlayınca, 3. Mehmet ve 3. Murat, o kadar üzüntü meydana geldi ki, önceden mücadeleyle oluyordu. Her biri bir sancaktaydı. Sonradan sancağa çıkmak kaldırıldı sarayda ölüm başladı. 3. Padişahı da öldüremediler. En büyük şehzade tahta çıksın dediler. Bu yolu aştılar. Bir tanesi, sen in de ben çıkayım demedi. Genç Osman’ı kim tahtan indirdi, kim öldürdü. İbrahim Han’ı, 4. Mehmet’i, kim tahtan indirdi, kim öldürdü. 2. Mustafa’yı kim tahtan indirdi. 3. Ahmet Han’ı, kim tahtan indirdi. 3. Selim Han’ı kim tahtan indirdi, kim şehit etti. Abdülaziz Han’ı kim tahtan indirdi, kim şehit etti. 4. Mustafa’yı, Abdülhamit Han’ı kim tahtan indirdi. 19 padişah’tan 25’i ya tahtan indirildi, ya da şehit edildi. Kim yaptı, menfaati elinden gidenler. Asker, esnaf, din adamı, ilim adamı, halk, herkes. Kimin menfaati elinden gittiyse indirdi. Bakın darbeye bir zemin hazırlama oldu bu. En büyük kardeşin tahta çıkması öngörüldü ama ne oldu rahat durmadılar. Darbe üstüne darbe geldi. Bizim gerilmemizin en büyük nedeni de darbelerdir. Darbeler oldu bitti kimse Osmanlı’yı tartışmadı. Bir padişahı indirdik yerine oğlunu çıkardık. Ya da bir kardeşi indirdik yerine diğer kardeşi çıkardık. Osmanlı’da öncekilere benzemeyen bir darbe oldu. Abdülhamit Han darbesi. Bu darbe kendinden önceki darbelere hiç benzemiyor. Abdülhamit Han tahta çıktığında, Osmanlı yıkıldı yıkılacak bir devletti. Paylaşılan bir devletti. Dünyanın en siyasi dehalarından biri oraya geldi. Abdülhamit Han dünyanın en siyasi adamlarından biriydi. Halen anlaşılmış değildir. Kendi yaptırdığı eserlere bile adını vermesine izin vermiyorlardı. O bittiği gün her şey bitti. O darbe eskilere benzemiyor. O darbe Osmanlı’nın yıkılışı sonu oldu. Osmanlı yok oldu ve paylaştılar. Abdülhamit Han’ın yıkılmasıyla beraber, neler oldu bir bilsen, düşünsen beynin eriyip yaş gibi damlardı güzünden. 7 milyon kilometrekarede olan bir millet, 1 milyona düştü. 6 milyonun 5 milyonu gitti. O 1 milyon da düşman ayağı altına düştü. O dönemleri yazamadık, yaşananları bilemedik. Bu millet neyi bildi ki" şeklinde açıklamada bulundu.
"Bu darbe başarılı olsaydı, asla Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey olmazdı"
Abdülhamit Han’ın ‘kardeş kanı dökülmesin’ diyerek çekildiğini aktaran Prof. Dr. Şimşirgil, "Bugün bir darbe daha yaşadık. 15 Temmuz darbesi, ama tepedeki adam kardeş kanı dökülmesin demedi. Demiş olsaydı, bugün Türkiye diye bir devlet yoktu. Cumhuriyette de darbeler oldu. Alıştık darbeye, kötü şeylerden vazgeçemiyoruz. Yepyeni bir Cumhuriyet, yepyeni bir sayfa açtık ama aradan zaman geçmeden darbeler yeniden gelmeye başladı. 60 darbesi, 80 darbesi, 71 Muhtırası, 28 Şubat Darbesi yani postmodern derler ama 12 Eylül’den baya ileriydi. İkisini yaşadım ve çok iyi biliyorum. Tarihçi olarak da değerlendiriyorum. Bir önceki de rahmet okutacak darbeydi. Fakat bu darbeler, aynı Osmanlı’daki gibi ilk darbeler gibiydi. Yani Abdülhamit Han öncesi darbelere benziyor. Yani bir partiden alıyor öteki partiye veriyor. Yani birini millet seçti ama öteki de 3 vekil çıkarmış. Ne de olsa seçime girmiş. Osmanlı’da darbecilerin hepsini kestiler. Ama Abdülhamit Han’a darbe yapanlar kaldılar ve bir daha bırakmadılar. Ama bu darbe, Abdülhamit Han darbesi gibiydi. 15 Temmuz darbesini önceki darbelerle zerre kadar alakalı görmeyin. Her darbe hani bir ülkeyi 10 yıl, 20 yıl, 50 yıl geri götürür derler ya bunda da duydum. ’Efendim darbe başarılı olsaydı 20 yıl geri gidecektik. Öteki 50 yıl geri gidecektik’. Ben bunlara gülüyorum. Darbe olsaydı, bugün Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey yoktu. Bunu net yazın. Nasıl Abdülhamit Han gitti. Osmanlı diye bir şey yok. Bu darbe başarılı olsaydı, asla Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey yoktu" şeklinde konuştu.
"Halife sıfatıyla buraya gelecekti"
15 Temmuz darbesinin gerçekleşmesi durumunda Güneydoğu’nun elden gideceğini ileri süren Prof. Dr. Şimşirgil, "Orası önce Kürde mi verilir. Daha sonra Ermeni’ye mi gider. Sonuç olarak bizde değildi. Anadolu’da 5 milyon insan ölecekti. Bunu en az söylüyorum. Bu 10’a çıkar, 15’e çıkar bilemem. Sur içi ve İstanbul, yani bu yaka FETÖ’nün yakası olacaktı. Sur içi papanın halifesinin yeri olacaktı. Çünkü Pensilvanya’daki adam Halife sıfatıyla buraya gelecekti ve oturacaktı. Bu 80’den beridir başladı. Önce okullaşmaya başladı, kar topu gibi büyüdü. Her yerde okullaşmaya başladı. Avrupa’da okullaşmaya başladı. Biz buradaki bütün arkadaşlar, tüm mal varlığımızı ortaya koysak, birkaç okul açarız. Amerika’da bir okul açalım veya İsrail’de bir okul açalım. Almanya’da bir okul açalım kolay mı? İki adam açıyordu dünyadaki okullarını, biri Üzeyir Garih, diğer ise İshak Alaton bu adamlar dünyada neden bu adama okullar açıverdiler. Onlara özel teşekkürleri, her zaman sitelerinde duruyordu. Sakın beni, onları 15 Temmuz’dan sonra anlatan adamlar zannetmeyin. 35 yıldır takip ettiğim, 35 yıldır talebelerime anlattığım benimle beraber olan her kişiye konuştuğum bir hadisedir bu. 35 yıldır anlatırım asla hiçbir şey aklınıza gelmesin. Sene 1998, son 3 yıla kadar, Zaman Gazetesini sitesinde olan bir yazıdan bahsediyorum. Papa’ya yazılan mektup, bu Papaya yazılan mektubunu ilk beş cümlesini gençler ezberlesin. İlerde çok lazım olur. Yeri geldiğinde birine anlatırken konuşur. Şu beş cümleyi okuyorum. Ezbere okuyun kitabından bulmayın. ’Sayın Papa Cenapları, Papa 6. Jean Paul başlattığı diyalog ikliminin bir parçası olarak huzurunuzdayım. Bu diyalogun gerçekleştiğini görmek beni bahtiyar kılacaktır. Acizane buna bir nebze katkı verebilirsem, kendimi dünyanın en bahtiyar insanı addedeceğim. Bugüne kadar İslamiyet, yanlış anlaşılmış bir din olmuştur. Bunda en büyük suç Müslümanlarındır. Sayın Papa Cenapları.’ Diyalogu kim başlatmış, bu zat başlatmış kim emrinde bu zat ’Papanın emrindeyim’ diyor dimi" dedi.
"Darbe olur deyin ki millet uyanık dursun"
"Sakın artık darbe olmaz diyenlere de aldanmayın" diyen Şimşirgil konuşmalarını şöyle sürdürdü:
"Çünkü 80 darbesi oldu bir daha olmaz dediler. Özal geldi, bir daha darbe olmaz dediler. 28 Şubat süreci oldu bir daha darbe olmaz dediler. Su uyur düşman uyumaz. Her zaman darbe olur. Uyanık olun içimizde her zaman hain vardır. Saftirikler de az değil. Artık darbe olmaz demeyin. Darbe olur deyin ki millet uyanık dursun."
"Tayyip Bey şayet fikirlerini son 7 seneye kadar söyleseydi öldürülmüştü"
Prof. Dr. Şimşirgil, "Diyanetten sorumlu devlet bakanı, Prof. Mehmet Aydın, diyalogun bir numaralı mimarı. O günlerde gazetelerde şöyle yazıyordu. ‘Kuran-ı Kerim tarihseldir, yüzde 40 atılmalıdır. Çünkü Hıristiyan ve Yahudilerle ilgili ayetler o günün Yahudi ve Hıristiyanlarındır bugünün değil’ diyen bir ilahiyat profesörü Mehmet Aydın, camilerde görünmez Cumalara gelmez. İşte Mehmet Aydın bu. Tayyip Bey ilk bu adamı yedi. Dikkat edin yiyerek gidiyor. Temizleyerek gidiyor. Çok gizli bir savaş dönüyor. Tayyip Bey şayet, bununla ilgili fikirlerini son 7 seneye kadar söyleseydi öldürülmüştü" ifadelerini kullandı.
"İttihat ve Terakki, Hakan Fidan’ın istihbaratın başına gelişiyle bitti"
Kendisinin son 3 yıldır bütün programlarında söylediği bir cümle olduğunu da aktaran Şimşirgil, "Abdülhamit Han gitti, İttihat ve Terakki Hükümeti geldi ve devam etti. Ne zamana kadar, bir yönüyle bitti. Ne zaman bitti, Hakan Fidan’ın istihbaratın başına gelişiyle bitti. Son 3 senedir ben bunu söylüyorum. Hakan Fidan istihbaratın başına geldi, İttihat ve Terakki bir yönüyle bitti. Hangi yönüyle istihbarat. Hakan Fidan geldiği gün, 3 kişi cihat cihat diye bağırdı. İsrail, FETÖ ve İran. Hakan Fidan istihbaratın başına gelmemiş olsaydı bugün en tepedeki adamın kemikleri çürümüş olacaktı. Çok uzaklardan bir adam da halife olarak başımıza gelmiş olacaktı" diye konuştu.
"Yavuz Sultan Selim’in kaftanını giyip gelecekti"
Yavuz Sultan Selim’in kaftanının kaybolduğunu öne süren Prof. Dr. Şimşirgil, "Yavuz Sultan Selim’in kaftanı yok. 480 senedir Yavuz Sultan Selim’in sandukasının üzerinde. O bir mektep, o bir üniversite. Kemal Paşa’nın atının ayağından sıçrayan çamur, Yavuz Sultan Selim’in kaftanını kirletti. Yavuz Sultan Selim’de dedi ki alimin atının ayağından sıçrayan çamur, benim için bir şereftir. Öldüğümde bu çamurlu kaftanı üzerime örtün der. 480 senedir Yavuz Sultan Selim’in sandukasının üzerinde. O türbe bir mektep vazifesi gördü. Alime verilen hürmet, ilme verilen değer. 10 senedir yok bu kaftan. Masaları yumrukladım. Yanından ayrılan Latife Erdoğan söyledi. Ben diyordum ki, o kaftanı giyip gelecek o. Çünkü Yavuz Sultan Selim bizim ilk halifemiz. İntikamını alacaklar. İlk Müslüman Halife. O da Halife sıfatıyla gelecek. Dikkat edin, Latife Erdoğan demişti ki ’o kaftanı çalmışlardı’ dedi. O giyip gelecekti. Beyazıt Camii İmamı, 15 gün önce o yüzden tutuklandı. 24 Ağustos 2016 dikkat edin, kaftan Yavuz Sultan Selim’in türbesinin üzerinde. Tam on sene sonra orada. Recep Tayip Erdoğan, kaftanda orada olduğu halde, Yavuz Sultan Selim’e dua ediyor. Yavuz Sultan Selim’in ruhu, bu ülkeyi onlara bırakmadı. Recep Tayip Erdoğan Cumhurbaşkanımız, o kişi durmasaydı bugün olmazdı. Bu adam devlet adamı dedim. Tarihçiyim kim yaparsa söylerim. Bunlarla baş edecek tek bir adam var, Recep Tayip Erdoğan. Siyasetten bazı şeylerini çok beğenmem ama, Devlet Bahçeli Bey, daha Tayyip bey konuşmadan ’hükümetin yanındayız’ dedi. Ben bu sözü altın harflerle yazarım. Abdullah Gül’de saat 01.30’da söyledi" diyerek kendisinin ise saat 23.30’da havaalanına vardığını belirtti.
"Git Yıldız Tilbe’yi dinle de ağla"
15 Temmuz gecesi darbe girişiminin gerçekleşmesi durumunda bir günde ülkede haç işaretlerinin artacağını da sözlerine ekleyen Şimşirgil, "6 sene önce, ben bu arkadaşların okullarına gitsem ve desem ki gençler, sizler ev ev gezip oy toplayacaksınız. Beni ne yaparlardı. E peki Hıristiyan da cennete gidecekse neden olmasın. Yahudi de cennete gidecekse neden olmasın. Çok rahat Hıristiyanlardır kendileri. Zaten inançları öyle. Hizmet diye gösterdikleri Türkçe Olimpiyatlarıydı. Olimpiyatların, Kuran-ı Kerim ve besmeleyle açıldığını gördünüz mü? Hiç bunu gören oldu mu? Ne gördük şarkı. Şarkılar ve türküler. Şarkı ve türkü dinledi millet. Paralar akıyor. Moldovalı kız şarkı söylüyor ve biz kendimizden geçiyoruz. En önde de Bülent Arınç. Finalde Bülent Arınç en önde, Moldovalı şarkı söylerken gözlerinden gözyaşı döküyor. Ertesi günde ben okuldayım, gençlere sordum izlediniz mi gençler. ‘İzledik hocam’ kim vardı önde ‘Bülent Bey.’ Ne yapıyordu? ‘Ağlıyordu hocam.’ Adam git Yıldız Tilbe’yi dinle de ağla. Elin Moldovalısını ne dinleyip ağlıyorsun. Git Yıldız Tilbe’yi dinle ağla. Böyle söylediğime bakmayın mert kadın bizden biri. Damardan söyler yani ağlatır. Öyle basit bir insan değil. Ama Bülent Bey’in hiç gidip dinlediğini gördünüz mü? Moldovalı söyleyince kendinden geçiyor. Sorgulamıyor hala ‘Ben ahmakmışım’ dedi. ‘Bana ahmak diyebilirsiniz’ dedi. Ben de dedim ki hala ahmaksın. Adam da anında cevap verme yetenekleri var. Bülent Arın. dedi ki, ‘Tayyip Beyin yanındaki adamlardan 4’ü onlardanmış’ Genelkurmay Başkanının yaveri onlardanmış. ‘E ben de onu bilemedim ne yapayım’ dedi" ifadelerini kaydetti.
"Şefkat tokadını annenizin böyle başınızı okşadığı gibi tokat zannetmeyin"
Prof. Dr. Şimşirgil, konuşmalarına şöyle devam etti:
"Birisi ya hocam dedi ‘Adam profesör, adam general nasıl bunlara uyarlar?’ dedi. Dedim ki bunun 4 sebebi var. 1. bu çocuklar daha cahil, orta lise yani oraya gitmiş. Yani öğretmeni ne yapacak bu çocuk hocasını dinleyecek. 2 dini en yüksek düzeyde kullanıyorlar. Mesela ben içlerinden iki talebe almıştım. İçlerinden çektiğim iki çocuğun bana sözleri vardı. Bana diyorlar ki hocam, biz lisede gece geç saatlerde kalkıyoruz. Yarım saat koridorda yürüyoruz. Bize peygamberin ve 4 Halifenin ruhları burada diyorlar. 14-15 yaşında bu çocuklar bu duygularla bu psikoloji ile yetişiyorlar. Yani ne düşünmesi lazım hak veriyorum. 3 çıkarsan şefkat tokadı yersin. Bu yola girenler kolay kolay çıkamazlar korkutulurlar. Ya ben bir adama İslam’ı öğrettiysem nereye giderse gitsin. Size aman buradan ayrılmayın denilen yerden asla durmayın. İslamiyet’ten çıkmayın. 100 tane doğru tarikat olur. 100 tane doğru tarikat alimi olur. Doğruysa birbirine düşmanlık etmezler. Niye etsin, nereye gidersen git ya buradan ayrılma dedi mi durma orada. Tehlike var. Sen kimsin ya peygamber misin? Bu şefkat tokadını annenizin böyle başınızı okşadığı gibi tokat zannetmeyin. Geçen sene biri ayrıldı. Babası gidiverdi. Biri daha ayrıldı, akşam eve geldiğinde evi iki çocuğuyla beraber yanmıştı. Pek öyle normal şefkat tokadına benzemiyor. Aman Ya Rabbim ne oluyor diyor çocuk"
Konuşmaların ardından Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’e TÜGVA Kırklareli İl Temsilcisi ve Genç Girişimci Günner Giyim San Tic. Ltd. Şti. sahibi Mehmet Günner hediye takdim etti.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.