Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

"Suriyelilere vatandaşlık hakkı" tartışmaları

Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslararası Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Güngör Yavuzaslan, Suriyeli Mültecilere Vatandaşlık Verilmesi İle İlgili Tartışmaları Değerlendirdi.

Haber Giriş Tarihi: 10.07.2016 15:18
Haber Güncellenme Tarihi: 10.07.2016 15:18
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
"Suriyelilere vatandaşlık hakkı" tartışmaları
Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslararası Gazeteciler Derneği (TKÜUGD) Başkanı Güngör Yavuzaslan, Suriyelilere vatandaşlık hakkı verilmesinin gündeme gelmesi üzerine başlayan tartışmalara değinerek, "Suriyelilere vatandaşlık verilsin mi sorusuna cevabım Suriye’ye barış gelsin derim. Bu kardeşlerimiz kendi evlerinde hür ve bağımsız yaşamak istiyorlar. Vatandaşlık meselesi bizim gündemimizde yok, biz kardeşlerimizden hiç ayrılmadık ki? Bize Bartın da bir, Kerkük de, Halep de, Urumçi de, Karabağ da, Han Saray da birdir" dedi.
Türk dünyasına ve Ortadoğu’ya yönelik çalışmaları ile tanınan Yavuzaslan, Misak-ı Milli sınırları içerisinde kalan herkesin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı konumunda olduğunu söyledi. Yavuzaslan, “Bir Suriyeliler vatandaşlık tartışması aldı başını gidiyor. Tayyip Erdoğan karşıtlığı ya da yandaşlığı üzerine oturtulan bir kısır tartışma. Gelin tarihin ışığında bakalım. Misak-ı Millî (Millî Yemin), Türk Kurtuluş Savaşı’nın siyasi manifestosudur. İstanbul’da toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından 28 Ocak 1920’de oy birliği ile kabul edilmesinin ardından ve 17 Şubat’ta kamuoyuna açıklanmıştır. 23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan TBMM’de 18 Temmuz 1920 tarihli oturumunda Misak-ı Milli’ye bağlılık andı içildi. Son Osmanlı Devleti ile yeni Türkiye Cumhuriyeti arasındaki en temel yasal vesika Misak-ı Milli’dir. Atatürk, ilk defa 1 Mayıs 1920’deki Meclis konuşmasında ve son defa 30 Ocak 1923 tarihli açıklamasında olmak üzere, çeşitli beyanlarında Musul vilayetini dahil ederek Misak-ı Milli sınırlarını tanımladı: ’Bu hudut İskenderun körfezinin güneyinden, Antakya’dan, Halep ile Katma istasyonu arasında Carablus köprüsünün güneyinde Fırat Nehri’ne ulaşır. Oradan Deyrizor’a iner, oradan doğuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye’yi içine alır’” dedi.
Türkiye’nin tarihsel gerçeklerine vurgu yapan Yavuzaslan, “Hatay-İskenderun sancağı 1921’de Fransız mandasına bırakılmış, ama karşılığında Adana, Maraş, Antep, Urfa alınmıştı. Ama bu demek değildi ki tamamen terk edildi. O günden başlayan mücadele gerek yeraltı, gerek diplomasi ile Misakı Milli’ye dahil olması nedeniyle 1939’da resmen Türkiye’ye katıldı. Kıbrıs’a 1974’de Barış Harekatı gerçekleştirildi. ’Yavru’ da dense bağımsız bir KKTC kuruldu. Bizim insanımız terimlere takılır kalır. Örneğin Zenci ırkçı bir kelimedir. Batılı sömürgeci misyonerlerin dünyaya Afrika’nın insanları için kazandırdığı bir terimdir. O insanların binlerce yıllık kendi adları vardır. En basiti Afrikalıdırlar. Bugün Ortadoğu’dan gelen insanlara Suriyeli, Iraklı dediğimiz insanlar 1920 yılında imzalanan Sevr Anlaşması ile 1 günde Anadolu’dan ayrılan özbeöz kardeşlerimizdir. Suriye sınırında yaşayanlar bilir. Sınır boyunca uzanan tren hattı sınırın ortalamasıdır. Bölge halkı hattın yukarısı derken Türkiye, hattın aşağısı derken Suriye’yi anlatırlar. Cetvelle çizilerek Anadolu’dan koparılan insanlarımız. Halep Antep’e bakar, Kerkük Diyarbakır’a. Anayı oğuldan kim ayırabilir ki. Tarih zaman akışı içinde 1. Dünya Savaşı’nın 100 yılında sınırları, tel örgüleri kaldırdı. Oğul anasıyla kucaklaştı. Suriye ve Irak’ta savaş var. Güvenli liman Türkiye… Misak-ı Milli sınırları içindeki herkes bizim vatandaşımızdır. Misak-ı Milli sınırları ötesinde Türkiye varlığı vardır. Avrupa’nın içlerinden Çin Seddi’ne, Kudüs semalarından Doğu Türkistan’a, Karadeniz’in kıyılarından, Akdeniz ufuklarına, Sibirya’nın uçsuz bucaksız steplerine, ezan sesinden ay yıldızlara Türkiye vardır” diye konuştu.
"Biz kardeşlerimizden hiç ayrılmadık ki"
Öncelikle Suriye’ye barışın gelmesinden yana olduklarını ifade eden Yavuzaslan, “Sonuç olarak; Suriyelilere vatandaşlık verilsin mi sorusuna cevabım Suriye’ye barış gelsin derim. Bu kardeşlerimiz kendi evlerinde kendi gökyüzlerinde hür ve bağımsız yaşamak istiyorlar. Vatandaşlık meselesi bizim gündemimizde yok, biz kardeşlerimizden hiç ayrılmadık ki? Bize Bartın da bir, Kerkük de, Halep de, Urumçi de, Karabağ da, Han Saray da birdir. Bir yanda 100 yılında Sykes-Picot Anlaşması ve şimdi Kery-Lazrov planları bir yanda da slogan milliyetçileri… Bir yanda Ortadoğu’da her gün ölen yüzlerce masum insanlar. Durum özeti Müslümanların geleceği için hala Hıristiyanlar masada ve Mescid-i Aksa esirdir” şeklinde konuştu.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.