Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Suriye Krizinin Komşu Ülkelere Etkileri Orsam Raporu İle Tartışıldı

Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, "Türkiye en fazla Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Komşu ülkeler arasında yüzde 59’luk bir yük çekiyor. Arkasından Lübnan yüzde 22 oranında...

Haber Giriş Tarihi: 26.04.2016 14:13
Haber Güncellenme Tarihi: 26.04.2016 14:13
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, "Türkiye en fazla Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Komşu ülkeler arasında yüzde 59’luk bir yük çekiyor. Arkasından Lübnan yüzde 22 oranında bir yük çekmekte. Ürdün yüzde 14 oranında, Irak yüzde 5 oranında mülteciye ev sahipliği yapıyor" dedi.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) tarafından, Ankara Swiss Hotel’de ’Suriye Krizinin Komşu Ülkelere Etkisi’ başlıklı çalıştay düzenledi. ORSAM Başkanı Şaban Kardaş’ın moderatörlüğünde gerçekleşen çalıştayda, Suriye krizinin komşu ülkelere etkisi Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Irak’tan katılan uzman ve akademisyenler tarafından tartışıldı. Çalıştay çerçevesinde Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, Suriye krizinin Irak ve Lübnan’a olan etkilerini anlattı.
Çalıştayın açılış konuşmasını Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu eski Başkanı Halid Hoca yaptı. Guta’ya atılan kimyasal silahtan sonra Esad rejiminin uluslararası camiadan zaman satın alarak varlığını sürdürebildiğini belirten Hoca, Rusya’nın bu sayede Suriye’de kilit oyuncu haline geldiğini söyledi. Şuanda Suriye’de İran ve Rusya tarafından oluşan yeni bir eksene tanık olduklarını ifade eden Hoca, "Maalesef bu eksen her ne kadar Suriye krizinin direkt olarak komşu ülkelerine sorun teşkil ettiyse de bu eksen dolaylı olarak da komşu ülkelerine ciddi sorun teşkil etmektedir. Türkiye ile Rusya arasındaki sürtüşme, Yemen’de İran ve Suudi Arabistan arasındaki tartışma bunun bir sonucudur" diye konuştu.
Suriye’deki devlet yapısının çökmesi ve sınırların erimesi ile birlikte terör sorununun ciddi bir sorun haline geldiğini vurgulayan Hoca, "Güvenlik sorununa yaklaşırken maalesef yine kısır yaklaşımlarla uluslararası camialar tarafından sorun çözülmeye çalışılıyor. Hiçbir zaman terörü kullanarak teröre karşı mücadele edilemez. Suriye’de PYD terör örgütüyle işbirliği yaparak, çözüm ortağı olarak görerek terörle mücadele edilemez. Hali hazırdaki yaklaşımlar sorunu çözmediği gibi bölgede terör ve diktatörlük ile beslenen bu kısır döngüyü devamlı hale getirmektedir. Bu yüzden bölge ülkelerinin de pozitif ve etkin katılımıyla daha kapsamlı, daha ciddi bir yaklaşım gerekmektedir" şeklinde konuştu.
"SURİYE MUHALEFETİ OLARAK BAŞTAN BERİ SİYASİ ÇÖZÜME ISRARLI YAKLAŞTIK"
Hacı, muhalifler olarak Suriye meselesinde siyasi çözümden yana olduklarının altını çizdi. Hoca, "Suriye muhalefeti olarak baştan beri siyasi çözüme ısrarlı yaklaştık. Bu yüzden Cenevre görüşmelerine baştan beri katıldık. Rejimin masadan çekilmesiyle bu görüşmeler tıkandı. Geçen hafta da Cenevre’deydik. Biz her ne kadar Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde geçiş iktidar heyetini oluşturmak üzere Cenevre’ye gitmiş olsak da orada rejimle müzakere yapmak üzere bütün muhalif gruplar ile her ne kadar tek bir pozisyon sergilemiş olsak da rejim siyasi geçişi görüşmekten kaçınmıştır" dedi.
SURİYE KRİZİNİN IRAK’A GÖÇ ETKİSİ
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Pirinççi, Suriye krizinin Irak ve Lübnan üzerindeki etkilerini anlattı. Suriye krizinden dolayı ortaya çıkan göç etkisinin Irak’a etkileri ile konuşmasına başlayan Pirinççi, "Irak’ın göç krizini sadece Suriye’den gelen göçlere indirgememek lazım. Çünkü Irak’ın ciddi bir şekilde dikkat alınması gereken yerinden edilmiş kişiler sorunu var. Ülke içindeki Iraklılar yerinden ediliyor. Bu sorun uzun zamandır devam etmektedir. Sadece Suriye krizi ve bununla ilgili gelişmeler üzerine ortaya çıkmış bir şey değil. Türkiye en fazla Suriyeliye ev sahipliği yapıyor. Komşu ülkeler arasında yüzde 59’luk bir yük çekiyor. Arkasından Lübnan yüzde 22 oranında bir yük çekmekte. Ürdün yüzde 14 oranında, Irak yüzde 5 oranında mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bakıldığında Irak’ın çektiği mülteci yükü yok denecek kadar az esasında. Ancak bununla ilgili değinmemiz gereken bazı noktalar var. Irak’a sığınan kişilerin büyük ölçüde sadece rejim üzerinden değil PYD/PKK’nın baskıları sonucunda ülkelerini terk etmek zorunda kaldı" şeklinde konuştu.
"SURİYE KRİZİ DEVLET YAPISI ÜZERİNDE CİDDİ SORUN"
Doç. Dr. Pirinççi, krizin Irak üzerinde devlet yapısındaki etkilere de değindi. Suriye krizinin Irak’ın yönetim yapısında ciddi bir sorun olduğunu vurgulayan Piriççi, "Çünkü Irak’ın devlet yapısının karşı karşıya kaldığı zaten bazı yapısal sorunlar vardı. Suriye krizi bu yapısal sorunları biraz daha derinleştirdi. Genel olarak kamu düzeninin ve devlet otoritesinin bazı bölgelerde olmaması ciddi anlamda sıkıntı yaratmaktaydı. Ancak Suriye krizi ile beraber biraz daha farklı bir boyut kazandı. İronik bir şekilde şunu fark ettik. Suriye krizi ve DAEŞ’in güçlenmesi bir anlamda Irak’taki siyasi yapıyı olumlu etkiledi. 2010’da hükümet kuramama rekoru kırılmışken 2014 yılında hükümet önceki dönemlere göre daha hızlı kuruldu. Erbil’le Bağdat arasındaki sorunlar da en azından kısa vadede ötelenmiş oldu. Aslında Irak açısından özellikle devlet yapısı anlamında düşünülmesi gereken şey sadece Suriye krizi değil, DAEŞ sonrası döneminde planlanmasının yapılması. DAEŞ Suriye krizinin bir yansıması" değerlendirmesinde bulundu.
Piriççi ayrıca, Suriye krizinin ekonomik etkilerinin diğer unsurlar ile karşılaştırıldığında en az etkileyen unsurlardan olduğunu dile getirdi.
SURİYE KRİZİNİN LÜBNAN’A OLAN ETKİLERİ
Doç. Dr. Pirinççi, daha sonra Suriye’deki krizin Lübnan üzerindeki etkilerine değindi. Göç etkisi konusunda Lübnan’ın Türkiye’den sonra Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapan ikinci büyük ülke olduğunu söyleyen Pirinççi, "Şuanda Lübnan’daki Suriyeli mülteci oranı Türkiye’ye 18 milyon mültecinin gelmesi gibi bir şey. Dolayısıyla Lübnan’da 4 kişiden 1 kişinin mülteci olması ciddi bir engel. Birçok anlamda krizi etkiliyor" ifadelerini kullandı.
Krizin devlet yapısı üzerinde çok ciddi etkisi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Pirinççi, "Özellikle Lübnan’daki devlet yapısına etkisini daha net görüyoruz. Lübnan’daki grupların Suriye’deki krize yönelik pozisyon almaları bu süreci doğrudan doğruya etkiler nitelikte. Şöyle bir tablo ortaya çıkıyor. Lübnan’da Suriye krizinin en yüksek olduğu dönemde hükümet yoktu, geçici hükümet ile idare ediliyordu. Lübnan’da parlamento seçimleri 2013 yılında yapılması gerekiyordu şimdi 2017’ye ertelendi. Lübnan ciddi anlamda sıkıntılarla karşı karşıya" dedi.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.