Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

(Özel Haber) Prof. Dr. Yunus Apaydın: “Sünneti reddedenler kendi yorumlarını ön plana çıkarıyor"

Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yunus Apaydın, son zamanlarda özellikle sosyal medyadan yaygınlaştırdıkları iletilerle dikkat çeken sünneti reddedenlerin, kendi yorumlarını ön plana çıkararak adeta Hz. Peygamber’in...

Haber Giriş Tarihi: 29.10.2016 15:21
Haber Güncellenme Tarihi: 29.10.2016 15:21
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yunus Apaydın, son zamanlarda özellikle sosyal medyadan yaygınlaştırdıkları iletilerle dikkat çeken sünneti reddedenlerin, kendi yorumlarını ön plana çıkararak adeta Hz. Peygamber’in yerine konuştuklarını söyledi.
Son zamanlarda sünneti reddeden bazı ekollerin, özellikle sosyal medya yolu ile yazılı ve görüntülü iletilerini daha çok yaygınlaştırmaya gayreti içinde olduklarını belirten Prof. Dr. Yunus Apaydın, Kur’an-ı Kerim’in anlamını tahrif etmeye yönelik tehlikeye karşı uyarıda bulundu. Sünnetin, Kur’an-ı Kerim metinlerinin anlamlarını netleştirme, belirleme ve sabitleme işlevi üstlendiğini belirten Prof. Dr. Yunus Apaydın, sünneti reddedenlerin temel amacını, Kur’an-ı Kerim’i anlamak için sünneti engel olmaktan çıkarma kendilerine daha fazla yorum yapabilecekleri alan açma isteğine bağladı.
“Sünnet yardımı olmaksızın Kur’an doğru anlaşılamaz”
Prof. Dr. Yunus Apaydın, “Hz. Peygamberin iki temel fonksiyonu var. Bunlardan biri tebliğ, yani Allah’tan aldığı vahyi insanlara olduğu gibi duyurmak. İkincisi de beyan, yani bu vahyi insanlara anlatmak ve hayata geçirmek. Dolayısıyla sünnet dediğimiz şey, Kur’an’ın anlamının, mesajının, Hz. Peygamber’in beyanı sayesinde ete, kemiğe bürünmesi ve görünür hale gelmesi demektir. Bu bakımdan sünnet yardımı olmadan, sünneti dikkate almadan, ‘Ben Allah’ın mesajını doğru anlarım, anlayabilirim’ demek büyük bir aldatmacadan ibarettir ve metni tahrif ve insanları yanıltma riski çok yüksek olur. Belki de en büyük aldatma kendi telakkilerini, ilgilerini, gerçek anlamı belirleyebileceğimiz yan faktörleri devre dışı bırakarak, kendi kanaatlerini Allah’ın sözü, iradesi, muradı insanlara sunmaya çalışmaktır. Bu nedenle tehlikeli bir durumu ortaya çıkarmaktadır” dedi.
“Sünnet Kur’an’ın anlamının bozulmasını engelliyor”
Sünnetin bir yandan da, Kur’an-ı Kerim’deki anlamların kişilere göre farklı yorumlanmasını ve bozulmasını engellediğini vurgulayan Prof. Dr. Yunus Apaydın, “Sünneti ortadan kaldırarak aslında insanlar bir bakıma kendisini peygamber ve hatta bazen yerine göre tanrı yerine ikamet etmiş, tanrı gibi konuşmuş oluyorlar. Buna hacet yok, bir dine mensupsan o onun geleneğine riayet edeceksin, yoksa kendine başka bir din bul, bizim dinimizle neden oynuyorsun?” dedi.
“Kur’an’ anlamak için yanlıca Arapça bilmek yeterli değil”
Sadece Arapça bilmekle Kur’an-ı Kerim’in anlaşılabileceğini iddia etmenin İslamiyet açısından ciddi bir yanılgı olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yunus Apaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sünneti ve eski ulemanın otoritesini devre dışı bırakanların zihinlerinin arka planlarında, ‘ben öncekilerden daha Müslümanım, daha dindarım, daha akıllıyım’ şeklinde bir düşünce vardır. Bu da sübjektif, spekülatif, gerçekliği test edilemeyecek bir iddiadan ibaret. Öncekilerin, Kur’an’a aykırı olduğu belli olan hadisleri kullandığına dair hadisler de var. Öncekiler en az senin kadar akıllı, en az senin kadar Müslüman dindar ve en az senin kadar doğru anlamın peşinde. Bunu da dikkate alıp, geleneğe, önceki ulemaya, mezheplere yaklaşırken insafı da elden bırakmamak lazım.”
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.