Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kamu Başdenetçisi Malkoç: “Kurumun en önemli özelliği bağımsızlığı olması”

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, “Hükümet sisteminin yenilenmesi söz konusu. TBMM’ndeki çalışmalara bakılırsa Ocak ayında Türkiye parlamenter hükümet sisteminin yanı sıra cumhurbaşkanlığı sistemini tartışacak, belki Meclisten geçtikten sonra halkoyuna sunulacak. Eğer bu gerçekleşirse kurumun önemi, fonksiyonları, kamuyla ilgili yapacağı denetimler çok daha büyük önem arz edecek” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 11.01.2017 14:45
Haber Güncellenme Tarihi: 11.01.2017 14:45
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, “Hükümet sisteminin yenilenmesi söz konusu. TBMM’ndeki çalışmalara bakılırsa Ocak ayında Türkiye parlamenter hükümet sisteminin yanı sıra cumhurbaşkanlığı sistemini tartışacak, belki Meclisten geçtikten sonra halkoyuna sunulacak. Eğer bu gerçekleşirse kurumun önemi, fonksiyonları, kamuyla ilgili yapacağı denetimler çok daha büyük önem arz edecek” dedi.

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, bir otelde düzenlenen kahvaltı programında basın mensuplarıyla bir araya geldi. Kamu Denetçiliği Kurumunun görevleri hakkında bilgi veren Malkoç, “Anayasal bir kurum; Anayasa’nın 74. maddesinde yer alıyor. Anayasal bir kurum olması ayrı bir güç veriyor kendisine. Ayrıca 6328 sayılı Kanun’la düzenlenmiş. Kamu hizmetlerinin işleyişindeki bağımsız ve etkin bir şekilde, şikayet mekanizmasıyla bu hizmetlerin denetlenmesi. Eğer biz bunu kanun koyucunun koyduğu şekilde ifa edebilirsek, Türkiye’deki birçok kamu hizmetinde kalite standardının yükseleceğine, şikayetlerin azalacağına inanıyoruz. İdarenin eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını, eylem ve işlevleri biliyoruz ama ilaveten tutum ve davranış koymuş, ayrıca bunu insan hakları ve adalet acısından belki de diğer kamu kurumlarında olmayan bir şey koymuş; hakkaniyet. Bir kamu görevlisinin yaptığı işlem kanuna uygun olabilir, savunması da bu şekilde olabilir ama bizim kurumumuz bunun hakkaniyet ölçülerine uygun olup olmadığına da bakıyor. Kurumun en önemli özelliği bağımsız olması. Burada bulunan bütün arkadaşları TBMM seçiyor. Özellikle seçimde birinci ve ikinci turlarda Meclis Başkanını seçiminde veya daha önce cumhurbaşkanının seçiminde aranan koşul aranıyordu. Yani 367. Daha sonraki turda salt çoğunluk. Kanun koyucu bu kurumu kurarken çok önem vermiş. Yasama tarafından seçiliyor, yürütmenin eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını denetliyor. Bir bakıma tam yargı görevi değil ama şikayetler üzerine inceleme araştırma yapıyor, sonra da karar veriyor. Yani yasama, yürütme, yargı fonksiyonlarının buluştuğu, odaklandığı bir kurum olarak da değerlendirebiliriz” ifadelerini kullandı.

“Eğer cumhurbaşkanlığı sistemi gerçekleşirse kurumun önemi, kamuyla ilgili yapacağı denetimler çok daha büyük önem arz edecek”

Türkiye’nin yeni bir sürece doğru gittiğini ifade eden Malkoç, “Hükümet sisteminin yenilenmesi söz konusu. TBMM’ndeki çalışmalara bakılırsa Ocak ayında Türkiye parlamenter hükümet sisteminin yanı sıra cumhurbaşkanlığı sistemini tartışacak, belki Meclisten geçtikten sonra halkoyuna sunulacak. Eğer bu gerçekleşirse kurumun önemi, fonksiyonları, kamuyla ilgili yapacağı denetimler çok daha büyük önem arz edecek. Kurumun, idarenin eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışları sonrasında şikayetler üzerine verdiği kararlarla ilgili süreci yargıdan şöyle farklı; bir defa vatandaşın şikayetleriyle ilgili herhangi bir başvuru ücreti, pul veya har aranmıyor. Bu çok önemli bir kolaylık. İkinci Türkiye’de malum sebeplerden dolayı yargının işleyişi ister istemez biraz yavaş. İddianamelerin hazırlanması veya iddianamenin hazırlanmasından sonra duruşma gününün verilmesi veya idari yargılamada oldukça uzuyor süre anacak Kamu Denetçiliği Kurumunun özelliği şu; yasa koyucu demiş, ‘siz hızlı çalışacaksınız, hızlı inceleme yapacaksınız; şikayet müracaatının gelişinden itibaren en geç 6 ay içerisinde müracaatları karara bağlayacaksınız. Bu da vatandaşlar için çok ciddi ve önemli bir avantaj. İkincisi dostane çözüm. Örneğin bize bu yıl 5 bin 200 tane müracaat olmuş. Her denetçi arkadaş kendi ihtisas alanına göre bu müracaatları kendilerine gidiyor, o da uzmanlara görev veriyor. Karara çıkmadan müracaatların yüzde 50’si dostane çözümle sonuçlanabiliyor” şeklinde konuştu.

Kurumun idareye karşı vatandaşın avukatlığını yaptığını belirten Malkoç, “Vatandaşın savunuculuğunu yapıyor; ücretsiz, dostane çözümle ve hızlı bir şekilde. Bizim bu dönemde 4 yıllık bir süremiz var. Bu 4 yıllık süre içerisinde hedeflediğimiz bazı şeyler var. Bunlardan birincisi, vatandaşın veya yabacıların hak arma kültürünü yaygınlaştırmak. Biliyorsunuz biz de hak arama kültürü zayıftır, bunu yaygınlaştırmak Bu konuda ilgili bütün kamu kurumlarıyla, üniversitelerle ve hepsinden önemlisi sizlerle çalışacağız. Çünkü siz, vatandaşın dilisiniz, gözüsünüz, kulağısınız. Diğer hedeflediğimiz hususlardan bir tanesi ise idarenin hizmet kalitesindeki standardı yükseltmek. Çünkü milletimiz hem fedakarlığı hem çalışkanlığıyla hem demokrasi ve hukuka bağlılığıyla bunu en güzel şekilde hak ediyor. Diğer bir hedeflediğimiz husus, kamuda görev yapan idaredeki arkadaşlara yol göstermek; tavsiye kararlarıyla, karşılıklı diyalogla onların bu konuda önünü açmak, çalışmalarında onlara yardımcı olmak. Kısacası insan haklarına saygının geliştirilmesi, hukukun üstünlüğünün Türkiye’de daha da yerleştirilmesi, kamunun mevcut denetleme mekanizmalarının yanı sıra vatandaş üzerinden kurum aracılığıyla daha denetlenir hale gelmesi ve şeffaflığın yaygınlaştırılması” değerlendirmelerinde bulundu.

“Toplumun yüzde 75’i bu kurumun adını bile duymadık diyor”

Kamu Denetçiliği Kurumunun yeterince tanınmadığının altını çizen Malkoç, şöyle devam etti:

“Biz bir kamu araştırması yaptık. 10 bin kişi ile birlikte. Soruluyor, ‘Kamu Denetçiliği Kurumu veya ombudsmanlık duydunuz mu?’ Duyduk diyenlerin oranı yüzde 25. Yani toplumun yüzde 75’i bu kurumun adını bile duymadık diyor. Bu tabi önemli bir eksilik, dezavantaj. Bunu tamamlamamız gerekir. Duyduk diyenlere soruluyor, ‘Bu duyduğunuz kurum ne iş yapar’ bunlardan da yüzde 10’u yuvarlak olarak cevap veriyor. TBMM’ye adaylık için başvuru yaptım. Trabzon’da Tonya’dan birisi arıyor, gazeteler yazmış ‘Başombudsman oluyor, başdenetçi oluyor.’ ‘Vekilim’ dedi. ‘Buyur’ dedim. ‘Burada gazeteler bir şey yazıyor” dedi. ‘Ne yazıyor’ dedim. ‘Bir şey olmuşsun tam anlayamadım ama herhalde iyi bir şey olmuşsun’ dedi. Çok ilgilenen vatandaşların da izlenimi bu. Biz arkadaşlarla illeri dolaşacağız, belediyelerle, kamu kurumlarıyla, vatandaşlarla buluşmalar yapacağız. Dedik ki değişik sloganlar olsun. Neler olsun, ‘Hak yerinde aranır’dan tut bir tanesi şuydu; ‘Başın düşünce dara ombudsmanı ara.’ Bunu bir yerde ben kullandım. Önceki gece saat 12.15’te birisi arıyor, ‘hayrola bu saatte’ dedim. ‘Böyle bir şey okudum gazetede onun için arıyorum. Başım darda’ dedi. Yani bunlar kurumun tanınıp, yaygınlaşması halinde vatandaşın ne kadar ilgi göstereceğiyle alakalı hususlar. Bu noktada hem kurumun kararlarının daha etkin hale gelmesi, tanınırlığının artması, vatandaşın hak arma kültürünün yaygınlaşması konusunda bizim belki de en büyük paydaşımız sizler olacaksınız.”

“Yargıya intikal eden konulara biz bakamıyoruz”

Kamu Denetçiliği Kurumunun bakamayacağı konular hakkında bilgi veren Malkoç, “Yasa düzenlenirken yasada kurumun hangi konulara bakamayacağı çok ve net yazılmış. Yargıya intikal eden konulara biz bakamıyoruz. Yargıya gitmeden önce vatandaş bize gelebiliyor. İkincisi Türk Silahlı Kuvvetlerinin askeri faaliyetleri ile ilgili örneğin; Türk Silahlı Kuvvetleri El Bab operasyonu yapıyor. Bu operasyon yapılsın mı yağılmasın mı? Buna biz bakamıyoruz ama El Bab operasyonu sırasında komutanının askerlerine karşı, emrindekilere karşı tutum ve davranışlarını inceleyebiliyoruz. Üçüncü bakamadığımız konu da Sayın Cumhurbaşkanımızın kararları. Dördüncüsü TBMM’yi yasama faaliyetlerindeki bu konu kapsamına giren hususlara bakamıyoruz. Bu dört konunun dışındaki her şey kurumun alanına giriyor. Kamuda açığa alınan veya görevlerine son verilen arkadaşlarla ilgili farklı yöntemler izlenmiş. Bunlardan bir tanesi Kanun Hükmünde Kararnameler. KHK’lar Anayasa hukukunun mahiyetleri gereği yasama faaliyetleri kapsamına dahil oluyor. Dolayısıyla yasama faaliyeti kapsamına girdiği için biz bunlara bakamıyoruz. Ancak kurumlar idari kararlarla açığa alıyorlarsa bunlarla ilgili müracaatlar var, bunları arkadaşlarla değerlendireceğiz. Yeni gelmeye başladı, şu anda 100 civarında” diye konuştu.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.