Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İsmail Öz:“Halk özgüvenini geri kazandı”

Sosyolog İsmail Öz, halkın özgüvenini geri kazandığını söyledi.Darbe girişiminin, bugüne kadar dünya tarihinde görülen emir komuta zincirinin dışına çıkan en büyük terör faaliyeti olduğunu söyleyen Sosyolog İsmail öz, “Paralel...

Haber Giriş Tarihi: 18.07.2016 13:37
Haber Güncellenme Tarihi: 18.07.2016 13:37
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Sosyolog İsmail Öz, halkın özgüvenini geri kazandığını söyledi.
Darbe girişiminin, bugüne kadar dünya tarihinde görülen emir komuta zincirinin dışına çıkan en büyük terör faaliyeti olduğunu söyleyen Sosyolog İsmail öz, “Paralel yapılanmanın, kendi içerisinde bir yapısı olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin(TSK) dışında kendisine yeni bir hiyerarşi oluşturduğunu ve neler yapabileceğini gördük” dedi.
“Eski emniyet görevlisinin tankın içinden çıkmasına değinen Öz, “Dışarıdaki paralel yapılanmayı değerlendirdiğimiz zaman kendi içerisinde nasıl bir hiyerarşik zemin ortaya çıkardığını ve askeriyenin içerisinde olmayan birisinin oradaki cuntacı askerlere nasıl emir ve talimatlar yağdırdığına dair çok önemli bir fotoğraftır diye düşünüyorum. Yüksek Askeri Şura(YAŞ) öncesi son hamlelerini yapmak üzere böyle bir faaliyette ülkeyi, insanımızı bir Uganda’ya, Ruanda’ya benzetmek istediler. Dünyaya Türkiye’yi demokrasisi gelişmemiş bir ülke gibi göstermekti amaçları. Allaha şükür en ağır şekliyle de karşılığını gördüler. Zannediyorum görmeye de devam edecekler. Çünkü yargımız gece dahi çeşitli karalar alıp yayınlamak suretiyle aslında ne kadar hızlı çalıştığını topluma bu anlamda göstererek insanların içini rahatlamak noktasında çok ciddi bir faaliyet yürüttü” diye konuştu.
“Geçmişte, darbeyle ülke elde ettiği kazanımlarını kaybetti”
Darbe olsaydı ne olurdu sorusunun cevabını arayan Öz, “Osmanlı döneminde, Sultan Abdülaziz’e yapılan darbe girişimi daha sonra Abdülhamit’e yapılan darbe girişimi gibi Osmanlıda da bunun örnekleri var. 36 tane padişahımızın 12 tanesi bu tip faaliyetlerle tahtından indirilmiştir. Cumhuriyet tarihimize geldiğimizde de bugün bu modern türdeki darbe stilleriyle ilgili örnekler karşımıza çıkıyor. Darbeler başarıldığı zaman ne yaşadığımızı neler olduğunu gördük. Bu ülke yıllar boyunca elde etmeye çalıştığı kazanımlarını kaybetti. Daha sonra tekrar toparlanabilmesi ancak ve ancak 5-6 yılda Ak parti iktidarıyla oldu. Yani muktedir bir iktidar örneğini görmeye başlayabildik” açıklamalarında bulundu.
“Derinden düşündüğümüz zaman darbeler bizim en ücra noktalarımızdaki kılcal damarlarımıza kadar en başta bizim özgüvenimizi kaybetmemize sebep oldu” diyen Öz sözlerine şöyle devam etti;
“ Özgüven kaybı, topluma her noktada kaybettirdi. İnsanlar ruhen yenil ve toparlanmaları çok daha zor oldu. Bugün biz Türkiye’ye ekonomik yatırımlar yapılabilsin diye dış ülkelere sürekli ‘güvenli bir ülkeyiz, bize yatırım yapabilirsiniz, bizimle ilgili bu anlamda herhangi bir endişeniz kuşkunuz olmasın’ diye mesajlar verip kredi notlandırmalarını belli bir yere taşıdık ya bu önce kendi toplumumuzun içyapısında özgüveni kazandırdı. Darbelerle bu yapıların ürettiği özgüven kaybıyla biz önce kendi ülkemizde ayakta kalabilmeyi başarmak zorunda kaldık dolayısıyla bu bizim içimizde öğrenilmiş çaresizlik olarak bildiğimiz şu duyguyu taşıdı ‘Kardeşim burası Türkiye burada sen ne yaparsan yap linç ederler önünü keserler bir gün darbe gerçekleşir. Senin bütün kazandıkların, elde ettiklerin gider. Bu ülkede hukuk, adalet doğru düzgün işlemez zaten. O yüzden sende bu zeminde nasıl ayakta kalman gerekiyorsa orman yasalarıyla mı yaşarsın veya başka türlü mü yaşarsın bir şekilde yaşa git işte’ gibi bir duygu vardı bundan önceki zeminlerde. Ve o duyguyu elhamdülillah üstümüzden atıp özgüven kazanabildik”
“One Minute çıkışı milattır”
“Bu özgüveni kazanmamızın birinci noktası miladı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan “One minute” çıkışıdır” diyen Öz, “İşte o çıkışla aslında biz bu tip odaklanmalara karşı bir direnç oluştururken aynı zamanda dış dünyaya karşıda özgüven kazandık. O güne kadar siz İsrail’i, Amerika’yı eleştiremezdiniz çünkü içimizdeki çok güçlü odaklar, onlara bir şeyler söylediğimizde mutlaka kaybedeceğimize, hüsrana uğrayacağımıza inanırlardı. Ama gördük ki bu böyle olmadı Türkiye, İsrail ile 6-7 yıllık Mavi Marmara meselesinden sonra bir hukuk geliştirememişti. Sıkıntılar vardı bütün bu problemlere rağmen biz büyüdük ve ekonomimiz şuanda dünyanın en büyük 16. ekonomisi duruma geldi” dedi.
Darbelerin karanlığa, sıkıntılı ve hukuksuz günlere getiren hadiseler olduğunu söyleyen Öz, “Bütün sosyolojik dinamikleri alt üst eden durumdur. Bizim yeni bir Anayasayla ilgili ciddi bir talebimiz olsa da yaşadığımız zeminde bakın bu cunta faaliyetini yürütenler bile bu ağır aksak hukuksal zeminde kendilerine yargının içinde buluyorlar. Aksi taktirde onlar bu işi başarmış olsalardı allah korusun o zaman onların ortaya koyacakları bir hukuk mahkemeleriyle karşı karşıya kalacaktık ve belki aynı o dönemde olduğu gibi stadyumlar, kendilerinin önünde engel gördükleri Türkiye’nin önemli insanlarını buralara dolduracaklardı ve buralarda yargılamalar yapacaklardı. Dolayısıyla bununla ilgili bütün zemin kurgulanmıştı. Bu insanların gözü dönmüştü hiç korkmadan, endişe etmeden vicdanları dahi sızlamadan insanlara direk ateş talimatı verebildiler. Şimdi onların ses kayıtları ekranlarda duyuluyor nelerin kurulduğu, nelerin yaşandığı ile ilgili daha net fotoğraflar aklımız duruldukça, sakinleşmeyi başardıkça daha ilerleyen zamanda konuşmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla eğer darbe olmuş olsaydı biz bugün daha farklı bir Türkiye’ye uyanmış olacaktık. 60 darbesinde de 80 darbesinde de 28 Şubatta da biz bunların değişik versiyonlarını gördük ve nasıl kaybettiğimizi çok değişik şekilde yaşadık” diye konuştu.
“Darbe bertaraf edildi ama tedbirli olmaya devam edeceğiz”
“Bu darbenin en önemli özelliği çok hatırlanabilir olmaması” diyen Öz sözlerine şöyle devam etti,
“Bu yönüyle İttihat ve Terakkinin hükümeti değil, direk devleti ve devletin yapısını hedef alan bir darbe girişimidir dersek belki benzetebiliriz ama onun dışındaki yönüyle tamamen farklı bir harekettir, bunun mutlaka tespitinin yapılması gerekiyor. 17-25 Aralıktan bu tarafa nasıl bir askeri yapılanma içerisinde, nasıl bir paralel yapılanmanın olabildiği ile ilgili birtakım düşünceler vardır. Hükümet ve Yargı bir şekilde bunu takip ediyordu ama bu kadar açık bir şekilde ve hala 17-25 Aralıktan sonra paralel yapıya yönelik bir takım hareketler yaşandığı halde yaklaşık 2 yıl sonra bile ne kadar büyük bir şey ortaya koyduklarını göstermiş oldular. Ama ben öyle zannediyorum ki yakın hamlelerini gördük bu onların son hamle noktasıydı ve bu son hamle noktasında da Allaha şükür Genel Kurmay Başkanlığının da internet sitesinden yaptığı açıklamaya bakarak bu bertaraf edilmiş oldu. Tedbirli olmaya devam edeceğiz. Ben öle inanıyorum ki o ilk büyük etraftaki sıkıntı bertaraf edilmiştir. Bundan sonra oluşabilecek olan bu tür şeylerle ilgili de Türk Silahlı Kuvvetlerimizin en üst kademeleri, Başkomutan olarak Sayın Cumhurbaşkanımız, Türk milleti şuanda adalet duygusunu dünyaya karşı vermek istediği o güzel fotoğrafı korumaya devam ediyor. İnşallah bu zeminde o ilk gün yaşadığımız boyutlar da bir faaliyetin çıkabilecek ihtimalini görmüyorum. Onların oyunları allahın izniyle bozulmuş vaziyette”
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.