Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

İslam Ülkeleri Rektörleri Forumu Ankara Bildirgesi açıklandı

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, “Mevlana Değişim Programı, Erasmus gibi uluslararası bir değişim programı oldu. Mevlana Değişim Programı Türkiye’nin bir markası haline geldi. Bu programın başarılı bir şekilde kurgulanması ve kendi kendine geliştirmesi yönünde attığımız adımların da önemli rolü oldu. Biz şimdi bir sonraki aşamada bu Mevlana Değişim Programı’nı hedef ülkelerle onların da bunun benzerlerini kendi ülkelerinde kurarak entegrasyonunu sağlayacağız" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 27.07.2017 16:51
Haber Güncellenme Tarihi: 27.07.2017 16:51
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, “Mevlana Değişim Programı, Erasmus gibi uluslararası bir değişim programı oldu. Mevlana Değişim Programı Türkiye’nin bir markası haline geldi. Bu programın başarılı bir şekilde kurgulanması ve kendi kendine geliştirmesi yönünde attığımız adımların da önemli rolü oldu. Biz şimdi bir sonraki aşamada bu Mevlana Değişim Programı’nı hedef ülkelerle onların da bunun benzerlerini kendi ülkelerinde kurarak entegrasyonunu sağlayacağız" dedi.

İslam ülkeleri arasında yeni bir yükseköğretim alanının oluşturulması ve buna yönelik işbirliklerinin yapılması amacıyla Yükseköğretim Kurulu tarafından İslam üniversitelerinin rektörlerinin katılımıyla iki gün boyunca süren "İslam Ülkeleri Rektörleri Forumu" tamamlandı. YÖK tarafından Bilkent Otel’de düzenlenen forumun sonunda YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, "İslam Dünyası Yükseköğretim Alanının Oluşturulması Konferansı Ankara Bildirgesi 2017" adı verilen sonuç bildirgesini açıkladı. Saraç, iki gün boyunca etkileşimli panel oturumları yöntemiyle gerçekleştirilen forum bildirgesindeki 17 maddeyi şöyle sıraladı:

“- İslam dünyasında yükseköğretime ilişkin net bir vizyon geliştirilmesi artık gerekmektedir. Ortak bir yeterlilikler çerçevesi ve kalite güvencesi sisteminin inşası yalnızca teknik bir konu değildir. İçerisinde hem evrensel değerler hem de yerel değerleri barındırmalıdır. Evrensel değerler korunarak İslam dünyasının ortak değerlerini dikkate alan bir üst çerçevenin oluşturulması mümkündür. İslam dünyası bu çalışma alanında kendi anahtar kavramlarını belirlemeli ve eğitimin insanı bir gelişim olduğunu unutmadan hareket etmelidir.

- İslam ülkeleri farklı eğitim sistemleri ve yeterlilikler çerçevesine sahiptir. Temel olarak ülkelerin ulusal önceliklerine uygun bir şekilde yükseköğretim için bir üst yeterlilikler çerçevesi geliştirilmeli ve bu yeterliliklerin İslam ülkeleri yükseköğretim alanının temelini oluşturacak biçimde ortak müşterekleri ve askeri ölçütleri de tespit etmelidir.

- Bu süreçte ortak yeterlilikler çerçevesinin farklı paydaşların katkısı ve özellikle karar alma yetkisine sahip kurumsal birimlerin desteğiyle hareket edilmesi gerekmektedir.

- Oluşturulacak olan üst yeterlilikler çerçevesiyle ilişkili biçimde yükseköğretim kalite güvencesi standart ve ilkeleri oluşturulmalıdır. Bu standart ve ilkeler aynı zamanda dünyadaki başarılı sistemlerle de ilişkili olmalı onlardan kopukluk yaşanmamalıdır.

- İslam ülkelerindeki kurumsal ve program bazında kalite güvencesine yönelik değerlendirme ve akreditasyonu gerçekleştiren kalite ajansları belirlenen standart ve ilkelere uygun olarak süreçlerini tanımlamalıdır. Bu kapsamdaki ajanslar deneyim paylaşımı ve süreçlerde destek amacıyla bir üst platform oluşturulmalıdır.

- Kalite güvence sistemleri standart ve ilkeler temeli esasında ülkelerin ihtiyaçlarına yönelik olarak farklı kategorilerde çeşitlendirilebilmektedir.

- İslam ülkelerinde yeterlilikler esaslı kalite güvencesi ajansları arasında var olan işbirliğinin etkinliğinin ve verimliğinin arttırılmasına yönelik olarak da çalışmalar başlatılmalı ve sürdürülmelidir.

- Tanıma ve denklik süreçleri için İslam ülkeleri iş gücünü destekleyecek İslam ülkeleri arasında iş gücünün dolaşımını daha kolay hale getirecek ve beyin göçünün engellenmesini sağlayacak şekilde temel bir uluslar üstü çerçeve tanımlanmalıdır. Tanıma ve denklik alanında atılacak adımlar uluslararası öğrenci değişimini de doğrudan destekleyebilecek nitelikte olmalıdır. Tanıma ve denklik süreçleri üzerinde ulusal ve uluslar arası başarılı deneyimlerden de yararlanılarak çalışılmalıdır.

- Ortak kredi sistemleri hareketliliğin en temel altyapısıdır. Bu alanda programların karşılaştırılmasına ve uyumuna yönelik pilot üniversite ve programlar belirlenerek asgari müştereklerle kredi transferine yönelik işleyiş netleştirilmeli ve bu konuda bir standardizasyon sağlanmalıdır.

- İslam dünyası ülkelerinde öğrenci ve öğretim üyesi değişimlerini sağlayan mevcut değişim programlarının geliştirilmesi ve desteklenmesi ilk adım olarak önem taşımaktadır. Türkiye tarafından yürütülen Mevlana Değişim Programı, İslam ülkeleri arası öğrenci ve öğretim üyesi değişiminde önemli bir rol oynayan programların başında gelmektedir. Bu program finansal olarak desteklenerek İslam ülkeleri arasında öğrenci ve öğretim elemanı değişimine yönelik olarak kullanılan uluslararası bir yapıya dönüştürülmelidir.

- Proje tabanlı Mevlana Değişim Programı özellikle öğretim üyesi ve araştırmacı düzeyinde çok daha verimli sonuçlar getirmektedir. Bu yüzden de proje tabanlı değişim programları öncelikli olarak desteklenmelidir.

- Üniversitelerin akademik başarı seviyeleri doğal olarak farklı düzeylerdedir. Eğitim kalitesi noktasında akreditasyon olsa bile endişeler söz konusu olabilmektedir. Ancak bu durum ortak eğitim programlarına engel olmamalıdır. Bu kapsamda üniversiteler ön yargılar ile değil alan bazlı ve program bazlı olarak değerlendirilmeli ve güçlü alanları göz önünde bulundurulmalıdır.

- Ortak diploma programları eğitim süreçlerinde önemli bir tasarruf sağlayabilmekte ve aynı zamanda ülkeleri ve kültürleri keşfetme imkanını ortaya koyarak mesleki ağlara ve iş gücünün hareketliliğine de destek sağlamaktadır. Ortak eğitim programlarında temel sorun eğitim sistemlerinin farklılığı ve dildir. Eğitim sistemlerinin farklılığından kaynaklanabilecek sorunlar yeterlilik çerçevesi kalite güvencesi süreçleri ve tanıma denklik alanında atılacak adımlarla çözülmeye çalışılmalıdır. Bu aşamada iki dilli programlar sürecin hızlı ilerlemesine destek olabilir. Farklı dil yetkinliğini gerektiren ortak programlar ile öğrencilerimizin bir İslam ülkesi dilini öğrenmesi de önemli bir kazanım olacaktır.

- Üniversitelerin birbirini tanımasına bilgi edinmesine ve özellikle de ortak diploma programlarının teşvikine yönelik olarak sanal ortamda bir arayüz platformunun oluşturulması hususu önemlidir. Bu platform bir sanal ofis görevi görebilir. Bu konuda YÖK gerekli adımları atacaktır.

- Hızla gelişen online eğitim teknolojileri de bir eğitim ve işbirliği platformu olarak değerlendirilmelidir.

- İslam ülkeleri arasında ortaklık platformları sadece akademik programlar dikkate alınarak değil üniversitelerin araştırma altyapıları ve kapasiteleri de dikkate alınarak yapılandırılmalıdır.

- Rektörler Forumunun her yıl düzenli olarak yapılması ve bir sonraki foruma kadar tematik uzman çalışma gruplarının oluşturulmasının gerekliliği konusunda görüş birliğine varılmıştır.”

"Ankara Bildirgesi yükseköğretim alanında İslam ülkeleri arasında yeni bir girişim olarak düşünüldüğünde heyecan verici, cesaretlendirici bir girişimdir"

İki gün süren Rektörler Forumu’nun öncekilere nazaran somut çıktılara sahip olması bakımından farklılık gösterdiğini kaydeden Saraç, “Ankara Bildirgesi’nde üzerinde mutabık kalınan bu hususlarda bundan sonraki foruma kadar bir takip sürecinin işletileceği hususunu da ifade etmek isteriz. Ankara Bildirgesi yükseköğretim alanında İslam ülkeleri arasında yeni bir girişim olarak düşünüldüğünde heyecan verici, cesaretlendirici bir girişimdir” değerlendirmesinde bulundu.

37 ülkeden 330’u aşkın rektör katıldı

Sonuç bildirgesini açıklamasının ardından basın mensuplarına değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Saraç, foruma 37 ülkeden rektörlerin katıldığını söyleyerek, “Toplam 330’u aşkın rektör bu toplantıya katıldı. Bu formatı belli olmayan yükseköğretimle ilgili herhangi bir konunun tartışıldığı bir toplantı değil. Yeni YÖK olarak başta zaten her attığımız adımı belli bir amaca yönelik formatlıyoruz. Uluslararası nitelikteki bu toplantının, çok büyük bir katılımla gerçekleştirilen bu toplantının bu şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde gerçekleşen ve ilk gün Sayın Cumhurbaşkanımızın da vizyoner bakışıyla bir takım hedefler çizdiği bu toplantı sonuçları itibariyle kalıcı, olumlu tesirler bırakacak nitelikte diye düşünüyoruz. İslam dünyasında ortak bir yükseköğretim alanı oluşturulmasına matuf bir toplantı. Bu tabi ki Türk yükseköğretim sisteminin dahil olmuş olduğu Avrupa yükseköğretim sisteminden ayrışma anlamına da kesinlikle gelmemesi gerekiyor. Bu ikisi birbiriyle eş zamanlı olarak yürüyecek. Çünkü Bologna sürecinde de çok ciddi mesafeler kat ettik” şeklinde konuştu.

“Bu konferansın ‘Ankara Bildirgesi’ adını verdiğimiz bir takım sonuçları, çıktısı da oldu” diyen Saraç, “Gerçekten çok verimli geçti bu toplantı. Bundan sonrası içinde bir eylem planı üzerinde bir mutabakat sağlandı. Her yılda bu konferansın tekrarlanması hususunda bir mutabakat sağlandı. Burada yükseköğretim alanındaki İslam ülkeleri platformunda öncü rolü elbetteki Türk yükseköğretim sistemi üstlendi. Buna yönelikte bazı adımlarımız önümüzdeki günlerde gerçekleşecek. Ortak diplomalara ilişkin bizim öncülüğümüzde bir sanal ortamda platform oluşturacağız. İslam ülkeleri bu platforma bilgi aktarımı yapacaklar. Bir veri paylaşımının gerçekleşmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Mevlana Değişim Programı, Erasmus gibi uluslararası bir değişim programı oldu”

Mevlana Değişim Programı’yla ilgili ise Saraç, şöyle konuştu:

“Elbette Erasmus değişim programı var ama artık sadece Erasmus değil, Mevlana Değişim Programı da var. Binlerce hem öğrenci hem akademisyen bu Mevlana Değişim Programı’ndan istifade ederek yurt dışındaki üniversitelere iki bazı çeşitli derecelerde ziyaretler gerçekleştiriyor. Biz bunu bir adım daha öteye götürmek istiyoruz. Diyoruz ki bu Mevlana Değişim Programı’nda bir amaca, ülkeler arasında bir projeye dayalı olarak gerçekleşsin. Mevlana Değişim Programı, Erasmus gibi uluslararası bir değişim programı oldu. Mevlana Değişim Programı Türkiye’nin bir markası haline geldi. Bu programın başarılı bir şekilde kurgulanması ve kendi kendine geliştirmesi yönünde attığımız adımların da önemli rolü oldu. Biz şimdi bir sonraki aşamada bu Mevlana Değişim Programı’nı hedef ülkelerle onların da bunun benzerlerini kendi ülkelerinde kurarak entegrasyonunu sağlayacağız. Bu da öğrenci ve öğretim üyesi hareketliliğinin, İslam ülkeleri arasında hareketliliğin nitelik bakımından daha üst düzeye çıkması. Bu da dolaylı olarak da İslam ülkeleri arasındaki müşterek bilimsel faaliyetlerin, mesleki ağların gelişmesine katkı sağlayacak.”

Batı ülkeleriyle ortak diploma programlarının son yıllarda arttığına dikkat çeken Saraç, “Bu çok mutluluk verici. Ama biz istiyoruz ki aynı şekilde İslam ülkelerindeki üniversitelerle de ortak diploma programlarının artması. Bu forumdan sonra onda da çok önemli adımlar atacağız. Önümüzdeki dönemde bunun çıktılarını duyuracağız. Uluslararasılaşmada Türk yükseköğretim sistemi son iki yıldır yaşanılan büyük sorunlara rağmen olumlu gelişmeler kat ediyor. Herkes bu 15 Temmuz’dan sonra uluslararası öğrenci sayısında düşüş olacaktır diye bir beklentiye girmişken, biz hayır değil düşüş, artış olmasını biz hedefliyoruz dedik. Önümüzdeki günlerde bu artışın rakamsal olarak da ne derecede olduğu hususu paylaşacağız” açıklamasında bulundu.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.