Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Iraklı Prof. Ali: "Daeş Sonrası Irak Üçe Bölünebilir"

Irak Selahaddin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Ali, Irak’ta DAEŞ ile ciddi bir mücadele yaşandığını ve bu sürecin sonunda ülkenin Sünni, Alevi ve Kürt devleti olmak üzere üçe bölünebileceğini söyledi.Uludağ Üniversitesi...

Haber Giriş Tarihi: 11.05.2016 11:04
Haber Güncellenme Tarihi: 11.05.2016 11:04
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Iraklı Prof. Ali: "Daeş Sonrası Irak Üçe Bölünebilir"
Irak Selahaddin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Ali, Irak’ta DAEŞ ile ciddi bir mücadele yaşandığını ve bu sürecin sonunda ülkenin Sünni, Alevi ve Kürt devleti olmak üzere üçe bölünebileceğini söyledi.
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Bilim ve Düşünce Topluluğu, ‘Irak’ta Güncel Siyasi Gelişmeler’ konulu bir konferans düzenledi. UÜ İİBF Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı’nın yönettiği konferansa Irak Selahaddin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Ali konuşmacı olarak katıldı. UÜ Rektörlük Binası A Salonu’ndaki konferansı öğretim görevlileri ve çok sayıda öğrenci takip etti. Konuşmasına Irak’ın demografik ve siyasi yapısı hakkında bilgiler vererek başlayan Prof. Dr. Ali, Suriye iç savaşındaki olayların Türkiye’ye yansıyan etkilerine atıfta bulunarak, "Suriye’deki hadiselerin Türkiye’ye etkilerini hepimiz gördük. Gelecekte Irak’ta yaşanacak olayların da Türkiye’ye çok büyük tesiri olacaktır. Belki Suriye’den çok daha fazla etkisi olacak. Şu anda Irak’ta DAEŞ ile mücadele konusunda ciddi bir şekilde tartışma yaşanmaktadır. Birçok akademisyen DAEŞ’in eninde sonunda yenileceğini ifade etmektedir. Bana göre DAEŞ sonrası ülke üç parçaya bölünecektir. Musul ve etrafında Şii devleti, batıda Sünni devleti ve Kürdistan özerk bölgesinde ise bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulacağı yönünde bir tahminim var. Bu benim dileğim ve isteğim değil, ancak yaşanan durumu görerek böyle bir sonuca ulaşmak mümkün. Irak’ın birçok yerinde farklı etnik kültürler bir arada yaşıyor. Meydana gelecek bir gerilim sonucunda ise ciddi çatışmalar yaşanacaktır. İster istemez diğer bölgesel aktörler olan İran, Türkiye, Suudi Arabistan’ı ve Ürdün’ü içine çekecektir. ABD’nin de dâhil olacağı büyük bir süreç meydana gelecektir” diye konuştu.
"IRAK DÜNYANIN EN TEHLİKELİ İKİNCİ ÜLKESİ"
DAEŞ’in 700 militan ile Musul’da yaptığı saldırıda 5 milyar dolarlık mühimmat ele geçirdiğini kaydeden Prof. Dr. Ali, “Bu sayede Irak’ın yüzde 40’ını kontrol altına aldı. Kontrol altına aldığı yerler özellikle petrolün çok yoğun olduğu bölgeler. Bu noktada Kürtler, kendi bölgelerini kontrol etmeye devam ederken Musul ve çevresi DAEŞ’in kontrolü altına girdi. DAEŞ saldırıları sonrası Maliki değişti ve Abadi hükümeti kuruldu. DAEŞ’in bir sonraki hedeflerinin Kerbela ve Necef olacağını söylemesinden sonra Sistani bir fetva yayınladı ve eli silah tutan herkesi orduya katılmaya davet etti. Musul fiyaskosu ve yolsuzluklara özel komisyon kuruldu ve çok ciddi yolsuzluklar ortaya çıktı. Şu anda Irak, dünyanın en yoksul üçüncü, hayati tehlikenin ise en fazla olduğu ikinci ülkesi. Irak’ta hükümet ve parlamento tamamen işlevsiz ve meselelere çözüm bulma anlamında hiçbir çalışma yapılamıyor” ifadelerini kullandı.
"İRAN IRAK’a HAKİM"
ABD’nin en başında Irak’ı petrol için işgal ettiğini, ancak zamanla politik çıkarların devreye girerek dengelerin değiştiğini anlatan Ali, “ABD’nin politikaları Irak’ı İran’a sunmak şeklinde oldu. Şu anda ABD, Iraklı milislerin dünyada en kötü insan hakları ihlallerini gerçekleştiren Şii milislerine yönelik bir hava gücü veya diplomatik bir örtü gibi davranmaya devam etmektedir. ABD’nin artık bu ülkeye asker göndermeme politikası sonucu ortaya çıkan boşluk İran tarafından çok net bir şekilde okundu. İran şu anda Irak’taki bütün detaylara hakim durumda. İran’ın Şii liderliğini gerçekleştirme hayalinde Bağdat başkent olarak yer alıyor. Bu politika sonucu Irak dağılmaya mahkûmdur” şeklinde konuştu.
“BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN’A TÜRKİYE DESTEK VEREBİLİR”
DAEŞ sonrası dönem için ikinci meydan okumanın ise Mesut Barzani’nin bağımsızlık adına meydanlara çıkması olduğunu vurgulayan Ali, “Bu durumun çeşitli gerekçeleri var. Bunlardan bir tanesi Saddam döneminde yaşadıkları soykırım girişimleridir. Aynı zamanda Maliki ve Abadi döneminde yaşadıkları baskılar. Bir diğeri de federal bir Irak’ın geleceğine yönelik umutlarının azalmasıdır. Son olarak her ne kadar belge olmasa da Türkiye’nin ve İsrail’in bu tür bir bağımsızlık girişimine destek olabileceğidir. İsrail 1950’li yıllardan beri Müslüman ülkeleri bölmeye çalışmaktadır. Bu yöndeki girişimlere destek vermektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde yakın gelecekte Irak’ın kuzeyinde bir referandum söz konusu olabilir ve bağımsızlık anlamında bir kararın çıkması muhtemeldir. Bana göre Irak’ta halkın bir arada yaşayacağı gevşek bir konfederasyon çok daha faydalı olacaktır. Böyle bir sistem muhtemel ayrılıkların da önüne geçecektir. Musul’un DAEŞ’ten kurtarılması operasyonu yaklaşıyor. Eğer Türkiye bu operasyona müdahil olmazsa çok ciddi insanlık krizleri ile karşı karşıya kalınabilir. Türkiye, ABD ile istişare ederek gelişmelere müdahale eden taraflardan birisi olmak zorundadır. Türkiye, Sünnilerin örgütlenmesine yardımcı olmalı, kendi federal yönetimlerinin olmasını sağlaması önem arz etmektedir. Böylece Türkiye ile Şii merkezli yönetim arasında bir nevi tampon bölge işlevi görecektir” dedi.
“IRAK’IN BÜTÜNLÜĞÜ KORUNUR”
DAEŞ meselesi veya Arap Baharı’ndan önce Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulmamasına yönelik gerek Irak içi, gerekse Irak dışı aktörlerin ortak bir konsensüsü olduğunu açıklayan Prof. Dr. Tayyar Arı ise şöyle konuşu:
“Ancak derenin altından çok sular aktı. ABD-İran yakınlaşması, İran’ın o bölgede çok daha rahat hareket etmesine yol açtı. İran, çıkacak bir iç savaşın kendisini de kapsayacağını ve kendisini de bir savaşın içerisinde bulacağını düşünüyordu. Dolayısıyla da böyle bir gelişmeden kendisini uzak tutmaya çalışıyordu. Şimdi artık bu risk olabildiğince azaldı. İran, Irak’a müdahale etme konusunda ciddi anlamda cesaretlendi. Ben halen Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması fikrinin genel anlamda hakim olduğunu düşünüyorum. Hatta İran’ın da bu fikirde olduğunu düşünüyorum. Mevcut durumu devam ettirmek ve olabilecek bir kaos ya da savaşta eldekini de kaybetmek riski var. O yüzden de mevcudun devam etmesi çok daha sağlıklı görünüyor. Parçalanmanın ne getireceğini kimse bilmiyor. Sonu belirsiz bir macera. DAEŞ öncesi durum çok da iyi değildi. DAEŞ sonrası durum da çok parlak bir geleceğe işaret etmiyor. Tüm bunları beraber değerlendirdiğimizde Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasından yana olacağını düşünüyorum.”
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.