Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Harput Kalesi’nde hedef, Dünya Kültür Mirası Listesi

Milattan önce 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından yapılan Harput Kalesi’nde kazı çalışmalarının sürdüğünü belirten Kazı Başkanı Doç. Dr. İsmail Aytaç, nihai hedefin 2 bin 700 yıllık tarihin gün yüzüne çıkartılarak Dünya...

Haber Giriş Tarihi: 28.09.2016 11:28
Haber Güncellenme Tarihi: 28.09.2016 11:28
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Milattan önce 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından yapılan Harput Kalesi’nde kazı çalışmalarının sürdüğünü belirten Kazı Başkanı Doç. Dr. İsmail Aytaç, nihai hedefin 2 bin 700 yıllık tarihin gün yüzüne çıkartılarak Dünya Miras Listesi’ne sokmak olduğunu söyledi.
Elazığ’ın en eski yerleşim yeri olan tarihi Harput Mahallesi’ndeki 3’üncü dönem kazı çalışmaları Fırat Üniversitesi sorumluluğunda, Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Aytaç başkanlığında, 45 kişilik ekiple, Elazığ Valiliği İl Özel İdaresi ve belediyenin destekleri ile devam ediyor. Geçmişte yapılmış ve kendilerinin yaptığı çalışmalarla 2 bin 700 yıllık kesintisiz tarihi buluntuları gün yüzüne çıkaracaklarını ifade eden Kazı Başkanı Doç. Dr. İsmail Aytaç, “Zaten çıkıyor da. Urartulara ait saç iğnesi, Roma’ya ait çanak çömlek, Bizans’a ait sikke çıkıyor ve Selçuklu ile Osmanlıya ait daha fazla malzeme var. Dolayısıyla bu kesintisiz tarihi burada izleyeceğiz. İnşallah hem mimari olarak hem buluntular olarak hem de yayınlarda tüm bilim dünyası ile turizm dünyasına kazandırmış olacağız” dedi.
“Su kanalları ve yaşam alanları tespit edildi”
Kale’nin Osmanlı mahallesinde çalışmaları tamamladıklarını aktaran Doç. Dr. Aytaç, “Birinci açma olarak isimlendirdiğimiz ve saray olarak bilinen bayrağın altındaki bölümde açma gerçekleştirdik. Bazı açmalarda ise özellikle sondajlar yaptık ve yeni katmanlar, yeni malzemeler yeni su kanalları ve yaşam alanları tespit ettik. Özellikle bayrağın altındaki alanı yeniden açtık. Böylece sarayın ne kadar aşağıya kadar indiğini görmek için çalışmaları sürdürmekteyiz” diye konuştu.
“2016’da kazılarında 19 bin 500 eser çıktı”
2016 yılı kazı çalışmalarında çıkanlarla ilgili bilgi de veren Aytaç, şunları kaydetti:
“Bu seneki çalışmalarda özellikle çıkan eserler açısından amorç dediğimiz küçük parçalar itibariyle 10 bin 500 eser çıktı. Biraz daha nitelikli saydığımız etütlük eser sayısı ise 7 bin 800 adet. Küçüklü büyüklü 23 tane gülle tespit ettik. Özellikle toplam eser sayısı 19 bin 500 civarına geldi. Bu eserlerin çıktığı yerde elemesini yapıyoruz. Sonra kazı evimizde de diğer teknik işlerini gerçekleştiriyoruz. Bu sene bizim için mimari açısından en önemli kısım sarayın altındaki tonozu mekanın temizlenmesi oldu. Ve alt katmanlarda yeni blok taşlardan ilk döneme ait izler vermesi bakımından önemliydi. Sarayın olduğu bölümdeki B1 açması dediğimiz kısımda 8 tane tandırın varlığı, fırın kısmının burası olduğunu gösteriyor. Fakat her katmanı indikçe başka tandırlarda çıkıyor. Genel anlamda burasının ekmek yapmanın dışında blok halinde cam bileziklerin çıktığı yerlerin cam atölyesi olarak kullanıldığı da bizi düşündürmektedir. Bazı çıkan sikkelerden Bizans ve Artuklu eserleri olduklarını gördük. Bütün insan yaşamına ait ve korunmaya yönelik olması itibariyle ok uçlarla ilgili her türlü dönemi veren bir kazı alanımız.”
“Saray kısmının kazısı seneye tamamlanacak”
Kazı alanında 3. sezonu geçirdiklerini ve saray bölümünün kazısını seneye tamamlayıp restorasyon projelerini yapmak istediklerini anlatan Aytaç, mevcut tonozlu mekanların özellikle dağılma sürecine girmesi nedeniyle bazı yerlerde konservasyon denilen dondurma işlemini yapmak zorunda kaldıklarını kaydetti. Kazı çalışmalarının tamamlanmasının ardından kış boyunca restorasyona yönelik hazırlıklar yapılacağını dile getiren Doç. Dr. Aytaç, “Özellikle ef açması dediğimiz Osmanlı Mahallesi caminin olduğu bölümün kazısı tamamen bittiği için restorasyona yönelik projelerini mimar arkadaşlarımızla beraber çizip Diyarbakır Koruma Kuruluna göndereceğiz. Bahar aylarında da bunun uygulamasını gerçekleştirmek istiyoruz” ifadelerinde bulundu.
“Dünya Kültür Mirası’na yerleşeceğiz”
Kazılarda çıkan materyallerin Uzak Doğu’yla ticaretin göstermesi bakımından önemli olduğunu ifade eden Aytaç, şunları söyledi:
“Geçen senede çıkmıştı, bu senede çıktı. İran bölgesinden gelen seramik örneklerimiz var. Özellikle bin 700’li yıllardan sonra üretilen Avrupa Porselenleri var. Yani Harput bir kültür havzası olarak dikkat çekmiş durumda. Ona yönelik olarak da çalışmalarımız var. Bu sene özellikle Harput’un geneli için ve kale için arşiv çalışmalarını güncellemeye başladık. Yeni yayın ve fotoğrafları bulduk. Yeni bulduğumuz arşiv fotoğraflarında kalede şuan görünen bayrağın yüksekliğine kadar burçlarının olduğunu görüyoruz. Tam ünik diyebileceğimiz eserleri daha alt katmanlarda bekliyoruz. Çünkü genç Osmanlı dönemi, Osmanlı’nın yeni dönüştüğü dönemiydi. Her şey çıkıyor ama daha nitelikli eserleri önümüzdeki sezondan itibaren bulacağımızı düşünüyorum. Amacımız buranın tamamını restore etmek ama aşama aşama gideceğiz. Önce Osmanlı Mahallesi dediğimiz caminin olduğu bölüm, sonra saray dediğimiz bölüm, daha sonra diğer alanları kazıp restore edeceğiz. Bu bittiğindeki örneği vardır Halep Kalesini, Harput Kalesine çok benzer. Ve Dünya Kültür Mirasının listesindeydi. Maalesef bu iç savaşta Suriye de biraz sıkıntılar olmuş. Bizim amacımızda bu kazıları yapıp bir noktaya getirdikten sonra ören yer statüsünü almak. Ondan sonraki aşamada Dünya Kültür Mirasını yedek listesine yerleştirmeye çalışmak. Nihai hedefimizde Dünya Kültür Mirası listesine koymaktır. Tabi bu kolay bir şey değil. Zaman alacak ama bir yerde başlayıp devam etmezseniz hiçbir zamanda gerçekleşmeyecek. Tabi ki orta çağ için bu Harput Kalesi önemli bir yer. Bir kültür merkezi olması, Artukların başkenti olması, havza olarak bölgeye hitap etmesi bakımından da bu önemini vurgulayacak eserlerle donatıldığını eminim ki Dünya Kültür Mirasına yerleştireceğiz.”
“Çıkan eserler, temizlenip onarılıyor”
Valilik tarafından kendilerine tahsis edilen binanın kazı evi olarak kullanılmaya başlandığını bildiren Aytaç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sayede işlerimiz kolaylaştı. Daha iyi bir ortamda bu çalışmaları sürdürüyoruz. Zemin katta kazı depomuz ve laboratuvarımız yer alıyor. Arkadaşlar, Kalede çıkan eserleri burada yıkıyorlar. Sonra ölçülerini alıyorlar, sonra teknik çizimlerini gerçekleştiriyorlar. Konserasyonu yapılacak olanları arkadaşlarımız gerçekleştirip, birleştiriyorlar. Restore edilecekleri de bir tarafa ayırıyoruz. Bütün bunlardan sonra esas giriş katımızda bunların değerlendirmeleri, sergilendirmeleri ve işlemleri sürüyor.”
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.