Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Dünya Çevre Günü

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Ali Keleş, Dünya Çevre Günü’nün giderek anlamsızlaştığını savundu.JMO Antalya Şube Başkanı Ali Keleş, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle basın toplantısı düzenledi....

Haber Giriş Tarihi: 11.06.2016 13:25
Haber Güncellenme Tarihi: 11.06.2016 13:25
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Dünya Çevre Günü
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Ali Keleş, Dünya Çevre Günü’nün giderek anlamsızlaştığını savundu.
JMO Antalya Şube Başkanı Ali Keleş, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle basın toplantısı düzenledi. Dünya Çevre Günü kutlamalarının giderek anlamsızlaştığını savunan Keleş, “Çevre sağlığı, insan sağlığı, gelecek kuşaklara temiz bir çevrenin bırakılması zorunluluğu gibi kavramlar uygulamada giderek anlamını yitiriyor. Doğal, tarihi ve kültürel varlıklar yok ediliyor. Yer altı ve yer üstü kaynaklarının talanı, nehirlerin, ormanların, yer altı suyu akiferlerinin, kıyıların ve su havzalarının tahribi akıl almaz bir fütursuzlukla sürdürülüyor” dedi.
ANTALYA’DA DA DOĞAL MİRASA SAHİP ÇIKILMIYOR
Antalya’da da durumun Türkiye genelinden farklı olmadığını ileri süren JMO Antalya Şube Başkanı Ali Keleş, doğasever, çevreci, duyarlı insanların mücadelelerine rağmen kamu kurumlarının, genelinde çevreyi kirleten tüm tehditleri yok sayarak olumlu görüşler verdiğini dile getirdi.
Ali Keleş şöyle devam etti:
“Su kaynaklarını korumakla ilgili kurumlar su kaynaklarının mutlak koruma alanlarını dahi koruyamıyor, köylerde küçükbaş hayvanını beslemek için ağacı değil, ağacın dalını kesen köylüye aslan kesilip eşeğini, katırını, ipini alan, mahkemelere başvuran görevliler, endemik bitkilerin, katran, ladin, ardıç ağaçlarının yok olmasına sessiz kalıyorlar. Hatta olan ormanları görmezden gelerek bu sahalarda taş ocaklarının açılmasına olur veriyorlar. 1’inci ve 2’nci sınıf tarım alanlarımız ya yerleşim yeri yapılıyor ya da yakınlarında taş, kum, çakıl ocaklarının açılmasına olur veriliyor. Kültürel ve doğal varlıklarımız tescilli değilse, yapılan şikâyetlere karşın yine de yok sayılarak korunmuyor. Doğal anıt niteliğinde olan mağaraların, ilginç yüzey şekillerinin olduğu yerlerin ilgili kurullara korunması talepleri yapılmasına karşılık, bu yerlerin görülmesine bile gerek görülmeden görmezden, duymazdan geliniyor. Kendilerinin kurum olarak yapması gereken çalışmaları vatandaşın yapmasını istiyor ve bekliyor.”
TAŞ OCAKLARI DOĞADA ÇÜRÜK DİŞ GİBİ DURUYOR
Taş ocaklarının işletilme ve açılma koşulları ile adeta doğada çürük diş gibi durduğunu belirten Keleş, “Akarsularımız, göllerimiz, doğal anıtlarımız, mağaralarımız, düdenlerimiz, tarım alanlarımız, ormanlarımız kısacası doğamız yok edilmektedir. Tarım ilaçları ve sanayi atıkları yer altı sularımızı kirletiyor. Çevreyi temiz tutmanın yolu bireysel sorumluluk duygusundan, çevre bilincinin oluşmasından, oluşturulmasından geçer” diye konuştu.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.