Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Darbe girişiminin gazilerinden UIC Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, yaşadıklarını anlattı

Uluslararası Üniversiteler Konseyi (UIC) Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, “Türkiye gibi sayılı güçlü ülkelerden birinin içine sızacak kadar bir küresel güç olamaz. Bunun bir üst aklı olması lazım ki vardır esas...

Haber Giriş Tarihi: 23.07.2016 09:56
Haber Güncellenme Tarihi: 23.07.2016 09:56
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Uluslararası Üniversiteler Konseyi (UIC) Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu, “Türkiye gibi sayılı güçlü ülkelerden birinin içine sızacak kadar bir küresel güç olamaz. Bunun bir üst aklı olması lazım ki vardır esas düşmanı da bu üst aklıdır” dedi.
Darbe kalkışmasını Genelkurmay Karargâhı’nda protesto eden ve karşı duruş için giden ilk kişilerden olan UIC Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Hikmet Azizoğlu olay günü yaşadıklarını anlattı.
Olay günü medyadan aldığı duyum ile Genelkurmay Karargâhı’na protesto için giden Azizoğlu şunları söyledi:
“Darbe girişimi olduğu akşam evimde istirahat ediyordum. Televizyonda olaylar anlatılınca tedirgin olduk daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın telefonlar ile medyaya bağlanıp konuştuğunu görünce ve meydanlara çıkın dediğini görünce Çukurambar’daki evimden çıkıp önce dakikalarca kornaya basıp halkın reaksiyon göstermesini bekledim. Daha sonra Genelkurmay Başkanı’nı rehin aldıklarını televizyondan öğrendim. Eskişehir Yolu’na doğru giden alt geçidin üstü otopark olarak kullanılır. Aracımı park edip Genelkurmaya doğru gittim. Orada çok az insan vardı. Karayollarının önünde de park halinde polis araçları vardı. Alt geçidin içinde araç doluydu insanlar araçlarında tedirgin bir şekilde bekliyordu. Polislerden rica ettik. Alt geçitte ve yol kenarında bekleyen insanlardan yardımcı olun protestoya karşı duruşa katılsınlar diye…”
Genelkurmay kavşağına tekbir geçtirerek gittiklerini söyleyen Azizoğlu, “Araçlar hızla boşaltıldı. Gittiğimizde tankların meclis yönünden namlularının bize doğru döndüğünü gördük. 30-35 yaşlarında bir subay bize doğru ayaklarımıza ateş etmeye başladı. Bizi dirençli görünce üzerimize sürdü. Yine vazgeçmediğimizi göründe tanklar araçlarımızı ezmeye başladı” ifadelerini kullandı.
“Keskin nişancı ile bize sürekli olarak ateş açmaya başladılar”
Tankların geçmemesi için yolu kapattıklarını belirten Azizoğlu, “Karayolları Kavşağından dönüp onlar gelinceye kadar biz yolu kapattık. Bu defa Meclis Kavşağına kadar ilerleyemedi. Tanklarını Genel Kurmaylığın duvarını yıkarak namlusunu bize çevirerek ateş etmeye başladı. Gittikçe çok kalabalıklaşıyordu.
Helikopter çağırılıp üzerimize ateş açılmaya başlandı. 50-100 arası bir topluluk yemin ettik ayrılmayacağız diye. Sırtımızı Deniz Kuvvetleri’ne vererek protestomuza devam ettik. Bize açtıkları yaylım ateşiyle engellemeye çalıştılar. Keskin nişancı ile bize sürekli olarak ateş açmaya başladılar. Ambulansında geçişini engellediler. Genelde bacaklarından vuruyorlardı. Bu sürekli devam etti ve biz ayrılmadık” diye konuştu.
Olay günü başından aldığı ateş sonucu yaralanan Azizoğlu, “Saat 4 civarıydı. Başımda bir ağrı hissettim elimi başıma götürdüğümde kan geldiğini ve kurşun yarası aldığımı hissettim. Beni araca taşırken beni taşıyanlardan birini de diz kapağından vurdular. Biz 5 gibi hastaneye girebilmişiz” ifadelerini kulandı.
“Türkiye gibi sayılı güçlü ülkelerden birinin içine sızacak kadar bir küresel güç olamaz. Bunun bir üst aklı olması lazım ki vardır esas düşmanı da bu üst aklıdır”
“Üzerimizde uçuş yapıp kulaklarımızı sağır eden Türk milletinin jetleri, Tanklarla araçlarımızı ezip bizleri öldürmeye teşebbüs eden bizim tanklarımız, tankların sahibi olan, uçakların sahibi olan bu yüce millet ve öldürülen bizler bu yüce millet” diyen Azizoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bizim verdiğimiz statü bizim verdiğimiz üniforma, bizim verdiğimiz maaşlarla hayatını idama ettirip bu ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesini öldürmeye teşebbüs edecek kadar Türk milletinin İstanbul boğaz köprüsünde, Ankara’da Emniyet Müdürlüğünde 200’e yakın sivili şehit eden bu aşağılık terör örgütünün yapısına baktığımızda İslam’la hiç bir alakası olamayan uluslar arası bu kadar büyük güç, uluslar arası bu kadar büyük entegrasyon, ekonomik güç, eğitim ve Türkiye gibi sayılı güçlü ülkelerden birinin içine sızacak kadar bir küresel güç olamaz. Bunun bir üst aklı olması lazım ki vardır esas düşmanı da bu üst aklıdır.”
Darbeyi önleyen iki etken olduğunu söyleyen Azizoğlu, “Bunlardan biri yüce Türk Milletinin kahramanlık örneği göstererek 79 milyona yakın tüm toplumun tek vücut sağcısı, solcusu hangi siyasi partisi olursa olsun, sert reaksiyon göstermesi ile önlenmiştir. En büyük birinci sırada da Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cesaretiyle, kararlılığı ve dik duruşuyla toplumu sokaklara dökerek reaksiyon göstermesini sağlamış olmasıdır” açıklamasında bulundu.
Geçmiş yıllarda yapılan ihtilalleri de değerlendiren Azizoğlu, 1960 ihtilalini yapan zihniyetin de terör örgütü olduğunu söyleyerek, “Terör örgütü ve darbeci diye ikiye ayırmaya çalışan darbeciyi şirin göstermeye çalışan zihniyetleri de şiddetle kınıyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletinin hangi aşamasında bir darbe yapılmışsa bunların hepsi terör yapılanmasıdır. Toplumu ayrıştırma yaparak tuzağa çekmeye çalışıyorlar. FETÖ ne ise 12 Eylül’de aynı şeydir. 27 Mayıs’t aynı şeydir. 12 Mart muhtırası da aynı şeydir. 28 Şubat’ta aynı derece tehlikeli aynı derecede hepsi vatan hainidir. Sadece tek farkı cesur bir Cumhurbaşkanı şapkasını alıp gitmeyen bir Cumhurbaşkanı ‘Kefenimi giydim’ diyen bir liderin önderliğinde yüce milletin reaksiyon göstermesi ‘Bizde kefenimizi giydik. Bizde senin arkandayız’ dediği için darbe önlenmiş oldu. Yoksa 16 Temmuz Cumartesi sabahı felakete uyanacaktık” şeklinde konuştu.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.