Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: "FETÖ herkes için küresel bir tehdit haline geldi"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "15 Temmuz darbesiyle artık kirli ve karanlık yüzü bütün dünyaya ayan olmuş olan FETÖ tehdidi, Orya Asya Türk Cumhuriyetlerinde de ciddi bir tehdit olmaya devam etmektedir. FETÖ bugün sadece Türkiye...

Haber Giriş Tarihi: 06.10.2016 13:28
Haber Güncellenme Tarihi: 06.10.2016 13:28
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "15 Temmuz darbesiyle artık kirli ve karanlık yüzü bütün dünyaya ayan olmuş olan FETÖ tehdidi, Orya Asya Türk Cumhuriyetlerinde de ciddi bir tehdit olmaya devam etmektedir. FETÖ bugün sadece Türkiye Cumhuriyeti için ulusal bir tehdit değil, bulunduğu bütün ülkelerde herkes için küresel bir tehdit haline gelmiştir" dedi.
Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyetinin ev sahipliğinde TİKA, Türk Keneşi, Uluslararası Türk Akademisi, TÜRKPA, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Kazakistan Büyükelçiliği, TÜRKSOY Türk Tarih Kurumu ve ASEM’in destekleyici kuruluşları arasında bulunduğu "Bağımsızlıklarının 25. Yılında Türk Cumhuriyetleri Sempozyumu" gerçekleştirildi. Sempozyuma, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız, Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkanı Dr. Serdar Çam, akademisyenler ve çok sayıda davetli katıldı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın "Bağımsızlıklarının 25. Yılında Türk Cumhuriyetleri Sempozyumu" açılışı konuşmasında 25’inci bağımsızlık yıl dönümünün ilelebet kutlanmaya devam edileceğine vurgu yaparak, "25’inci bağımsızlık yıl dönümü hepimiz için ayrı bir sevinç ve övünç kaynağı. Zira Orta Asya’nın derinliklerinden başlayıp, Balkanlara, Orta Avrupa’ya kadar uzanan o coğrafi süreklilik içerisinde bu milletin, bu ırkın mensupları tarih boyunca kültürün, medeniyetin, insanlığın ahlakın, cömertliğin, hamiyetin birer askeri olmaya çalıştılar. Birer neferi olmaya çalıştılar. Bugün de aslında bizim yeni coğrafi tasavvura ihtiyacımız var. Fiziki coğrafya ile gönül coğrafyamızı birleştiren yeni bir coğrafya anlayışına ihtiyacımız var. Coğrafyanın fiziki şartlarının ötesinde, o coğrafyanın manevi haritasını inşa eden Ahmet Yesevilerin, Hz. Mevlanaların, Yunusların, Horasan Erenlerinin, Şeyh Edebalilerin o derin irfani mirasını bugün yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Tarihin bir cilvesidir. Aslında çok uzun bir tarihi perspektiften baktığınızda Orta Asya’nın derinliklerinden Tanrı Dağı’ndan inen o milletin evlatları aslında küreselleşmeye hiçbir zaman yabancı olmadılar. Orta Asya’nın içinde çıkıp Avrupa’nın içlerine kadar yürüyen o büyük yürüyüş içerisinde baktığınızda o yol boyunca farklı kültürlerle, dillerle, dini gruplarla, siyasi yapılarla etkileşim içerisinde olarak bugünlere geldiler ve bugün bu büyük coğrafya ve medeniyet havzasını inşa edebildiler. Küreselleşmenin ortaya koyduğu tehditler ve sınamalar karşısında birlik beraberliğimizi, kimliğimizin temel unsurlarını yeniden inşa etmemiz hatırlamamız aslında hiç de zor değil. Gene tarihin bir cilvesine daha işaret etmek gerekiyor. Hz. Mevlana gibi manevi coğrafyamızın büyük üstatları, yol göstericileri, mürşitleri de aslında kendi şartları içerisinde birer mülteciydiler. Bugün dünyanın en fazla konuştuğu mülteci sorunu bu coğrafyada bizim insanımızın hep kapılarını, gönüllerini açarak çözdüğü bir sorun oldu. O yüzden de bir sorun olmadı ama maalesef bugün gördüğünüz gibi Avrupa kültürün, medeniyetin, ilerlemenin kaynağı olduğunu iddia eden Avrupa ülkelerine baktığınız zaman bin tane, iki bin tane, üç bin tane mülteciyi alalım mı? Almayalım mı? diye referandum yapacak kadar bu konuyu krize dönüştüren bir bakış açısına sahip" dedi.
"Hiçbir bağımsızlık bedel ödenmeden elde edilmemiştir"
25 yıllık bağımsızlık döneminin sağlanmasını kolay olmadığının altını çizen Kalın, "Hiçbir bağımsızlık bedel ödenmeden elde edilmemiştir. Bu 25 yıl boyunca oradaki kardeşlerimiz birçok konuyla ilgili bedel ödemiş ödemeye devam etmektedir. Ama bunları aşacak imkan ve kabiliyetlere de hamdolsun artık biz bugün sahibiz. Bu 25 yıllık dönemin bir muhasebesi bir hasılası yapıldığında şüphesiz çok büyük kazanımların olduğu görülecektir. Bu süre zarfında özelikle Türkiye ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri arasında çok yakın ilişkiler kuruldu. Birçok kurumlar bütün coğrafyamızı bir araya getirdi. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin TİKA gibi Yurt Dışı Türkler gibi, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumları bu ilişkilerin daha da güçlendirilmesi için her türlü imkanı seferber etti. Etmeye de devam ediyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Burada bu ilişkileri değerlendirirken yapmamız gereken çok işimiz olduğunu da ifade etmemiz gerekiyor" diyen Kalın, şunları kaydetti:
"Açıkça ifade etmek gerekirse Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerin potansiyeli mevcudunun çok çok ilerisindedir. Ekonomik ilişkiler, siyasi ilişkiler, kültürel ilişkiler çok daha ileri düzeylerde yaşatılabilir. Bunun için hepimizin gayret göstermesi gerekiyor. Bugün ticari ilişkilerimize baktığımızda potansiyelin gerisinde olduğunu görüyoruz. Bölgesel, küresel konularda işbirliği adına çok önemli adımlar atıldı."
"FETÖ tehdidi Orya Asya Türk Cumhuriyetlerinde de ciddi bir tehdit olmaya devam etmektedir"
Kalın, 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ’nün Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde de ciddi bir tehdit oluşturduğuna değinerek, "15 Temmuz darbesiyle artık kirli ve karanlık yüzü bütün dünyaya ayan olmuş olan FETÖ tehdidi Orya Asya Türk Cumhuriyetlerinde de ciddi bir tehdit olmaya devam etmektedir. FETÖ bugün sadece Türkiye Cumhuriyeti için ulusal bir tehdit değil bulunduğu bütün ülkelerde herkes için küresel bir tehdit haline gelmiştir. Oralarda da bizim tarihi birliğimizi, beraberliğimizi, kültürel değerlerimiz suistimal ederek, istismar ederek sistemin içine sızmaya çalışmış unsurların olduğunu biliyoruz. Bu konuda da biz Orta Asya Türk Cumhuriyetindeki kardeşlerimizle, resmi makamlarla ve değer sivil toplum kuruluşlarıyla bu sorunun çözümü için birlikte adım atacağımıza inanıyoruz" şeklinde konuştu.
"Orta Asya’daki kardeşlerimiz de Türkiye’ye daha fazla gelsinler"
Konuşması sırasında bir çağrıda bulunan Kalın, "Burada ben bu vesile ile bir çağrıda bulunmak istiyorum. O da tabi ki devlet kurumlarının yaptıklarının yanı sıra burada aydınların, üniversitelerin, kanat önderlerinin, alimlerin sivil toplum kuruluşlarının, iş adamlarının ve basın mensuplarının da üzerinde çok durduğu önemli bir sorumluluk bulunmaktadır. Bu ilişkileri sadece resmi, diplomatik kanallardan geliştirmemiz ve derinlik kazandırmamız elbette mümkün değil. O yüzden gelin Türkiye Cumhuriyeti’nde bulunan aydınlar, kanaat önderleri, basın mensupları Orta Asya’ya daha fazla gitsinler ama aynı şekilde Orta Asya’daki kardeşlerimiz de Türkiye’ye daha fazla gelsinler. Muhatap kuruluşları ile daha fazla ortak proje geliştirsinler. Bu işbirliğine dün de hazırdık. Bugün de hazırız. Her türlü imkanı da seferber ermek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Medya konusunda da biz neden Orta Asya ile ilgili haberlerimiz Londra üzerinden, Paris üzerinden, Washington üzerinden dolaylı bir şekilde alalım. Biz bu haberleşme ağlarını artık direkt kurabilmemiz lazım. Şüphesiz bu imkanlar var. Gündem oluşturma bir hikaye inşa etme anlamında hala yapmamız gereken çok şey var. Bir Türk gazeteci ile bir Kazak gazeteci bir Kırgız gazeteci ile bir Özbek gazeteci bir Azeri gazeteci bunlar bir araya gelip akademik platformlarda olduğu gibi, sivil toplum dünyasında olduğu gibi ortak bir dil inşa edebilmeli. Bunun için de bizim daha yakın çalışmaya ihtiyacımız var" mesajını verdi.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.