Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çocuk tutuklu ve hükümlü sayısındaki artış endişe veriyor

Çocuk hükümlü ve tutuklu sayısında yaşanan artışın endişe verici boyutlara ulaştığını belirten Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikiyatri Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tahsin Kula, özellikle terör bölgelerinde, ailelerin çocukları...

Haber Giriş Tarihi: 18.01.2017 15:27
Haber Güncellenme Tarihi: 18.01.2017 15:27
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Çocuk tutuklu ve hükümlü sayısındaki artış endişe veriyor

Çocuk hükümlü ve tutuklu sayısında yaşanan artışın endişe verici boyutlara ulaştığını belirten Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikiyatri Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tahsin Kula, özellikle terör bölgelerinde, ailelerin çocukları teröre bulaşmasın diye çocukların işlediği diğer suçları göz ardı ettiklerini söyledi. Kula, “Yani teröre bulaşmasın da hırsızlıktan bir şey olmaz, teröre bulaşmasın da sigara içerse bir şey olmaz denilerek, çocukların kontrolü pas geçiliyor gibi. Bu da ister istemez çocukların suç işleme oranında artış meydana getiriyor” dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıkladığı hükümlü ve tutuklu çocuk sayısındaki artışla ilgili olarak İHA’ya açıklamalarda bulunan Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikiyatri Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tahsin Kula, çocukla suç kavramının aslında bir araya gelmemesi gereken bir kavram olduğunu söyledi. Kula, "1500 çocuğun değişik suçlardan dolayı cezaevinde olması elbette ki insanın onurunu zedeleyen bir durum. Ülkemizde çocuklardaki suç artışında en büyük sorun aileden kaynaklanmakta. Çünkü çocuklar kendi fıtratları gereği suçu doğuştan getirmemişlerdir. Çevreden ve anne-babanın dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden kaynaklanan yanlış tutumlar sonucu kazanmışlardır” diye konuştu.

“Teröre bulaşmasın da ne yaparsa yapsın anlayışı suçu arttırıyor”

Terör olaylarının sıklıkla yaşandığı bölgelerde ailelerin çocuklarının işlediği bazı suçları görmezden geldiğini ifade eden Kula, “Terörün vermiş olduğu bu sıkıntıdan dolayı sanki diğer suçlar biraz ihmal ediliyor gibi. Yani teröre bulaşmasın da hırsızlıktan bir şey olmaz, teröre bulaşmasın da sigara içerse bir şey olmaz, teröre bulaşmasın da arkadaşlarıyla değişik eylemler içerisine girsin bir şey olmaz, önemli değil denilerek, çocukların kontrolü pas geçiliyor gibi. Bu da ister istemez çocukların suç işleme oranında artış meydana getiriyor. Belki emniyet güçleri kendilerince yeterli tedbirleri alıyor ama anne babayı da devreye sokması gerekiyor. Sorunların çözümünde ailenin ikinci plana itilmemesi gerekiyor. Eğer çocuğun önündeki aile kavramını kaldırırsanız artık çocuğa güç yetirmek çok daha zor olur. Eğer çocuk artık ailesinden çekinmiyorsa hiç kimseden çekinmez. İstediği yanlışı yapmaya devam edebilir. Eğer bir suç varsa bir sıkıntı varsa aile devreye girmeli. Aileye şunun denmesi gerekiyor. Bu çocuk senindir ve senin bu çocuğa sahip çıkman gerekiyor. Böyle olursa sayı ne kadar artarsa artsın anne baba çocuklarıyla ilgilenirlerse sahip çıkarlar ve sorumluluğu başkalarının üzerine atmazlarsa sorunun çok daha rahat bir şekilde çözüleceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“Adalet Bakanlığı aileleri devreye sokmalı”

Çocuklar rehabilite edilirken ailelerin de devreye sokulması gerektiğini kaydeden Kula, sözlerine şöyle devam etti:

“Adalet Bakanlığı devreye aileleri de sokmalı. Çocukların yanlış davranışları düzeltilirken ailenin de yüzleştirilmesi gerekiyor. Aileye özellikle şunun söylenmesi gerekiyor ’Bu senin çocuğundur ve bu çocuk eğer bu duruma gelmişse birinci dereceden sorumlu olan sensin’, ama bu da yetmez eğer okulda aldığı eğitim yetersizse devreye öğretmen de girmeli. Aynı şekilde akrabalar da devreye girmeli. Dolayısıyla çocukta öyle bir sorun olduğu zaman bir bütün olarak başta anne baba sonra akrabalar, sonra öğretmen, mahalleli ve herkesin demesi lazım ki, ’Biz nasıl bir insan yetiştirdik ki çocuk hırsızlığı, şiddeti bir meslek haline getirdi’. Bu yaşta olması gereken yerde değil yüz kızartıcı bir durumla karşı karşıya kalmış ve hapishane gibi insanoğlunun onuruna yakışmayacak bir durumda kalıyor ve bunun için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Devletin sorunu çözerken sade çocuktan yola çıkmaması gerekiyor. Çünkü çocuk sonuçtur. Onun yetiştiği mahalleye bakmak gerekiyor. Ondan önce anne babayı devreye sokmak gerekiyor. Acaba anne baba nerede ihmal etmiş. Acaba nerede ihmal var ki bu duruma gelmiş. Bunların detaylı bir şekilde adlandırılması gerekiyor. Bizim bölgemizde biraz daha fazla. Bunun en önemli sebeplerinden birisi şu; anne babanın çocuklarıyla ilişki konusunda yetersiz olması. Örf ve adetlerimiz var. Katı gelenek-göreneklerimiz var. Bir yerde de teknoloji girmiş işin içerisine. Yani evde televizyon, bilgisayar, telefon var. Gençler evlilik programlarına göre evlilik tasavvur ediyorsa, ne giyeceklerini defile programlarına göre yapıyorsa, nasıl davranacaklarını dizilerdeki karakterlere göre belirliyorlarsa ve yine aynı şekilde ne yemek yiyeceklerine oradaki programlara göre ayarlıyorlarsa buradan çıkacak nesil çok fazla sağlıklı olmuyor. Bu bölgede insanlar her ne kadar gelenek-görenekleriyle yaşamaya çalışmış olsa da gelişen bu teknoloji karşısında ister istemez çelişkiler yaşayabiliyor”.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.