Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Genç yazarlara tavsiyeler

Yazının Giriş Tarihi: 07.07.2018 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.07.2018 00:03

Zaman zaman genç kalemler sorarlar; Ağabey bir kitap yazdım hangi yayın evine bastırayım? Hasbelkader benim de yazmışlığım olduğu için şahsımı da yazar kategorisine sokup fikrimi almak istemelerinden memnun olurum elbet.

Ancak bendeniz böylesi konularda seçimlerimde genellikle seçimimin gözünü çıkarttığımdan önerilerim ne denli güvenilir olabilir bilemem.

Yine de kuruluş felsefesine ve yasalarına sadık, yazarı, okuru ve toplumu aydınlatmayı şiar edinmiş, yıllar boyunca gösterdiği faaliyetleri ile de bunun somut örneklerini sergilemiş bazıları sektörün markasına haline gelmiş ilimizde ve ülke genelinde ki gerçek yayınevlerini satırlarımdan tenzih ederek nacizane birkaç öneride bulunayım;

Belki genç yazarlarda iyi kötü fikir oluşturur.

Öncelikle kitabını bastırılması için seçilecek yayınevinin yasalarca tanımlanmış yayınevi niteliklerini taşıması gerekiyor. Sizin seçtiğinizin buna uyup uymadığı ya da ne kadar uyduğu daha ilk gözleminizde size ciddi ipuçları verir. Açın gözlerinizi dikkatli bakın etrafınıza. Resmi adresi Fizan’da kendisi bodrum dibinde merdiven altı işletmelere (!) hiiç yaklaşmayın. Siz siz olun matbaadan önce yayınevinin felsefesini inceleyin (varsa tabii). İmsakiye ile kitap basımını ayırabilen bir yayınevi bulun. Maazallah yayınevi diye azap evine düşüverirsiniz ki çıkışınız sözleşmenizin ardından gecen 10. ayda bile mümkün olmaz.

Kitabınızı bastırmak için yayınevlerinin sitelerine girip neler yapıyorlar hangi avantajları sunuyorlar araştırmanız kitabı yazmanız kadar mühim araştırın ama yazılanlara kapılıp “oleeey bu çok iyiyimiş, oldu bu iş’’ gibilerinden kendinizi gaza getirmeyin ve meşhur fragman fıkrasını aklınızdan çıkartmayın. Unutmayın ucuz etin yahnisi yavan hatırası yaman olur.

Bazı işler güven esasına tabidir. Kitabınız sizin için çok özeldir kabul ama aynı zamanda da ticari metadır. Dolayısı bir maliyeti ve getirisi vardır. Gerçi getirisi yazara pek uğramazsa da siz yine de özelinize bir bidon turşu muamelesi yapıldığını hissettiğiniz an frene basın. Güveninizi güvenin yemesine seyirci kalmayın.

Kitabınız mutlak surette yayıncı ile aranızda düzenlenecek bir sözleşmeye dayanmalı. Ancak sözleşme yapmak yayıncının yükümlülüklerini yerine getirmesi konusunda size mutlak bir güvence sağlamayabilir; her maddeyi tek tek okumanız ve sözleşmenin her sayfasını ilgiliye kaşeletip imzalatmanız gerekir. Tabii bir de sözleşmenin nalıncı keseri ile yazılıp yazılmadığı konusuna dikkat etmeniz yüksek menfaatiniz gereği.

Ödemelerinizi tamamlayıp bitirmek sizin yazarlığınız ile doğru orantılıdır. Bu konuda hassas olun ancak evinizin kirasından, iaşesinden keserek, borç alarak, aman mağdur olmasın diye sınırlarınızı kat kat aşarak en önemlisi de yayıncıyı hastanızdan dolayı terk edemediğiniz hastanenin bahçesine çağırıp aracından bile indirmeden ödeme yapmayın. İlk bakışta ne alaka dediyseniz demeyin; alaka sonradan duyacağınız pişmanlıkla direkt bağıntılı.

İmza günleri bir yazar için çok önemlidir. Siz siz olun imza gününüzü kendiniz organize edip orada eşinize dostunuza satılan tüm kitapların parasını ‘Al kardeşim helal olsun borcum kalmasın’ diyerek kendi elinizle yayıncıya vermeyin. Hani veren saftirikler vardır o açıdan diyorum. Bir de size teslim edilen kitaplar için ya tutanak ya da şahit tutun. Kırk kitabı zor alan bir koliden seksen kitap çıkarıverir bazıları. Hani şapkadan çıkan tavşan gibi gözünüz açık kalmasın.

Yayıncınızın yazdığınız kitabın tashihini yapacağından çok emin olmayın. Hatta okuyacağından bile olmayın. Biri anlatmıştı kitabın kapak resmini bile kendisi bulup vermiş yayıncı utanmadan kitaba grafik bilmem kim yazmış. Hatta kitapların kesimleri bile hafif ovali andırıyormuş hele ayraç denilen sayfa ayırıcıların hepsi birden kaybolmuş. Sayfa tasarımları ise evlere şenlikmiş. Dedim ya biri anlattı diye hatırlarsam yazarım bir ara.

Nasıl yaparsınız bilmiyorum ama yayıncının anlaşmanızda yazılı kitap adedini fiilen basıp basmadığını kontrol edin. Bunun tek yolu yine sözleşmede belirtilen tüm kitapları bastırıp almanız gerekeni alıp işi bitirmek olsa da, bazen insanın basiretiniz bağlanıp “Abi ben şimdilik bu kadar basayım imza gününe yetişsin gerisini sonra hallederiz” gibisinden bir teklife evet diyebilirsiniz. Gerisi de hiiiiç gelmeyebilir.

Adını sormayın ben de isim hafızası yok; yine birinden duydum bin kitap anlaşmışlar, yazar parayı defaten ödemiş, bakmış ortada beş yüz kitap bile yok, yayıncıya diğer beş yüzü de başka bir kitap olarak basalım madem demiş. Yayıncı da dükkan senin abi deyince anlaşmışlar. Ama bu arada yayıncının telefonuna ulaşmak, yerinde bulmak, mesajlarına dönmesini beklemek ve örnek olay teşkil edecek yaşanmışlıkları duymak yazarın canına tak deyince, ‘Anlaşmanın yarısını bastığını farz ediyorum ver paramın diğer yarısını’ diyerek işten(!) vazgeçmiş. Meğer yayıncı anlaşma gereği tüm kitapların tümünün kapağını basmışta söylemeyi unutmuş. Bak sen şeytanın işine dalgınlığına gelmiş zaar. Bir de üstüne zarar etmiş zavallı ki can dayanmaz. Gerçi yazara kartvizit örneği filan demiş ama alakayı anlamamış yazar, kitabı kartvizitle aynı kefeye koyan yayıncıya nasıl düştüğüne de akıl sır erdirememiş. Eee müstehak böyle yazara.

Bir de dağıtım meselesi var. Ciddi yayınevleri bunu yazarı hiç yormadan ve kurallarına uygun olarak yaparlar. Bazıları da kitabın resmini gönderir sitelere, sittin sene kaç kitap gitti kaç tane satıldı hatta kaç tane basıldı yazara bir cıgara parası kaldı mı kalmadı mı bilemezsiniz. Yine biri dedi adam yetmiş lira göndermiş yazara ‘Ahan da hepiciği bu’ demiş. Yazar bu paranın sitelerde ortalama satış fiyatını bildiği kaç kitaba karşılık geldiğini hesaplamaya çalışırken fenalık geçirmiş. Kimdi kimdi? Bu yaşlılık fena. Neyse hatırlarsam onu da söylerim bir dahaki sefere.

Demem o ki gençler kitabı yazmak zor, bastırmak iki kere zor. Eğer eserinize her baktığınızda içinizin cız etmesini istemiyorsanız merdiven altından, kapı pervazından, pencere çevresinden uzak durun. Bu işi yıllar boyunca yapan bilinmiş ispatlanmış yayınevleri var, paraya kıyın emeğinize kıymayın.

El emeğinizin, göz nurunuzun üzerine karganın kuzgunun konmasına izin vermeyin.

Eee ben mi nasıl yaptım?

Daha ilk başta söyledim ya; yine seçimimim gözünü çıkarttım…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.