Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Gazetecilik ve ego

Yazının Giriş Tarihi: 24.08.2014 01:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.08.2014 01:43


 

Bir bakıma özgüven ve ego mesleğidir gazetecilik. Özgüveni yüksek olmayan birinin kolay kolay yapamayacağı, yapsa bile pek başarılı olamayacağı bir meslektir bizimkisi. Sıradan insanların belki ömrü hayatında bir kez sohbet edebileceği kişilerle neredeyse her gün hasbihal etmek, onları sıkıştıracak soruları sorup kıvranmalarını izlemek, yazdığınız bir yazı ile gündem olmak elbette egoyu besler ancak ölçüyü kaçırıp her yere sallamaya başladığınızda adınız çirkefe çıkabilir. Böylesi ince çizgiler arasında hassasiyetle kalem oynatma sanatıdır gazetecilik.

 

Van gezisi ve tartışmalar

Hafta içi Van’a bir gezi yapıldı ve ortalık karıştı. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından yürütülen gazeteci değişim programı kapsamında daha önce ilimizi ziyaret eden Vanlı gazetecilerin ardından bu kez de Bursalı meslektaşlarımız Van’a gitti. Bursa organizasyonunu Basın Yayın ve Enformasyon Bursa İl Müdürlüğü yaptı. Geziye götürülen isimleri doğru bulmayan Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi Yönetim Kurulu ise zehir zemberek bir yazılı açıklamayla Basın Yayın ve Enformasyon Bursa İl Müdürü Kadir Akarkaya’yı deyim yerindeyse topa tuttu. Buraya kadar her şey normal, bir meslek örgütü kendi mesleğiyle ilgili bir organizasyonun yanlış yapıldığını düşünüp eleştirel bir açıklama yapabilir fakat eleştiri sınırlarını aşıp, işi hakarete ve hasımlığa götüremez.

Peşinen belirteyim ki, ben o geziye katılanlardan değilim. Üstelik Türkiye genelindeki yerel ve ulusal 850 radyo ve televizyonun üyesi olduğu, yayıncı kuruluşların tek meslek birliği olan RATEM’in Bursa temsilcisi olduğum halde katılım için davet de almadım. Şimdi her davet almadığımız etkinlik sonrası bir açıklama yapıp, ilgilileri eleştirelim mi?

 

Baysal ve ÇGD Bursa

Yüksel Baysal bizim mesleğin eskilerindendir. AK Partili 58. Hükümet’te Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır’ın danışmanlığını yapmak üzere Ankara’ya gitti. Bu görevle devlet memuru oldu ve Başbakanlık Basın Müşavirliği kadrosundan emekli olarak Bursa’ya döndü. Uzun yıllar Bursa’dan ayrı kaldıktan sonra geri dönmenin etkisiyle mi bilmiyorum ama Baysal ÇGD Bursa Şubesi’ne başkan seçildikten sonra sivri çıkışlarıyla gündeme gelmeye başladı. İlk olarak, benim de üyesi olduğum Bursa’nın en güçlü meslek örgütü Bursa Gazeteciler Cemiyeti (BGC) hakkında gereksiz ve kavga çıkaracak açıklamalarıyla gündeme geldi. Sanıyorum BGC ile mahkemelikler. Sonrasında ‘sağdan gazeteci çıkmaz’ şeklinde bir açıklamayla dikkat çekti. Solcu olmayan tüm gazetecileri biat etmekle suçladı.

Gelelim Van gezisine. Eleştiriye tamam ama hakarete varan ifadelerle bir devlet görevlisine saldırmanın ne gereği var? Bakın ÇGD Bursa Şubesi Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan açıklamadan bazı ifadeler: kendisini aşamamış, görevini yapmayan, bu kente yakışmıyor, sorumsuz memur.

Yüksel Baysal, lodos haber internet sitesinde yazdığı yazıda ise adama göre iş yaratıldığını ve Basın Yayın ve Enformasyon İl Müdürlüğü’nün Kadir Akarkaya’nın makam sahibi olması için oluşturulduğunu (!) İddia etti. Akarkaya’nın sosyal medyadaki paylaşımlarını da inceleyen Baysal, il müdürünü AK Parti militanı olmakla itham etti. Baysal, yazısının sonunda ‘bu devlet adam gibi bir devlet olsa, demokratik bir devlet olsa, Kadir gibileri kulağından tutup hemen dışarı atması lazım değil mi?’ diye sordu.

 

 

Keskin sirke küpüne zarar

ÇGD ve Baysal ile ‘çakma’ gazeteciler konusunda hem fikirim ancak kurumlar kendilerini temsilen geziye bu kişileri yolluyorsa Kadir Akarkaya’nın suçu ne? Ayrıca TRT’de görev yaptığım süreçte yine ‘çakma’ bir gazetecinin sahibi olduğu haftalık bir gazete müsveddesinde hakkımda aylarca yapılan karalama kampanyasında bu meslek örgütlerimiz neden tek satır bile bir açıklama yapmadı? Bu arada yeri gelmişken belirteyim, o süreçteki istifamın nedeni bu gazete müsveddesinin ve onun arkasındaki ağa babalarının kampanyası değildi. O dönemde TRT’de yuvalanmış paralellerle olan mücadelemin bir sonucuydu. Onlara gücüm yetmeyince istifa kararı almıştım.

Yüksel Baysal’ın, BYEGM tarafından kişiye özel iş yaratıldığı iddiası da çok mesnetsiz. BYEGM, 2011 yılındaki Bakanlar Kurulu kararıyla 10 ilde yeni il müdürlüğü açtı.

Son dönemde moda olan ve özellikle ‘çakma’ gazetecilerin yaptığı, insanları sosyal medya paylaşımları üzerinden fişleme modasına Baysal’ın da uyması düşündürücü. Sosyal medya kişisel bir özgürlük alanıdır ve burada paylaşılanlar insanların görevini bağlamaz. Aynı tarz yaklaşımı görevi başındayken yaparsa sizinle beraberim. Akarkaya’yı sosyal medyadaki paylaşımlarından dolayı hedef gösterenlerin, gezi kalkışmasında hükümet aleyhinde paylaşım yapan devlet memurlarının görevden alınacağı yönündeki iddialara tepki gösterenler kişiler olması da gariptir.

‘Bu devlet adam gibi bir devlet olsa’ sözünü ise zamanında devlet terbiyesi almış emekli bir devlet memuru olan Baysal’a hiç yakıştıramadım.

Sonuç olarak, yıllardır tanıdığım ve bu tavırlarını garipsediğim Yüksel Baysal’a, gazeteci çıkmaz dediği sağ cenahın bir mensubu olarak, ‘keskin sirke küpüne zarar’ sözünü hatırlatıp itidal tavsiye ediyorum.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.