Zamanın da son derece iyi niyetle koymuşlar adını gazetecilere tahsis ettikleri bu güne.
Çalışan belli, çalışmayandan da kasıt içinde emeklilikte bulunan nedenlerden dolayı mesleği bırakmış olanlar.
Yani o zamanlar çalışmak isteyipte çalışamayan gazeteciler diye bir kavram yokmuş.
Bu yazı çalışanına da,çalışmayanına da,çalışamayanına da ithaf olsun o zaman.
Alaylısı mekteplisinden çok olan bir meslek gazetecilik.
Tabi burada alaylı derken gazetecilik ile ilgili bir okuldan değil de farklı okullar ve meslek dallarından gelerek gazetecilik yapanları kastediyorum.
Gazeteciliğin tanımı karşısında ‘’Gazetecilik, bir gazete veya derginin hazırlanmasında ve çıkarılmasında görev alan kişilerdir. Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına çabuk ulaşmak ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunma işini üstlenmiştir.’’Yazıyor.
Gerçi bir sürü şey daha yazıyor ama bize bu kadarı yeter.
Tanımı üç aşağı beş yukarı öğrendik;
O zaman bir bakalım sayfalarla örtüşüyor mu?
Örneğin,
Bir haberin yapılma aşamalarını bilmeden,
Sahada ki muhabirin kıymetini anlamadan,
Bir kurumda çalışıyorsa gazetesinin okuyucu tarafından gördüğü karşılığı merak etmeden,
Kendi arşivini oluşturmak için nasılsa sitede var diyerek gazetesini bayiden satın almaya gerek görmeden,
Gazete ki hataları bile fark etmeden, grafikerleri tanımadan,okuyucu ile müşteriyi ayıramadan,
Yersen diyerek iş yapıp,yenmediğini görünce atarlanmadan,
Kesip kopyalayıp yapıştırmayı reddetmeden,imla kurallarını bilmeden,dilinin kurallarına hakim olmadan,
İlle de birilerini memnun etme çabasında bulunmadan,
Had,edep bilmeden,beleş yemek peşinde koşup,çanta da keklik olmadan,
Gazeteye gidiyorum diye salona geçip sokağa bile çıkmayıp internet haberlerinden konu türetmeden,
’’Sayın basın mensubu’’olmak için emek arşivindekileri saymadan,
Bir sürü iş deneyip hepsinden çırak çıktıktan sonra ‘’bu meslek benim için biçilmiş kaftan’’ demeden,
İki yazıyla havalara girip,bir soru ile tuş olmadan,çanak tutmadan ve dahi kap kacak olmadan,
Her fotoğrafta kelle olmadan, kendisine verilen köşe yazarı vs. gibi payeleri abartıp küçük dağları yaratmaya kalkmadan,
Köşesini üç kişiye okutunca RSF(Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü)ödülü almışcasına havalara girmeden,
Köşe yazmak ile,gazeteci olmayı karıştırmadan,
Fikri sabit olmadan, manşetlik haber yapıyorum zannedip vicdanlarda sür manşet olmadan,
Rahmetli Uğur Mumcu’nun dediği gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmadan,
Düşündüğü sanıp,işkembe-i kübradan sallamadan
Gazete de yazmakla mektup yazmayı karıştırmadan,
Orta okul kompozisyonu kıvamında cümlelerini yazı sanmadan,
Gazete çıkarıp onu ayakta tutmak için kendini ve ailesini ertelemeden
Basın kartı ile hamili kartı birbirine karıştırmadan
Gazetecilikte esas sermayenin yürek olduğunu bilmeden…
Hadi uzatmayayım,mesleğe dışarıdan da girse de etiğini öğrenip araştırmadan
Gazeteci olunabilir mi?
Bana sormayın;
Ben gazeteci değilim ki..
Daha otuz dokuz buçuk fırın var önümde.
Günün anlam ve önemine binaen birkaç ustanın gazetecilik ile ilgili yorumlarını da paylaşmak isterim sizinle.
Ola ki bir gün çocuklarınız sorarlar gazeteci(kim)liği nedir diye,verecek yanıtlarınız olsun..
Necmi Tanyolaç “Gazeteci olay yaratmaz. Olaylara karışmaz, olayları yansıtır.’’
Oktay Akbal “Günü yaşar gazeteci, an an... Toplumun gözlemleyicisidir. Dünyanın, ülkenin, zamanın, insanın yaşamına ayna tutandır. Bakar, görür, gösterir. En kısa sürede, en az sözcükle...”/ “Gazeteci, aydınlığı karanlığa haber verendir. Yazar, o aydınlığın, karanlığın gizlerini çözmeye çalışandır. Hem kendi kendine, hem de onu izleyen okurlarıyla’’
Ahmet Remzi Yüreğir “Bu meslek yalanı, iftirayı, şantajı asla kabul etmez, buna tevessül eden olursa derhal tasfiye eder. Bu kişiler halk nazarında itibarsız kişiler olarak damgalanırlar. Sakın ola kaleminden zehir damlamasın”
Yeni jenerasyondan da alıntılar yapmak isterdim;
Onu da gelecek kuşaklar yaparlar artık;
Tabii alıntı yapacak gazeteci bulurlarsa…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
GAZETECİ (KİM)LİĞİ...
Malum dün Dünya Çalışan Gazeteciler günüydü.
Zamanın da son derece iyi niyetle koymuşlar adını gazetecilere tahsis ettikleri bu güne.
Çalışan belli, çalışmayandan da kasıt içinde emeklilikte bulunan nedenlerden dolayı mesleği bırakmış olanlar.
Yani o zamanlar çalışmak isteyipte çalışamayan gazeteciler diye bir kavram yokmuş.
Bu yazı çalışanına da,çalışmayanına da,çalışamayanına da ithaf olsun o zaman.
Alaylısı mekteplisinden çok olan bir meslek gazetecilik.
Tabi burada alaylı derken gazetecilik ile ilgili bir okuldan değil de farklı okullar ve meslek dallarından gelerek gazetecilik yapanları kastediyorum.
Gazeteciliğin tanımı karşısında ‘’Gazetecilik, bir gazete veya derginin hazırlanmasında ve çıkarılmasında görev alan kişilerdir. Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına çabuk ulaşmak ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunma işini üstlenmiştir.’’Yazıyor.
Gerçi bir sürü şey daha yazıyor ama bize bu kadarı yeter.
Tanımı üç aşağı beş yukarı öğrendik;
O zaman bir bakalım sayfalarla örtüşüyor mu?
Örneğin,
Bir haberin yapılma aşamalarını bilmeden,
Sahada ki muhabirin kıymetini anlamadan,
Bir kurumda çalışıyorsa gazetesinin okuyucu tarafından gördüğü karşılığı merak etmeden,
Kendi arşivini oluşturmak için nasılsa sitede var diyerek gazetesini bayiden satın almaya gerek görmeden,
Gazete ki hataları bile fark etmeden, grafikerleri tanımadan,okuyucu ile müşteriyi ayıramadan,
Yersen diyerek iş yapıp,yenmediğini görünce atarlanmadan,
Kesip kopyalayıp yapıştırmayı reddetmeden,imla kurallarını bilmeden,dilinin kurallarına hakim olmadan,
İlle de birilerini memnun etme çabasında bulunmadan,
Had,edep bilmeden,beleş yemek peşinde koşup,çanta da keklik olmadan,
Gazeteye gidiyorum diye salona geçip sokağa bile çıkmayıp internet haberlerinden konu türetmeden,
’’Sayın basın mensubu’’olmak için emek arşivindekileri saymadan,
Bir sürü iş deneyip hepsinden çırak çıktıktan sonra ‘’bu meslek benim için biçilmiş kaftan’’ demeden,
İki yazıyla havalara girip,bir soru ile tuş olmadan,çanak tutmadan ve dahi kap kacak olmadan,
Her fotoğrafta kelle olmadan, kendisine verilen köşe yazarı vs. gibi payeleri abartıp küçük dağları yaratmaya kalkmadan,
Köşesini üç kişiye okutunca RSF(Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü)ödülü almışcasına havalara girmeden,
Köşe yazmak ile,gazeteci olmayı karıştırmadan,
Fikri sabit olmadan, manşetlik haber yapıyorum zannedip vicdanlarda sür manşet olmadan,
Rahmetli Uğur Mumcu’nun dediği gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmadan,
Düşündüğü sanıp,işkembe-i kübradan sallamadan
Gazete de yazmakla mektup yazmayı karıştırmadan,
Orta okul kompozisyonu kıvamında cümlelerini yazı sanmadan,
Gazete çıkarıp onu ayakta tutmak için kendini ve ailesini ertelemeden
Basın kartı ile hamili kartı birbirine karıştırmadan
Gazetecilikte esas sermayenin yürek olduğunu bilmeden…
Hadi uzatmayayım,mesleğe dışarıdan da girse de etiğini öğrenip araştırmadan
Gazeteci olunabilir mi?
Bana sormayın;
Ben gazeteci değilim ki..
Daha otuz dokuz buçuk fırın var önümde.
Günün anlam ve önemine binaen birkaç ustanın gazetecilik ile ilgili yorumlarını da paylaşmak isterim sizinle.
Ola ki bir gün çocuklarınız sorarlar gazeteci(kim)liği nedir diye,verecek yanıtlarınız olsun..
Necmi Tanyolaç “Gazeteci olay yaratmaz. Olaylara karışmaz, olayları yansıtır.’’
Oktay Akbal “Günü yaşar gazeteci, an an... Toplumun gözlemleyicisidir. Dünyanın, ülkenin, zamanın, insanın yaşamına ayna tutandır. Bakar, görür, gösterir. En kısa sürede, en az sözcükle...”/ “Gazeteci, aydınlığı karanlığa haber verendir. Yazar, o aydınlığın, karanlığın gizlerini çözmeye çalışandır. Hem kendi kendine, hem de onu izleyen okurlarıyla’’
Ahmet Remzi Yüreğir “Bu meslek yalanı, iftirayı, şantajı asla kabul etmez, buna tevessül eden olursa derhal tasfiye eder. Bu kişiler halk nazarında itibarsız kişiler olarak damgalanırlar. Sakın ola kaleminden zehir damlamasın”
Yeni jenerasyondan da alıntılar yapmak isterdim;
Onu da gelecek kuşaklar yaparlar artık;
Tabii alıntı yapacak gazeteci bulurlarsa…