Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

‘Gard’

Yazının Giriş Tarihi: 21.12.2014 00:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.12.2014 00:35

 

İnsanın adı çıkacağına canı çıksın, derler. Bu söylem genelde çok doğru olsa da bazen sıra dışı bir içerik taşır. Mesela ben adımın çıkmasından son derece memnunum. Şöyle ki, sivil toplum kuruluşları ile yaptığım yoğun çalışmalar neticesinde eşim dostum tarafından, adım STK’ye dönüştürüldü. Artık çoğunluk bana bay STK diyerek hitab ediyor. Laf aramızda ben de pek bir kıvanıyorum bu lakabımla.

Hayata dair her şeyin bir karşılık bulduğu sivil toplum kuruluşlarını tanıdıkça insanın ufku genişliyor. Pek çok sorun karşısında tek ve yalnız olmadığını görüyor. Direnci artıyor, morali düzeliyor.

Bu kadar sözünü ettikten sonra bu günkü yazının iskeletini Sivil Toplum Kuruluşlarının oluşturacağını söylememin anlamı yok. Evet konu yine sivil toplum örgütlerinden biri; Tüketiciyi Koruma Dernekleri.

Ülkemizde tüketiciyi koruma çalışmaları Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamış. İlk uygulamalar zenaatkar ve esnafın tüketici karşısındaki itibarının korunmasını sağlamak amacıyla hayata geçirilmiş. Kısa süre zarfında da tüketiciler açısından yararlı olan uygulamalara dönüşmüş. .  Bu dönemde devlet veya mahalli idareler zenaatkar, esnaf ve tacirlerin mesleklerini icraları sırasında halkın aldatılmaması için tedbirler almışlar.
 17. yüzyılda devlet kuruluşları, çarşıyı, pazarı dolaşıp kalitesiz malları denetleyerek terazisi doğru olmayana hapis cezası, ekmeği hamur veya noksan olana para ve hatta idam cezası vermekteymiş. Cumhuriyetin ilanı ile Pazar denetiminin sorumluluğu belediyelere verilmiş.

Ülkemizde tüketiciyi koruyan çeşitli yasalar bulunmakta. Bu yasalar mal ve hizmetlerin fiyat ve kalitelerinin saptanması ile denetimini kapsayan yasalar,
Satıcı ile tüketici arasındaki ilişkileri düzenleyen yasalar,
Tüketicinin eğitimine, aydınlatılmasına ve organize edilmesine yönelik yasalar olarak sıralanabiliyor.

Konunun en sıkıntılı kısmı ise, İnsanlarımız tüketici hakları konusunda bilinçli olmamaları. Veriler bu oranın %1’lerde olduğunu belgeliyor.

Bu büyük çoğunluğun içerisinde, bankalardan kullandıkları krediler ve aldıkları kredi kartlarına çeşitli adlar altında ödemeler yapmak zorunda bırakılanların sayısı çok fazla.  Geçen hafta içerisinde, konu ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için ofislerinde ziyaret ettiğim avukatlar, Sayın Ahmet Doğu, Cihat yıldırım ve Bursa Barosu Tüketici Hakları Komisyon Başkanı Volkan Aksu’da bu konuda hem fikirler. İnsanların haklarını bilmemeleri ya da eksik bilmeleri her zaman zarara görmeleri ile suçlandığını belirtiyorlar. Özellikle bankaların keyfi tahsilatları tüketicilerin mağdur olmalarına yol açıyor. Örneğin kullanılan on bin Liralık bir krediye, beş yüz ile yedi yüz lira arasında bedeller çıkartılarak tahsil ediliyor. Kredi kullananlar bu kesintiler karşısında çaresiz kaldıkları içinde konu sürüp gidiyor. Yargıtayın Haksız Şart olarak olarak tanımladığı bu uygulamalar, tüketicinin mağduriyetinden çıkar sağlayan işletmelerin türemesine yol açıyor. Kişinin hiçbir bedel ödemeden alabileceği formlar ücret karşılığı veriliyor.       Oysa, bankaların müşterilerinden aldıkları bu yersiz paraların, müşteri tarafından geri alınabilmesi çok basit bir prosedüre bağlanmış durumda. Nasıl mı?

Önce ilgili bankaya gidilerek, kullanılan kredinin ve kesintilerin ayrıntısını gösteren bir ekstre alınıyor. (Bankaların çoğu bu ekstreyi de belli adlar altında ücrete bağlamış durumdalar ve bunun da hukuki geçerliliği yok. En sonda bu ücretlerde tüketiciye geri ödeniyor)İkinci basamak ilçe kaymakamlıklarında bulunan Tüketici Hakları Heyetine müracaatı gerektiriyor; bankadan alınan veriler, buradan temin edilen formlara işleniyor ve süreç başlıyor. (Yoğunluktan dolayı sekiz aya varan süreler oluşabiliyor. )Üçüncü basamak, bankaların anılan ödemeyi yamakta imtina etmeleri sonucu icra takibi başlatmayı gerektiriyor.

Yol uzun gelebilir. Zaten pek çok kişi de bu uzun yoldan yıldığı için yasaların kendisine tanıdığı hakkını kullanmıyor. Ancak unutulmamalı ki, hiç birimiz kolay para kazanmıyoruz ve keyif olsun diye de kredi kullanmıyoruz. Genellikle hayati gereksinimlerimiz için baş vuruyoruz bu yola. Ve yine tabi ki, bedava kullanmıyoruz aldığımız paraları;en ufak bir aksamada da ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalıyoruz.

O zaman…

İşte o zaman hakkımızı bilmemiz ve korumamız gerekiyor. Bunu da en kolay yoldan tüketici derneklerine başvurarak yapabiliriz. Gardımızı almakta geç kaldıkça, yediğimiz yumruklar sadece kendimize değil, tüm sevdiklerimize de atılmış olur…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.