Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

FİTNE SEBEPLERİ

Yazının Giriş Tarihi: 01.02.2019 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.02.2019 00:03

          Fitne asrımızın kangren haline gelmiş bir hastalığıdır. Malla mülkle, makam mevki ile evladı iyalle imtihan edilirken bu hastalığa müptela olduğumuz zamanlar oluyor.  Bazen de içinde bulunduğumuz zamanın zorlukları nedeniyle fitne ateşinde yanmak zorunda kalıyoruz. Daha önceki yazımda değindiğim gibi, fitnenin ferdi olarak zararları söz konusu olduğu gibi içtima-i olarak da birlik ve beraberliğin bozulmasına kadar, birçok zararları da söz konusudur.

     Fitne ta Hz. Ademden beri var olan bir şey iken özellikle zamanımızda daha fazla kendini göstermektedir.  Sosyal hayatı düzenleyen, dünyanın huzur ve refahını temin eden, iki dünya saadetini sağlayan İslam dini fitneye düşmeme hususunda insanları şiddetli bir şekilde uyarmıştır. Yüce Allah bir ayetinde “Fitne çıkarmak adam öldürmekten daha kötüdür” (bakara,1919 buyurmuştur. Peygamberimizde. “Fitne uykudadır uyandırana lanet olsun diye” fitne çıkarana beddua etmiştir. Bu kadar uyarılardan da anlaşılacağı üzere daha çok insanların ihmalkarlıkları nedeniyle çıkan bir hastalık şeklidir fitne.

       Bir hastalığı tedavi etmek için o hastalığa sebep olan virüsün anti virüsünü bulmalısınız. Hastalık teşhis edilmeden doğru ve faydalı tedavi yöntemleri uygulamanız çok zordur. Öyle ya işin membaına, inmemiz gereken nice problemler söz konusudur. Bataklığı kurutmalı. Bu nedenle İslam günahlara girmeme hususunda insanları uyarmakla kalmaz o günaha giden yollarını da insana göstererek yardımcı olur. Fitneden kendimizi korumamız lazım ancak nasıl? Yani neler fitneye sebep olur. O sebepler nasıl bertaraf edilir. Şimdi kısaca onları görelim.

       Peygamberimiz buyuruyorlar ki:

     “Yakında fitneler ortaya çıkacak o zaman oturan ayakta durandan, ayaktaki yürüyenden, yürüyen koşandan hayırlıdır"(Buhari)

      Bu konuda hiçbir şey yapmamak değildir tavsiye edilen; daha çok şeyler yapmak ve sorumluluğumuzun ağırlığıyla hareket ederek hassas davranmaktır. Peygamberimiz böyle zamanlarda kurtuluş reçetesini bizlere gösteriyor, teşhis ve tedavinin yollarını vaaz ediyor.

      "İyiliğe sarılın. Kötülükten kaçının ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen nefsani arzu, ahrete tercih edilen dünyalık, görüş sahiplerinin sadece kendi görüşlerini beğendiğini görürsen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zira bütün bunlar yaygınlaşınca sabra sarılmanız gereken günlerdesiniz demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi sıkıntılıdır. O günlerde sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin mükafatı verilecektir." (Taberani)

      Cehalet en büyük fitne sebebidir. Çünkü cahil insan nerede, nasıl hareket edeceğini bilmeyecek durumdadır; fitneden kendini koruyamadığı gibi bu tuzağa başkalarını da düşürür. Öyleyse en önemli şey İslam’ı en teferruatlı ve detaylı bir şekilde bilmektir. İslam’ı bilmeyen bir insanın günahlara açık bir vaziyette, her an fitnenin tuzağına düşme ihtimali söz konusudur.

     Alimlerin bozulması da en büyük fitne sebebidir. Çünkü kendini alim zannedip, edindiği bilgilerle yanlış niyetler taşıyan birçok insan var. Siz onu bilgili zannettiğinizden, onun söylediklerini doğru kabul edip aldanıyorsunuz. Bu nedenle insanların unvanlarına, kariyerlerine değil, İslami donanımlarına ve yaşantılarına bakmalıyız. Ayrıca ilimleri dünyevi menfaat elde etmek için kullanmak, onu başkalarını alt etme niyetiyle alet etmek te en büyük fitne sebeplerindendir.

      Din üzerinden münakaşaların yapılması da bir fitneye sebeptir. Münakaşada hayır olmayacağını Peygamberimiz bizlere bildiriyor. Çünkü münakaşa eden taraflardaki gaye farklıdır; iyi niyet söz konusu değildir. Bu durumda haklı olunsa bile münakaşadan çekilmenin bir erdemlilik olduğu bildirilmiştir.

     İyiliği emredip kötülükten sakındırmanın terk edilmesi de fitne sebebidir. “Bana ne” anlayışı “bana değmeyen yılan bin yaşasın” düşüncesi asrımızı fitne belasına müptela eden sebepler arasındadır.

     Günümüzde dini hayat bir hayli zayıflamış durumda; hassasiyetler kayıp olmuş, saygı, sevgi azalmış dünya öncelik haline gelmiş.  Emanete riayet ganimet kabul edilmiş, anne ve babaya karşı davranışlar bozulmuş, zekât vermek, sadaka vermek kayıp etmek olarak algılanıyor. İbadetler ikinci planda angarya bir iş olarak görülüyor. Böyle bir öncelik insanların fitneye düşme sebebidir.

     Zulüm yapılan bir ortam fitneye en müsait ortamlardır.   Fitnenin bertaraf edilmesinin en önemli vesilesi adalet üzere olmaktır. Adalet her şeyi yerli yerine koymaktır. Hak sahibine hakkını vermektir. Adaletin tersi zulümdür. Tolumda hakkaniyet hâkim olmadı mı zulüm olur. Zulmün olduğu yerde fitne söz konusudur. Bu durumda insanlara karşı sorumluluğumuzu yerine getirirken çok dikkatli olmalıyız. Helal haram ayrımını yapmalıyız, kul hakkına girmemeliyiz.

    Nefse uyma ve şehvet düşkünlüğü, haz ve lezzetlerin peşinden sürüklenmekte fitne sebebidir. Nefis insana iyiliği emretmez. Geçici dünyanın peşinden sürüklenen insan onu elde etmek için her yolu meşru görür. Böyle bir anlayış karmaşa, kargaşa ve kavga demektir. Halbuki dünya metaı; mal mülk fitnenin ta kendisidir. O, iyi kullanılmasa insan için ve toplum olarak çok tehlike arz eder. Bu nedenle dünyanın geçici olduğunu bilip ona göre davranmalıyız. Dünyadan faydalanmalı, lakin ahreti heba etmemeliyiz.

    Kısaca: Peygamberimizin ifadesiyle ümmetin fesada uğradığı bir dönemde yaşıyoruz.  Yine onun uyarısıyla böyle bir dönemden kurtuluş ancak kurana ve onun sünnetine sarılmakla mümkündür.

 Selam ve dua ile…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.