Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Fıkralara düşen siyasi adalet

Yazının Giriş Tarihi: 11.05.2019 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.05.2019 00:01

Ülkemizin önemli siyasetçilerinden olan Süleyman Demirel, siyasi konuşmalarının yanı sıra çok iyi fıkra anlatan bir liderdi. Özellikle, yaptığı salon toplantılarının sonunda fıkra anlatan Demirel, siyasetçilerin konuşmalarının sıkıcı olmaktan kurtarıp, ilgiyle izlenen hale gelmesine ve ilgi çekmesine yol açıyordu.

Şimdi, köse yazımda belirttiğim üzere Demirel’in, “dün dündür, bugün bugündür” sözü ülkemiz siyasetine altın harflerle yazılmış en güzel bir söylemdir. Demirel bu sözü, 1991 yılındaki genel seçimlerde, dönemin Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal’a yönelik olarak “O zatı, Çankaya’dan indirilip hesap soracağız!” diye miting meydanlarında nutuklar atmıştı. Sonrasında, seçimleri kazanan parti lideri oldu. Hükümeti kurmakla görevlendirilmek üzere Çankaya’ya gidip gitmeyeceği sorusuna verdiği cevaptır, “dün dündür, bugün bugündür” sözü Demirel’in. O dönemdeki gazeteciler, seçimleri kazanan parti lideri olan Demirel’e sordular; “efendim, seçim bitti. Hükümeti kurmak size düşüyor. Görev almak için Çankaya’ya gidecek misiniz?” diye sordular.

Demirel, “devletin tepesinde kavga olmaz. Dün dündür, bugün bugündür!” diye soruyu cevaplamıştı.

O dönemdeki siyasi etik ve gelişmelere baktığımızda ise biraz eleştiri, biraz nükte, biraz da karşılıklı nezaket içinde siyasi suçlamalar vardı. Bugün ise, bu söylemleri duyamıyoruz.

Neyse, geçmiş yıllarda Demirel’in anlattığı ve bugünkü İstanbul seçimleri üzerine ülke siyasetinde yaşanılan olayları özetleyebilecek bir fıkrayı sizlerle paylaşmak istedim. Umarım hafta sonu huzurlu ve mutlu geçer.

Dönemin Başbakanı Demirel'e İstanbul’da yapılan bir salon toplantısı sırasında ülkenin durumu hakkında ne düşündüğü sorulmuş....

Demirel de soruyu yönelten kişiye önce teşekkür etmiş. “Sizin gördüğünüzü bizlerde görüyoruz” demiş. Sonra da şöyle konuşmuş;

- "Bak sana bunu bir fıkrayla anlatayım da pazar neşesi olsun" demiş. Demirel'in anlattığı fıkra şu:

Osmanlı döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş.Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek var....

Karakuşi Kadı, fırıncıya:

 'Ben bunu aldım' demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin asil sahibi gelmiş:

- 'Hani bizim ördek?' Fırıncı boynunu büküp:

- 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... Gayrimüslim de peşinde kovalıyor...

Bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış... Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş...

Ördeğin sahibi,

- 'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikayet etmiş.

Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş:

- 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?'

Fırıncı

- 'Uçtu' demiş.

Kadı, kara kaplı defterini açmış:

- 'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek, fırıncının ördek işinden beraatına karar vermiş. Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş. Onun şikayetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş:

- 'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...

Davacı:

- 'Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak?' diye sorunca Karakuşi Kadı

- 'Şimdi' demiş, “Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.” Tabii gayrimüslim şikayetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.

Çocuğunu düşüren kadının kocasına da Karakuşi Kadı:

- 'Tamam' demiş, 'Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.' Böyle olunca adam da şikayetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi'ye:

- 'Senin şikayetin nedir bre?' Yahudi bir süre düşündükten sonra ellerini açmış,

- 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'Adaletinle bin yaşa Sen, e mi !'

Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek, kıssadan hisse:

- Ananı "öpen" kadı ise, kimi kime şikayet edeceksin?.. Bugün ülkedeki durum bu! Anladın mı?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.