İyi bir Galatasaray taraftarı olmaya çocuk samimiyetiyle başlamıştım aslında. 1973 yılında Yasin ve Gökmen kardeşler ile Fatih Terim hayranı olarak sempati duymuştum Galatasaray'a. Bizlerin çocukluk döneminde malumunuz internet vesaire yoktu. Çoğunlukla radyodan maçları dinler, bir kısım maçları TRT'nin tek kanal dönemi verirse izler veya pazar günü spor programını izlerken maç özetlerini seyrederdik.

Haliyle maçlar gündüz oynanırdı gece aydınlatması yoktu. Tuttuğumuz takımın yıldız futbolcularını gazoz kapaklarının içine basılmış fotoğrafları veya sakızlardan çıkan resimlerini toplar, koleksiyon yapardık. Tam takımı toplayabilirsek bir birine bantlayarak katlamalı albüm yapardık. Tabi tam takımı yapabilmek için arkadaşlarla değiş tokuş yapma imkanımız olurdu. İlk kez Galatasaray'ı Bursa Atatürk stadyumunda izleme şansı bulmuştum. Galatasaray forması giyerek maça gitmiş ve Fatih Terim'i ilk kez canlı seyrediyordum. Soğukkanlı hareketleriyle takıma güven veriyor. Libero mevkiinde oynuyordu. Bir pozisyonda son adam olmasına rağmen yaptığı bir topuk pası ile öz güvenini yansıtıp tüm stattan alkış alıyordu.

13 yıl oynadığı Galatasaray'da lig şampiyonluğu yaşayamadı. Bunun nedeni kimilerine göre teknik direktörleri dinlemeyip takımı onun organize ettiği söylentileri, bu gün dahi konuşulmakta. Agresif ve hırslı bir yapıya sahip olan Fatih Terim teknik direktör olarak Türkiye'de kulüp çalıştıran hiç bir teknik direktörün yapamadığı başarılara ulaştı. Kulüpler bazında Galatasaray'da 6 lig şampiyonluğu, 2 Türkiye kupası, 4 Süper Kupa ve 1 UEFA Kupası kazandı. Milli takım bazında ise yine en başarılı teknik direktör Fatih Terim'dir. 2002 yılında Şenol Güneş ile dünya 3.’lüğü kazandık. Fakat bu turnuvada Türkiye biraz da şansımızın yardımı ile hiç bir Avrupa takımı ile karşılaşmadan turnuvayı bitirmiş oldu. Aslında bu milli takımında mimarı Fatih Terim'di.

Avrupa kupalarında yarı finalde Almanya'ya 3-2 yenilerek elenen Türkiye tarihinde ilk kez 3. oldu bu başarının mimarı yine Fatih Terim'di bana göre Avrupa Şampiyonası Dünya kupasından çok daha zor ve çok daha güçlü rakiplerle eşleşmek zorundasınız. Dünya kupasında güçlü olarak karşınıza çıkacak iki takım var Brezilya ve Arjantin. Avrupa şampiyonası dediğiniz zaman Almanya, İngiltere, İtalya, İspanya, Hollanda, Fransa, Hırvatistan, Danimarka, Çek Cumhuriyeti, Portekiz, Macaristan, Polonya, Romanya gibi birçok güçlü ülke takımı var ve bu sebeple bana göre Avrupa şampiyonası daha zor.

Fatih Terim Avrupa şampiyonası elemelerinde biti ve umudu kalmamış bir takımı alarak finallere direk katılma hakkını mucizevi bir şekilde elde etti. Takdir etmemek büyük ayıp olur. Her maçı final havasına sokarak ülkeye unutulmayacak bir heyecan yaşattı. Kesinlikle takdir etmeliyiz.

Fatih terim çalıştırdığı takımların başında maç izlerken adeta bir futbolcudan daha fazla ter dökercesine oyunun içindedir.

Hırsı ve agresif yapısı onu oyunun içine çekiyor. Asabi değil özellikle agresif diyorum, bunlar farklı özellikler. Fatih Terim yine açıklamaları ile zekasını yansıtan düzgün bir insan. Asla haksızlığa tahammülü yok. Bu özelliğini de seviyoruz. Ülke insanımız futbolu seviyor sosyal dünyasının neredeyse en büyük özelliği bu ve bu sebeple milli takımıza ve Galatasaray'a bu başarıları yaşatan Fatih Terim'e çok teşekkür ediyoruz. İyi ki var, Avrupa Şampiyonası’nda yine Fatih Terim sayesinde Milli takımızdan başarılı maçlar bekliyoruz zor olduğunu bilmekle birlikte bunu istiyoruz. Ülkemizin bir bütün olarak morale ihtiyacı var inşallah başarılı olacağız.