Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ertelenen işler

Yazının Giriş Tarihi: 10.06.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.06.2020 00:00

Dünya ve ülke gündemini hep korona meşgul ediyor.

Kimse, herhangi bir proje, iş ve yatırımla ilgili olarak defterleri açıp “ben böyle bir yatırım yapacağım!” diye açıklama yapmıyor. Yapılanlar ise yarım bırakıldı. Başlayan pek çok projede işler durma noktasına geldi.

En önemlisi dünya siyasetinde duraklama dönemi başladı.

Türkiye siyasetinde de duraklama devri başladı. Gündemi, MHP lideri Devlet Bahçeli, Milletvekili transferleri konusunda yaptığı teklif ile biraz olsun meşgul etmeye başladı. Eskiden duymaya alışık olduğumuz ve korona yüzünden yaklaşık 3 aydır ölüm korkusu ile yaşam arasındaki ince çizgi nedeniyle askıya alınan siyasetteki “sen- ben atışmalarına” yeniden başlanıldı.

Artık gündem eski haline gelmeye başlıyor.

Tabi, Bursa açısından da geride bıraktığımız ve bana göre korona tatili sırasında yapılan işlerle ilgili de defterleri açılıp, kontrollerin yapılması gerekiyor.

Önce, iş, güç ve siyasi erk sahiplerinin bu konuda gerekli iradeyi göstermesi gerekiyor.

Mesela, Müftülük eski binası yerine yapılmak istenilen inşaatın bana göre en kısa zamanda önlenmesi ve burasının yeşil alan, olarak 15 Temmuz Demokrasi Meydanına bağlanması gerekiyor.

Müftülük, burada kurnazlık yapmaktan vaz geçmeli. Eğer, bir söz verilmiş ise “bize bina yapın, bizde burasını size bırakalım” şeklinde konuşmalar, görüşmeler yapılıp, sonra da Büyükşehir tarafından tahsis edilen arsa üzerine yapılan binaya konuçlandıktan, burasını sahiplendikten sonra, bu görüşmeler ve anlaşmalar yazılı hale getirilmediği için “sarhoştum, aydım, ben bu işten caydım” misali gibi bu iş oldu bittiye getiriliyorsa, bu için vebali çok ağır olur.

Bursa’ya yazık etmeyin.

Dini değerleri kullanıp, “burası bizimdir, bizim kalacak” gibi nutuklarla insanların kafalarını karıştırmanın bir anlamı yok.  Çünkü, o yer, Bursa’nın malıdır. Bursa’nın olacaktır. Bursa’da kalacaktır. Hiç kimse, öbür dünyaya nakil olurken, malını mülkünü götüremiyor.

Başta, müftülük personeli olmak üzere, Diyanet işleri Başkanlığı bu yanlışından en kısa zamanda vaz geçmeli. Büyükşehir Belediyesine verilen sözlerin tutulması için gerekenleri yapmalı. Bursa milletvekillerinin de iktidar veya muhalefet fark etmez, bu konuda ısrarcı olmaları gerekiyor. Öyle, 3-5 kişiyi memnun edip, sonrasında “Bursa’nın meydanını yok ettiler” diye kimse anılmak istenmez. Siyasi tarihe de isimlerinin böyle yazılmasına gönlümüz razı olmaz.

Eğer, Müftülük veya Diyanet bu işte kararlı ise, zaman geçirilmeden İstanbul Yolu üzerinde, yeni Adliye binasının hemen yanında yapılan Müftülük binasının arsa değeri, üzerindeki inşaatın değeri belirlenip, bu bedel Büyükşehir Belediyesi tarafından Diyanete fatura edilmeli ve hemen ödenmesi istenmelidir. Söylenilecek cümle şu; “ya verdiğiniz sözleri tutun, yada bu işin bedelini, faturasını ödeyin.”

Şunu hatırlatmakta fayda görüyorum, Bursa sahipsiz değil.

Bursa gündeminde tartışma yaratan ikinci önemli konu ise BUDO (Bursa Deniz Otobüsleri) firmasının satılmak istenmesi iddiası.

Bu iddiayı CHP il Başkanı İsmet Karaca gündeme taşıdı. Ne kadar doğru ne kadarı yanlış bilemiyorum, ama “altın yumurtlayan tavuk kesilmez” misali, eğer böyle bir karar var ise Bursa adına bu kararın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Bir başka konu da Cumhuriyet Caddesi meselesi., Bazı kişiler, özellikle rant gurupları, bu caddenin trafiğe kapatılıp tramvay yolu yapılması ve ismine de Nostalji Tramvayı denilmesinden hemen sonra rahatsızlık duyup başladılar muhalefete. Nedeni, kendi işleri güçleri zayıfladı. Gelir kaybına uğradılar. Bunu açıkça ifade edemedikleri için de başladılar, “yok efendim, yollar daraldı. Yok efendim, kazalar oluyor. Yok efendim, bu tramvayın neresi nostalji…” gibisinden konuşmalarla halkın akıllarını karıştırıyorlar.

Birincisi, dünyanın pek çok ülkesinde böylesine uygulamalar var. Bursa’da da olması gurur verici bir olaydır. İkincisi, Davutkadı mahallesi dahil, İncirli, Hacıseyfettin, Yıldırım semtlerinde oturan yüz binlerce vatandaşımız, çarşıya gidip gelirken bu tramvayı kullanıyorlar. Nostaljinin yanı sıra pek çok kişi içinde bir ulaşım ve taşıma aracı oldu bu tramvay. Gelin, bu mahallelerdeki halka soralım. “Tramvay kalksın mı, kalsın mı?” diye. Bakalım ne sonuç çıkacak.

Bir başka konu ise, şu anda iktidar olan AK Parti’ye daha çok bu mahallelerde oturan halkın oy vermesi. Destek olması. Rant cephesinin bahanelerine uyup, birkaç raporla onları destekleyip de es kaza kaldırın bakalım bu tramvayı, oy sandığındaki dengeler nasıl değişecek?

Yapılacak ilk seçimde hep beraber görürüz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.