İktidara geldiği günden beri (2005 yılındaki yol kazasını saymazsak) erken seçime hiç gitmeyen ve seçimlerin her zaman vaktinde yapılmasını savunan Recep Tayyip Erdoğan, bu kez alışkanlığını bozdu ve Devlet Bahçeli’nin çağrısına evet dedi.
Bahçeli ve Erdoğan uyumu
Son yıllarda Bahçeli ve Erdoğan arasında adeta rakiplerini çatlatacak bir uyum ve işbirliği var. Hatta bazı iddialara göre bu işbirliğinin başlangıcı sanıldığı gibi 15 Temmuz sürecinde değil, Haziran 2015 seçimlerinden sonra gelişti. Bu iddiaya göre; Davutoğlu’nun açığa düşmesinde de Bahçeli’nin MHP ile koalisyonun teklif edildiği görüşmedeki bazı detayları Erdoğan’a aktarmasının çok etkili olduğu konuşuluyor. O süreçten sonra hiç de anlam veremediğimiz Davutoğlu – MHP gerilimi ve atışmaları da bu tezi destekliyor.
Sürecin başlangıcı tartışılsa da, sonuçta iki liderin son yıllardaki uyumu hakikaten de parmak ısırtıyor.
Erken seçim kimin eseri?
Devlet Bahçeli, daha önceki yıllarda olduğu gibi erken seçime gidilmesini sağlayan isim oldu ancak bence bu kez tek başına inisiyatif almadı. İki lider arasında bu kadar iyi bir uyum varken, daha önceden istişare edilmeden böyle bir çağrı yapıp işbirliğini zedelemeyi göze alması bana çok mantıklı gelmiyor.
Erdoğan’ın geçmişteki söylemleri ortadayken ve birçok kez 2019 seçimlerinin zamanında yapılacağını açıklamışken bu kararı alması mümkün değildi. Daha önce CHP’nin yaptığı erken seçim çağrısına MHP’nin de uyması sonrası verilen erken seçim kararına itiraz edilebilecek bir durum da kalmıyordu. Böylece çağrıyı Bahçeli yaptı, tarihi de Erdoğan açıkladı.
Neden erken seçim?
Peki Erdoğan görev süresinin dolmasına daha 16 ay varken neden fedakarlık yaparak kendi görev süresinin yaklaşık 1,5 yılından vazgeçti? Görebildiğim kadarıyla bu kararın alınmasında son 2 ayda yaşanan gelişmeler ve alınan istihbarat bilgileri etkili oldu. Tekrar gezi benzeri bir ayaklanma hazırlığı olduğuna dair işaretler uzun zamandır konuşuluyordu. Seçimler yaklaştıkça bir takım hareketlenmeler olacağı da görülüyordu.
Bu erken seçim kararıyla, gerek ekonomik gerekse de siyasi açıdan bir takım suni krizlere hazırlık yapan küresel odakların hazırlıklarını tamamlayamamaları hedeflenmiş gibi görünüyor.
İç siyasete yönelik hamle
İşin bir de iç siyasete dönük tarafı var. Dağınık haldeki muhalif cephenin bir araya gelemeyeceği kadar kısa sürede seçime gitme amacı da anlaşılabilir görülüyor.
AK Parti cenahı açısından ise bence en önemli nedenlerin başında Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinin yerel seçimlerden önce yapılması geliyor.
AK Partili yerel yönetimlerle ilgili herkesin tahammül sınırları çoktan aşılmış durumda. Gerek vizyonsuz başkanlar, gerek sürdürülen şatafat ve israf politikalarındaki ısrar, gerekse de beklenilen akılcı hizmetlerin hayata geçirilememesi, AK Parti’ye açılan tüm kredileri tüketti.
Birçok açıdan sürprizlere gebe olan 2019 yerel seçimleri eğer daha önce yapılsaydı bu parti AK Parti açısından büyük bir moral bozukluğuna neden olabilir, bu sonuçların düşüreceği motivasyonla da Cumhurbaşkanlığı seçimi tehlikeye girebilirdi.
Bu hamleyle Cumhurbaşkanlığı seçimi AK Parti açısından sorunsuz geçecek gibi görünse de gerek TBMM seçimleri, gerekse de yerel seçimlerden çıkacak sürpriz sonuçlar bence hiç de sürpriz olmayacak…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Cihat ÖZKAN
Erken seçimde hayır var mı?
İktidara geldiği günden beri (2005 yılındaki yol kazasını saymazsak) erken seçime hiç gitmeyen ve seçimlerin her zaman vaktinde yapılmasını savunan Recep Tayyip Erdoğan, bu kez alışkanlığını bozdu ve Devlet Bahçeli’nin çağrısına evet dedi.
Bahçeli ve Erdoğan uyumu
Son yıllarda Bahçeli ve Erdoğan arasında adeta rakiplerini çatlatacak bir uyum ve işbirliği var. Hatta bazı iddialara göre bu işbirliğinin başlangıcı sanıldığı gibi 15 Temmuz sürecinde değil, Haziran 2015 seçimlerinden sonra gelişti. Bu iddiaya göre; Davutoğlu’nun açığa düşmesinde de Bahçeli’nin MHP ile koalisyonun teklif edildiği görüşmedeki bazı detayları Erdoğan’a aktarmasının çok etkili olduğu konuşuluyor. O süreçten sonra hiç de anlam veremediğimiz Davutoğlu – MHP gerilimi ve atışmaları da bu tezi destekliyor.
Sürecin başlangıcı tartışılsa da, sonuçta iki liderin son yıllardaki uyumu hakikaten de parmak ısırtıyor.
Erken seçim kimin eseri?
Devlet Bahçeli, daha önceki yıllarda olduğu gibi erken seçime gidilmesini sağlayan isim oldu ancak bence bu kez tek başına inisiyatif almadı. İki lider arasında bu kadar iyi bir uyum varken, daha önceden istişare edilmeden böyle bir çağrı yapıp işbirliğini zedelemeyi göze alması bana çok mantıklı gelmiyor.
Erdoğan’ın geçmişteki söylemleri ortadayken ve birçok kez 2019 seçimlerinin zamanında yapılacağını açıklamışken bu kararı alması mümkün değildi. Daha önce CHP’nin yaptığı erken seçim çağrısına MHP’nin de uyması sonrası verilen erken seçim kararına itiraz edilebilecek bir durum da kalmıyordu. Böylece çağrıyı Bahçeli yaptı, tarihi de Erdoğan açıkladı.
Neden erken seçim?
Peki Erdoğan görev süresinin dolmasına daha 16 ay varken neden fedakarlık yaparak kendi görev süresinin yaklaşık 1,5 yılından vazgeçti? Görebildiğim kadarıyla bu kararın alınmasında son 2 ayda yaşanan gelişmeler ve alınan istihbarat bilgileri etkili oldu. Tekrar gezi benzeri bir ayaklanma hazırlığı olduğuna dair işaretler uzun zamandır konuşuluyordu. Seçimler yaklaştıkça bir takım hareketlenmeler olacağı da görülüyordu.
Bu erken seçim kararıyla, gerek ekonomik gerekse de siyasi açıdan bir takım suni krizlere hazırlık yapan küresel odakların hazırlıklarını tamamlayamamaları hedeflenmiş gibi görünüyor.
İç siyasete yönelik hamle
İşin bir de iç siyasete dönük tarafı var. Dağınık haldeki muhalif cephenin bir araya gelemeyeceği kadar kısa sürede seçime gitme amacı da anlaşılabilir görülüyor.
AK Parti cenahı açısından ise bence en önemli nedenlerin başında Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinin yerel seçimlerden önce yapılması geliyor.
AK Partili yerel yönetimlerle ilgili herkesin tahammül sınırları çoktan aşılmış durumda. Gerek vizyonsuz başkanlar, gerek sürdürülen şatafat ve israf politikalarındaki ısrar, gerekse de beklenilen akılcı hizmetlerin hayata geçirilememesi, AK Parti’ye açılan tüm kredileri tüketti.
Birçok açıdan sürprizlere gebe olan 2019 yerel seçimleri eğer daha önce yapılsaydı bu parti AK Parti açısından büyük bir moral bozukluğuna neden olabilir, bu sonuçların düşüreceği motivasyonla da Cumhurbaşkanlığı seçimi tehlikeye girebilirdi.
Bu hamleyle Cumhurbaşkanlığı seçimi AK Parti açısından sorunsuz geçecek gibi görünse de gerek TBMM seçimleri, gerekse de yerel seçimlerden çıkacak sürpriz sonuçlar bence hiç de sürpriz olmayacak…