Türkiye'de değişim mecburi hale geldi. Bunu her ne kadar sürekli ifade ediyor olsak bile, Ak Parti’nin 29'ncu Kızılcahamam İstişare ve Değerlendirme toplantısında Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'dan duymak önemliydi. Kilitli kapılar ardında dönen dolaplardan, 'beyefendi böyle uygun görmedi' şeklinde gelişen dönme dolaplara kadar her konuda net bir duruş sergiledi Erdoğan. Türkiye'nin gündeminin gelecek olduğunu vurgulayan Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "yeni ve toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak icraatlar ortaya koyacağız. Her vatandaşımızın geleceği için hayal kurmaya ve hayata geçirmeye devam edeceğiz. Türkiye'yi 2023 hedeflerine mutlaka ama mutlaka ulaştıracağız" diyerek kişi ve koltuk kavgalarından uzak durun mesajı verdi. Yine önce ki gün köşeme taşıdığım +1 gerçeği konusunda da bizi doğrulayan Sayın Erdoğan, "yüzde 50 yeni sistemin omurgasıdır, bu iş bitmiştir" diyerek tartışmalara son noktayı koymuş oldu.

Türkiye'nin en köklü oluşumu olma yolunda ağır darbeler yiyen Ak Parti’nin geldiği nokta çürümüş bir siyasi yapı. Her ne kadar bu söylemlerimiz birilerini fazlasıyla rahatsız ediyor olsa bile Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ile ilgili gelinen noktada hem Ak Parti’yi hem de devlet otoritelerini son defa derin ifadelerle uyardı. Türkiye'nin Fırat'ın doğusu başta olmak üzere tüm sınırlarında çok kısa bir süre içerisinde gerçekleşecek operasyonların sinyalini de veren Erdoğan, "Suriye'de güvenli bölge planı Suriyelilerin eve dönüşü için en makul yoldur. Kara-hava devriyesinin hikaye olduğunu gördük. Kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye karar verdik. Hazırlıklarımızı yaptık, gereken talimatları verdik. Belki bugün, belki yarın denecek kadar yakın. Amacımız Fırat'ın doğusunu da barış pınarlarıyla sulamak" diyerek operasyonun amacını vurguladı. Yine sözde müttefik Amerika'ya da seslenen Erdoğan, "PKK/YPG'yi terör örgütü olarak tanıyor musunuz, açıklayın" diyerek sert bir çıkış gerçekleştirdi.

Erdoğan'ın 'Refah' özlemi…

Ak Parti istişare toplantısında Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye şifa dileyen Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "Sayın Bahçeli'ye geçmiş olsun dileklerimi şahsım katında tüm Refah Partisi olarak ifade etmek istiyorum" dedi. Bu içten gelen söylem aslında yuvaya olan samimi özlemi de vurgulamadı diyemeyiz. Yine söyleyene değil söyletene bak diyeceğimiz bu söylem hakikatin de itirafı diyebiliriz.

Erdoğan’ın geldiği son nokta da merhum lider Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın yalnızlığı ile yüzleştiğini görmek üzdü beni. Türkiye'nin ufuk projelerini icra eden bir lider olan Erdoğan, bugün çıkıp geldiği yuvayı Refah Partisi'ni özlüyor. Ve bu özlemi en samimi şekilde ikrar ediyor…

Aslında Erdoğan'ın özlediği Refah Partisi, bugünün tüm siyasilerinin benimsemesi gereken örnek bir duruş ve davadır. Erbakan hocanın memura verdiği zamlar, faizsiz zenginleşme, yerel yönetimlerde devrim olarak tanımlanabilecek uygulamalar başta olmak üzere onlarca devrim niteliğinde hükümet adımları halen hafızalarda değerli bir yer tutmaktadır. Geldiğimiz nokta da Ak Parti bile halen daha bu refah seviyesine ulaşamadı.

İstişare yetmeyebilir!

Ak Parti’nin istişare ve değerlendirme toplantılarının son dönemde yarattığı oy kaybı ortada. Sonuç itibariyle istişare kendinden daha üst fikirli insanlarla gerçekleştirildiğinde mana kazanır. Ak Parti'de bugün koltuk sahibi olan herkes Recep Tayyip Erdoğan sayesinde var olduğuna göre bu istişare ve değerlendirme toplantısı yeterli olmayacaktır kanaatindeyim. Türkiye'nin kader anı olarak değerlendirebileceğimiz bir dönemde herkes suskun ve şaşkın. Kimse yarın ne olacak tartışmasına girmediği günümüz siyasetinde Erdoğan'ı delice alkışlayanlar ile Erdoğan'ın uyanması için uğraşanlar karşı karşıya. Oysa hepsi aynı gemide değil mi?