Türkiye'nin son 40 yılda yaşadığı her türlü kumpasın içerisinde var olan isim FETÖ lideri Fethullah Gülen. Türkiye'nin yükseliş döneminde çok sayıda kamu kurumunda örgütlenmesinin ve siyasi oluşumlar içerisinde FETÖCÜ'lerin var olmasının bedelini hep birlikte ödüyoruz. Adnan Oktar'a yapılan son operasyon da FETÖ, kedicikler ve İsrail şeytan üçgeninde kalan Türkiye'nin nasıl bir çemberde olduğunu an be an ortaya çıkarıyor. İçişleri Bakanlığı bünyesinde gerçekleştirilen temizlik operasyonlarının Adalet Bakanlığı bünyesinde de yeniden hayata geçirilmesi bekleniyor. Ve yine Başbakanlık bünyesinde FETÖ ile mücadelenin ne kadar ciddi yapılıp yapılmadığı ise kafalarda soru işareti bırakan bir durum. Başkan Erdoğan tarafından 17/25 Aralık sürecinde başlanılan FETÖ ile mücadele, 15 Temmuz ihanet girişimi sürecinde tehlikenin boyutunu gözler önüne sermişti. FETÖ liderinin beyanlarında da Cumhurbaşkanı Başkan Recep Tayyip Erdoğan'dan haz etmediği ve onun mutlaka engellenmesi gerekliliğini vurguladığı biliniyor. Geçtiğimiz günlerde NATO zirvesinde Trump ile bilek güreştiren Erdoğan'ın FETÖ liderini Türkiye'ye getirtmesi ve yargı önüne çıkarması en elzem önceliği olmalı. FETÖ destekli siyasilerin Ak Parti başta olmak üzere siyaset içerisinde yükseldiği makamları artık bilmeyen yok. Velev ki, kamu ve bürokrasi içerisinde onları temizlemekten 'memlekette kamu çalışanı kalmadı' diyeceğimiz bir noktaya ulaştık. Muhtarlar, Meclis üyeleri, Milletvekilleri, Bakan ve Başbakan Yardımcılarına varıncaya kadar çok güçlü bir kumpas ağını 16 yıllık Ak Parti hükümetleri içerisinde ve yine öncesinde DSP, Anavatan, MHP, Milli Görüş gibi yapılanmalar içerisinde var eden FETÖ'nün ülkeye beddualar eden lideri Türkiye'de yargılanmalı! Ve elbette iş dünyası başta olmak üzere sanat ve spor camiasının da yeniden bir süzgeçten geçirilmesi şart. Amerika'da yürütülen operasyonların ağını genişletmenin bir yolunu bulmalı Türkiye. Sözde müttefik Amerika'nın Türkiye'nin baş düşmanlarına açtığı kucakları ve gösterdiği yerleri kapatmak zorundayız. Ve yine Almanya, Belçika, İngiltere ile çoğu Balka ülkesine ekonomik diktalar uygulayarak FETÖ'nün kökü kurutulmalı. FETÖ bugün en güçlü temizlik operasyonları ile temizlenemezse yarın kimse güvende değil diyebiliriz! Halen daha FETÖ ile mücadele eden gazeteci, asker, polis ve siyasilerin önleri kapatılıyor ve önlerine ciddi bariyerler kuruluyor. Hükümet içerisinde ki unsurlar tarafından engellenen FETÖ ile mücadele edenlerin baskılara ne kadar dayanabilecekleri ise muamma. Cumhurbaşkanlığı'nın Milli Güvenlik Kurulu yerine oluşturacağı ciddi bir "Terörle Mücadele ve Milli Güvenlik Ofisi" halen daha yok! Ve neden yok sorusu önemli cevaplar taşıyor bünyesinde. Türkiye'nin an be an tehdit altında olduğu bilindiği halde neden böyle bir çalışma sadece Milli Savunma Bakanlığı ile geçiştirildi? Kamu Güvenliği Teşkilatı, Ulusal Güvenlik Teşkilatı ve Jandarma İstihbarat Teşkilatı kapatılırken neden MİT'in sahada daha aktif ve operasyonel olmasının önü açılmadı? Türkiye'nin güvenlik ve savunma stratejilerini istihbarat merkezli de yeniden değerlendirmesi gerekiyor. Her ne kadar Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile Milli Savunma Bakanlığı güçlendirilmiş olsa bile tıpkı Amerika ve İngiltere'de olduğu gibi etkinleştirilmesi şart. FETÖCÜ hakim ve savcılar tarafından haksızlığa uğrayan kamu çalışanlarına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sessizliği yerel seçimlerde oy kaybıyla somut bir varlık olarak karşısına çıkacağa benziyor! Ak Parti'ye güvenin tükendiğini son sandık sonuçlarından algılayan vatandaş çareyi Milliyetçi Hareket Partisi ve lideri Devlet Bahçeli'de aramaya başladı bile. Bahçeli'nin yerel seçimlere yönelik çok özel liste çalışmaları yaptırdığı ve de olası erken seçimlere hazırlandığı biliniyor. Yine Ak Parti'nin kalesi Bursa'da aldığı ağır yaranın telafisi mümkün değil gibi duruyor. Ak Parti'ye vurulan darbenin başlıca nedeni parti içerisinde var olan kutuplaşmalar ve de teşkilat ile Ankara arasında kalan yöneticiler ile Milletvekilleri diyebiliriz. Türkiye'nin yarınlarını emanet ettiği Cumhurbaşkanı Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve kabinesinin 6 aylık bir süre içerisinde ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel bir çıkışı yakalama mecburiyeti var. Ve yine yerel yönetimler eliyle hizmetlerin güçlendirilmesi, vergilerin düşürülmesi, banka kredilerinin yapılandırılması kısacası kapsamlı bir ekonomik ve sosyal af ile toplumsal barışın yeniden hakim kılınması gerekiyor. Ve elbette herşeyin çok iyi yapılabilmesi ve güven kazanılabilmesi için FETÖ lideri ve yöneticilerinin Türkiye'ye hızlıca teslim edilmelerinin önün açılmalı. Ve elbette yargı önüne çıkarılmadan önce yargının FETÖ'den tamamen temizlenmesi gerekiyor...