Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ellerini Taşın Altına Koyanlar Ya Da Durumdan Vazife Çıkartanlar…

Yazının Giriş Tarihi: 29.12.2018 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.12.2018 00:08

Yıllardır yaptığım söyleşilerde öyle çok güzel insan tanıdım ki.

Doktorlar, psikologlar, oda ve dernekler  ile başkanları, esnaf, tüccar, ülke çapında sanayici ve işadamları, sanatçılar, öğretmenler, akademisyenler, satranç ustaları, edebiyatçılar, ressamlar, yönetmenler, çok sesli korolar, hekimler, siyasiler, sosyal hizmet uzmanları, muhtarlar, sporcular ve spor Kulüpleri…

Bu günün konusu yukarıda saydığım ve sayamadığım güzel insanların gönüllülükleri ile oluşan, her biri bir gereksimden doğan, ilgi alanlarındaki sıkıntıları gidermeyi hedefleyen, kitlelerinin gözü, kulağı, sesi durumuna gelmiş ve bu uğurda gece gündüz çalışan STK  yani Sivil Toplum Kuruluşları olsun dedim.

Hepsinin ortak paydası insana bir şeyler katmak, ortak akıl üretmek ve konularında algı yaratmak. Bence bu örgütlere ‘Ellerini Taşın Altına Koyanlar’ demek en doğrusu. Kimi çocukların geleceklerine bir tuğla koymayı amaç edinmiş, kimi insan sağlığı parkurunda son sürat ilerlemeye ilkem demiş, kimi kent ve kentliliği uğraş alanı seçmiş, kimi sanat adına düşmüş yollara, kimi şehre ve ülkeye spor konusunda yararlı olabilmenin sevdasında. Dertleri de üç aşağı beş yukarı aynı. Olanaksızlıklarla boğuşurken yenilgiyi asla kabul etmiyorlar. Farkında olalım ya da olmayalım, hayatımızın her köşesine izlerini bırakıyorlar. Tutacak el, tutunacak dal oluyorlar.

Şöyle bir düşünelim önce; kaçımız mahallemizde yaşayan çocukların, her an kötü bir seçim yaparak hayatlarını mahvetmelerini önlemek üzere maaşlarımızı harcarız, kaçımız icralık olmayı göze alarak ticari itibarımızı riske atarız ve kaçımız emekli olduktan sonra rahat rahat oturmak varken, sabahın köründen akşamın bir saatine kadar mahallenin çocukları spor yasınlar diye uğraşır kredi kartımızın limitlerini zorlarız? ve hangimiz hasta hakkını korumak için hastalanırız? Eminim ki,örnekleri vardır;Ancak yine eminim ki bu örnekler sayıca çok azdır.

Sivil toplum örgütleri akla gelebilecek her konuda faaliyet gösteriyorlar. Hayata dair ne varsa onun bir sivil toplum örgütü var. Dayanışma Derneklerinden, Meslek Kuruluşlarına dek uzanan bu geniş yelpaze hemen hepimizi bir şekilde kapsıyor. STK Kuruluşları aynı zamanda birer supap görevini de üstlenmiş durumda. Her şeyi devletten beklemenin devleti de bir yerde kilitleyeceğinin farkında olarak sürdürüyorlar çalışmalarını. Kanunlarla kuruluyor kanunlarla korunuyorlar.

 Literatürde Sivil toplum kuruluşları, devletin gücünün yetmediği konularda araştırma, tesis ve hizmet sağlayarak devlet işlerindeki açığı kapatmaktır. Sivil toplum kuruluşları, projeler üreten, kar amacı gütmeyen ve kurumsal kimliğe sahip oluşumlardır. Bu oluşum ücretli çalışan personel ve gönüllü çalışanlardan oluşmaktadır denerek tanımlanıyor. Bu tanımdan da açıkça anlaşılacağı gibi STK’ları çok ciddi bir misyona sahip. Ancak bu tanıma bir de gönüllük esasını eklemek gerekliliğini düşünüyorum. Çünkü STK’lar, tüm faaliyetlerini gerek maddi gerek manevi özveri parantezinde yürütüyorlar. Yazının başında da değindiğim gibi öncelikle maddi olmak üzere pek çok sorunları var. Konuşlanmadan, hizmet üretmeye dek bir dizi sorunla uğraşıyorlar. Bu durum her ne kadar reel hedeflerine ulaşmalarında sıkıntılar yaratıyorsa da, amaçlarından kesinlikle sapmıyorlar. Gösterdikleri dirayet muhataplarına çeşitli kazanımlar olarak geri dönüyor.

Sivil Toplum Kuruluşları toplumun yapı taşlarını sıkılaştıran ve ülkenin sorunlar sarmalında kalmasını önleyen, çözüm önerileri getirerek, ulusun önünü açan bir niteliğe sahiptir. Hepsinin iştigal konusu ayrı olsa da, demokratikleşmede yolları kesişiyor. Bize yalnız olmadığımızı, elimizi tutacak bir elin olduğunu, hangi desteğe ihtiyacımız varsa, onunla örtüşen bir gönüllü gönlü olduğunu hatırlatıyorlar.

Bu köşede sık sık Bursa’da ki sivil toplum örgütlerinin ayrıntılarına değineceğim, ete kemiğe bürünmüş hizmetlerini konu ediyorum.

Bundan da büyük keyif alıyorum.

Unutulmamalı ki sivil toplum kuruluşları zaman öldürmek için değil yaşamak ve yaşatmak içindir.

Hele ki gençliğin gücü sivil toplum kuruluşlarının gücü ile birleştiğinde, dev gibi görünen pek çok sorunun nasıl da kolayca halledilebileceği tartışma götürmez.

Asıl olan durumdan vazife çıkartmak.Hepsi hepsi o

Bu satırlar yazılırken on beş sivil toplum kuruluşu Fark Yaratanlar 2018’de alacakları ödüllerin heyecanını yaşıyorlar.

Ben de beşinci kez onlarla aynı sahne olacağımın heyecanını.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.