TZOB Başkanı Bayraktar’dan Mart Ayı Ürün Fiyatı Açıklaması

Türkiye Ziraat Odalar Birliği(TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Limon, incir gibi ürünlerde Rusya’nın Türkiye dışında pek alternatifi bulunmuyor ama yine de tedbirli olmak gerekiyor" dedi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, üretici-market fiyatlarını değerlendirdi.
Bayraktar toplantı açılışında Diyarbakır ve Nusaybin’deki terör olaylarını kınayarak şehit ailelerine sabır ve baş sağlığı diledi. Ülkenin terör belasınının üstesinden birliğini, berberliğini, kardeşliğini bozmadığı müddetçe geleceğine olan inancının tam olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Hainler asla emellerine ulaşamayacaktır" dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun yaptığı açıklamada, 2015 büyüme rakamlarını ortaya koyduğunu hatırlatan Bayraktar, "Tarımın dördüncü çeyrekte yüzde 2,8, yılın tamamında ise yüzde 7,6 büyüdüğü açıklandı. Genel büyümenin yüzde 4’de kaldığı bir ortamda tarım yüzde 7,6 büyüyerek ekonomiye önemli bir katkı yapmıştır. Gayri safi yurtiçi hasıladaki payını 2014-2015 döneminde yüzde 7,1’den yüzde 7,6’ya çıkaran tarım, 148,3 milyar liralık hasıla desteğiyle ekonomi açısından vazgeçilmez bir sektör olduğunu ortaya koymuştur" şeklinde konuştu.
"ÜRETİCİ-MARKET FİYATLARI ARASINDA 3-4 KATA VARAN FARKLAR VAR"
Bayraktar, "Üretici ile market fiyatları arasından 3-4 kata, bazı aylarda 5-6 kata varan farklar olduğunu tespit ediyoruz. En son Mart ayında da üretici ve market fiyatları arasındaki farkı incelediğimizde, üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 350 ile patateste olduğunu belirledik. Patatesten sonra fiyat farkı sırasıyla kuru incirde yüzde 303,33, portakalda yüzde 291,19, elmada yüzde 284,31’i buldu. Böyle bir fark olur mu? Üreticinin 1’e ürettiği bir ürün, markette tüketiciye 4,5 katına satılır mı? " değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin bu sorunu acilen çözmesi gerektiğini belirten Bayraktar, "Üreticinin emeğinin karşılığını aldığı, tüketicinin de makul bir fiyata ürün tüketebildiği ortamın yaratılması gerekir. Bunun yolunun güçlü örgütlenmeden, üretim planlamasından geçtiği herkesin malumudur. Üretici örgütleri, idari ve mali açıdan güçlü, fonksiyonel olursa, profesyonelce idare edilirse, fiyat istikrarı da, gelir istikrarı da olur, pazar sorunları da kalmaz. Üreticimiz kazanırken, tüketicimiz de iyi, kaliteli ve ucuz fiyata ürün tüketebilir" ifadelerini kullandı.
"MART AYINDA ETTE FİYAT DEĞİŞİMİ OLMADI"
"Bugün üreticide 38 kuruşa kadar inen patates, hala markette 1 lira 71 kuruşa, 7 lira olan kuru incir 28 lira 23 kuruşa, 58 kuruş olan portakal markette 2 lira 27 kuruşa, 86 kuruş olan elma 3 lira 31 kuruşa satılmaktadır. Bunun mantıkla açıklanabilecek bir tarafı yoktur" diyen Bayraktar Mart ayında market fiyatlarındaki değişimlere bakıldığında, kuzu eti, süt, dana eti ve toz şeker fiyatında değişim olmadığını tespit ettiklerinin altını çizdi.
Bayraktar Mart ayı ürün fiyatlarındaki değişimle ilgili konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Fiyat düşüşü en fazla yüzde 35,25 ile salatalıkta görüldü. Salatalıktaki fiyat düşüşünü, yüzde 19,16 ile yeşil soğan, yüzde 17,10 ile pırasa takip etti. Mart ayında, markette fiyatlar, patateste yüzde 8,42, fındıkta yüzde 7,68, sivri biberde yüzde 4,46 geriledi. Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 37,62 ile karnabaharda görüldü. Karnabahardaki fiyat artışını yüzde 28,92 ile kuru incir, yüzde 8,36 ile kuru kayısı, yüzde 8,15 ile kuru üzüm izledi. Mart ayında markette fiyatlar, portakalda yüzde 4,64, tavuk etinde yüzde 4,49, limonda yüzde 3,77 ile izledi."
"MART AYINDA GENEL OLARAK FİYATLARDA DÜŞÜŞ HAKİM"
Mart ayında üretici fiyatlarında genel olarak düşüşün hakim olduğunu tespit ettiklerini söyleyen Bayraktar, üreticide çoğunlukla çift hanelerde görülen fiyat düşüşlerinin market fiyatlarına yansımadığını vurgulayarak şunları dedi:
"Fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 57,11 ile salatalık oldu. Salatalıktaki fiyat düşüşünü yüzde 37,38 ile patlıcan, yüzde 25,09 ile domates, yüzde 23,44 ile elma izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı, yüzde 26,26 ile karnabaharda görüldü. Karnabahardaki fiyat artışını yüzde 16 ile portakal, yüzde 13,21 ile maydanoz izledi."
"RUSYA’NIN AMBARGO KARARI ÜRETİCİLERİMİZİ DERİNDEN ETKİLEDİ"
Rusya’nın almış olduğu ambargo kararının ardından, yaşanan don olayıyla birlikte narenciye üreticilerinin oldukça zor durumda kaldığını ifade eden Bayraktar, "Fiyatlarda bir miktar artış yaşansa da portakal da, üreticilerimizin uğradığı kaybın tespit edilemediğini gördük. Artan hava sıcaklıklarıyla birlikte örtü altında olgunlaşma hızlandı. Olgunlaşmanın hızlanmasıyla birlikte, Rusya’nın almış olduğu ambargo kararı, üreticilerimizi her geçen gün daha derinden etkiliyor. Üretici fiyatlarına baktığımızda Rusya’nın ambargo uyguladığı ürünler ile diğer yaş sebze ve meyve ürünlerinde önemli fiyat düşüşleri olduğunu görüyoruz. Ambargo kapsamında olmayan ama Rusya’ya önemli miktarda ihracat yaptığımız ürünler içinde patlıcan, kabak, havuç, limon, greyfurt, biber, nar, kiraz, incir, kestane bulunmaktadır. Zaten 2016 yılının Ocak-Şubat aylarında Rusya’ya yönelik yaş sebze-meyve iharacatı hızla gerilemeye başladı. Ocak-Şubat aylarında, Rusya’ya yönelik yaş sebze-meyve ihracatı 2016 yılında, 2015 yılına göre, miktar bazında 217 bin tondan 55 bin tona, değer bazında 143,5 milyon dolardan 38,5 milyon dolara indi" diye konuştu.
"İNCİR VE LİMONDA RUSYA’NIN TÜRKİYE’DEN BAŞKA ALTERNATİFİ YOK"
Başta salatalık ve domates olmak üzere birçok sebze ve meyve ürününde, üretici fiyatlarının düşmeye devam ettiği gibi, sivri biberde de fiyat düşüşünün başladığını belirten Bayraktar şunları kaydetti:
"Bu şartlar altında en fazla kayba uğrayan üreticilerimiz olmuştur. İhracatçıya destek verildi. Üreticilerimiz destek bekliyor. Üreticilerimizin uğradığı kayıp, mutlaka telafi edilmelidir. Ambargonun genişletilmesi halinde birçok ürün olumsuz etkilenecektir. Gerçi limon, incir gibi ürünlerde Rusya’nın Türkiye dışında pek alternatifi bulunmuyor ama yine de tedbirli olmak gerekiyor. Yeni pazarların bulunmması artık bir mecburiyet halini aldı. Ortadoğu ve Avrupa Birliği ülkelerine yönelik ihracatın artırılması gerekiyor."
"SÜTTE KRİZİN ETTE KRİZ OLDUĞUNU UNUTMAYALIM"
Bayraktar 3 yıl önce verdikleri mücadele sonucu Et ve Balık Kurrumu’nun, Et ve Süt Kurumu’na dönüştürülmesi ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
" Et ve Süt Kurumu kurulmasaydı, bugün süt üreticisinin hali ne olurdu diye düşünmeden edemiyoruz. Sütte yaşanacak bir kriz, 2008’i bile bize aratır. 2008 krizi sonrası 2010 yılında canlı hayvan ve et ithalatı yapmak zorunda kaldığımız ve bunun için 3,7 milyar dolar harcadığımız unutulmasın. Bu kadar zengin değiliz. Sütteki krizin, ette de krize neden olacağını unutmayalım. Et ve Süt Kurumu geçen hafta üretici örgütleriyle sözleşme imzalayarak piyasaya müdahale etmeye başladı. Et ve Süt Kurumu, ihtiyaç süresinde, yeterli miktarda piyasadan süt çeker, müdahale başarılı olr, fiyatlar Ulusal Süt Konseyi’nin tavsiye fiyatı olan 1 lira 15 kuruşun üzerine çıkarsa, süt hayvanları kesime gitmekten kurtulur."
"SÜT KAMPANYAMIZ DEVAM EDİYOR"
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in müdahale kararını olumlu bulduklarını ve desteklediklerinin kaydeden Bayraktar, "Nisan ayına doğru, müdahalenin fiyat üzerindeki etkilerini daha iyi göreceğiz. Zaten, 79 milyon nüfusunu, 3 milyon sığınmacısını, 40 milyonu aşkın turistini doyurmak zorunda olan Türkiye’nin, et ve sütte istikrarı sağlamaktan başka çaresi yoktur. TZOB olarak başlattığımız süt kampanyamız devam ediyor. Sütte krizin ette kriz olduğunu unutmadan, halkımız pahalı et yemek istemiyorsa kampanyamıza destek verilmeli diye düşünüyoruz. Üreticimizin istikrarlı bir gelire kavuşması, tüketicimizin de alım gücünü zorlamayacak ürün tüketebilmesi en büyük amacımız" ifadelerini kullandı.