Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

‘Çalışma Hayatında Mesleki Yeterlilik Çalıştayı’ Ankara’da yapıldı

Çalışma ve Sosyal Güvenli Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye’nin asla orta gelir tuzağına ve asla orta demokrasi tuzağına düşmeyeceğini kaydederek, “Bu iki cümlenin hakkını, hukukunu ne kadar içselleştirirsek, ne kadar mantalitemize yerleştirirsek diğer konular çorap söküğü gibi peşinden hızla sağlıklı bir şekilde gelecektir” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 23.05.2017 15:15
Haber Güncellenme Tarihi: 23.05.2017 15:15
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/

Çalışma ve Sosyal Güvenli Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye’nin asla orta gelir tuzağına ve asla orta demokrasi tuzağına düşmeyeceğini kaydederek, “Bu iki cümlenin hakkını, hukukunu ne kadar içselleştirirsek, ne kadar mantalitemize yerleştirirsek diğer konular çorap söküğü gibi peşinden hızla sağlıklı bir şekilde gelecektir” dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından düzenlenen ‘Çalışma Hayatında Mesleki Yeterlilik Çalıştayı’na katıldı. Çalıştayda bir konuşma yapan Bakan Müezzinoğlu, Türkiye’nin 16 Nisan’da önemli bir süreç geçirdiğini kaydederek, “16 Nisan referandumunun getirdiği bir sistem değişikliği, yönetim değişikliğinin ilk adımlarını da hızla görmeye başladık. Bu ilk adımlardan birini geçtiğimiz hafta Pazar günü AK Parti attı ve kurucu Genel Başkanını, Cumhurbaşkanımızı tekrar AK Parti Genel Başkanı yaptı. O gün Genel Başkan adayı olan, 21 Mayıs kongresinde konuşan Cumhurbaşkanımız bu milletin tarihi geleceği adına; bütün salonlarda, bütün ortamlarda konuşulması, gündeme alınması gereken çok önemli iki cümle söyledi. Bu iki cümlenin biri, ‘Türkiye asla orta gelir tuzağına düşmeyecek’, ikincisi, ‘Türkiye asla orta demokrasi tuzağına düşmeyecek’. Bu iki cümlenin hakkını, hukukunu ne kadar içselleştirirsek, ne kadar mantalitemize yerleştirirsek diğer konular çorap söküğü gibi peşinden hızla sağlıklı bir şekilde gelecektir. Bu ister yönetim anlayışımızda ister işverenin gelecek hedeflerini planlamakta olsun isterse sendikalarımızın, çalışanlarımızın gelecek dinamiklerini planlamakta olsun. Burada sabit ayağımızı bu mantalite üzerine kurarsak inanıyorum ki Türkiye o vizyonu hızla yakalayacak ve muasır medeniyet seviyesinin üzerindeki hedefe hızla yürüyecektir. Bunu başaramadığımız sürece geçtiğimiz dönemlerin eski Türkiye’sinin altyapısına kaynak oluştururuz, destek vermiş oluruz. Türkiye esasında 16 Nisan itibariyle sorun üreten anlayışları tasfiye etti. Çünkü darbeler bu ülkeye sorun üretme zemini oluşturuyordu şimdi artık sorun üretme zeminleri ortadan kalktı. Sorun üreten yönetim anlayışları artık bu memleketin gündemine gelemeyecek ve bu milletin gündeminde yaşayamayacak veya istikrarsızlık, sanayicimizin, iş adamımızın, girişimcimizin, yatırımcımızın en büyük sorunu neydi? Önünü görememek, yarınla ilgili hesap yapamamak, plan yapamamak, hedef koyamamaktı. Artık istikrarsız dönemler için de yatırımcımızın, sanayicimizin veya hedefleri olanların önünde neredeyse sorun üretilen bir alan kalmadı ve inşallah bundan sonra sorun çözen, gelecek şekillendiren bir anlayış dönemine geldik” ifadelerini kullandı.

“Sorun üreten yönetim anlayışları nedeniyle meslek liselerini neredeyse toplum algısında negatifleştiren bir 50 yılı yaşadık”

Türkiye’nin iki yönetim anlayışının muhatabı olduğunu söyleyen Bakan Müezzinoğlu, “Sorun üreten yönetimlerin sıkıntısını çekti, bedellerini ödedi. Sonra zaman zaman kısa süreli zaman zaman da AK Parti dönemine baktığınızda kısmen uzun süreli sorun çözen yönetimleri yakaladı. Uzun süreli diyebileceğimiz AK Parti’nin sorun çözen yönetim anlayışlarına baktığınızda 15 yılda bir taraftan sorun üreten vesayet odaklarıyla uğraşırken bir taraftan da sorun çözen yönetim anlayışını Türkiye’nin gündemine, milletimizin hizmetine sunmaya çalıştı ama artık bütün bunlar Ak Parti adına da geride kaldı. Bundan sonra AK Parti adına da iki temel ivme merkeze gelecek. O da bir taraftan sorunlarımızı çözerken mesleki yeterlilik, iş sağlığı ve güvenliği, istihdamın arttırılması, ülkenin ekonomisinin büyümesi gibi konuları çözerken diğer taraftan da o muasır medeniyet seviyesinin üzerindeki hedefe yolculuğunu, vizyonunu şekillendirmek zorunluluğu var. Dolayısıyla artık sanayicimiz, iş adamımız, girişimcimiz, çalışanımız, sendikalarımız, biz yöneticiler artık ciddi bir mantalite değişimini önce kendimiz içselleştirmeliyiz. Bunu kendimiz içselleştirmezsek kendi kendimize gelecek vizyonunu koyamayan ve sorunları çözüp de o vizyona yürüyemeyen bir noktada kalırız ve kaybederiz. O nedenle hükümet olarak bizler ve iktidarın tüm kadroları artık bir taraftan mevcut sorunları minimize etmek için her türlü dinamikleri oluştururken bir taraftan hedefleri olan bir Türkiye, dünya ile yarışan bir Türkiye, 80 milyon ülke insanına güvenen bir yönetim anlayışı, 80 milyon ülke insanının güçlü potansiyelinin varlığını gören, bilen ve onu şekillendiren bir anlayış. Genç, eğitimli, nitelikli işsizlerimiz esasında değerlendirmemiz gereken potansiyeller, diğer taraftan yılların getirdiği bir sorunumuz, birikimimiz niye? Biz yine sorun üreten yönetim anlayışları nedeniyle meslek liselerini neredeyse toplum algısında negatifleştiren veya sıfırlayan bir 50 yılı yaşadık. Meslek liseleri yalnız ideolojik bir bakış açısıyla İmam Hatip Liseleri bu ülkenin gündeminden düşsün diye meslek liselerinin önüne dünya kadar bariyer kuruldu ve bugün teknik meslek liselerinin nitelikli eleman sorunu yaşamasının arkasında yatan 40-50 yıldır ideolojik, anlamsız, sorun üreten, geleceği düşünmeyen, geleceği şekillendiremeyen yönetim anlayışlarının sıkıntısıdır. Bunu bir suçlama cümlesi olarak değil bunu bir tespit cümlesi ve yanlışımızı görerek doğruya adım atmamız gereken bir süreç” şeklinde konuştu.

“Bir diploması olsun da ne olursa olsun anlayışı bizi bir yere götürmez”

Almanya’nın 1960’lı yıllarda karın tokluğuna, milyonlarca genç, alın teri dökecek 6521Türk insanını aldığını kaydeden Bakan Müezzinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“1960’lı yıllardan bu yana bugün Avrupa’da bizim 4-5 milyonla ifade ettiğimiz insanımızın ana gidiş nedeni karın tokluğudur. Peki, bu kadar gencecik insanın akıl ve alın terini kendi ülkemizin yönetim anlayışları vizyoner olsaydı, çatışmacı, ayrıştırmacı olmasaydı bugün meslek liselerimiz hem saygın olurdu hem orta eğitim ve öğretimimizin en az dörtte üçü buralarda olurdu. Bugün anne, babanın çocuklarını eğitime gönderirken bir meslek sahibi olsun diye gönderme algısının olmaması, bir diploması olsun da ne olursa olsun anlayışı bizi bir yere götürmez. Benim çocuğumun bir mesleği olmalı, saygın ve mesleğinin ehli olmalı, bu mesleği ile ilgili gerekli eğitimi, tecrübeyi, birikimi alsın diyen bir algıyı şekillendirmemiz lazım. Bunu şekillendirebilmek için de topyekün özellikle de toplum un önünde gelen başta siyasetçiler, iktidar partisi ama onun dışında sivil toplum örgütleri, iş dünyası, çalışan ve çalıştıran dünyası bu toplumun gelecek vizyonunun öncüleri olmalı. Bir işveren, çalışanı yaşat ki kurumun yaşasın, çalışanı yücelt ki kurumun yücelsin. Çalışanınızı eğitmediğiniz, nitelikli hale getirmediğiniz, çalışanınızın standardını yükseltmediğiniz ve çalışanınızı yüceltmediğiniz sürece asla marka değeri olan, gelecek vizyonu olan bir firma, kuruluş olamazsınız. Yalnız hükümetlerin koyduğu kanunlar, kurallar, denetimler, teftişler bizi bir yere götürür bu anlamda hükümet olarak yapmamız gereken her türlü yasal düzenlemeyi mutlaka yaptık yapmaya da devam edeceği ama Türkiye’nin ihtiyacı olan mantalite değişimidir. İşveren mantalite değişikliğini artık Sayın Cumhurbaşkanımızın o iki cümlesi üzerine kuracaktır. Mesele yalnız bir sertifika vermek değil, bizim temel sıkıntılarımızdan biri de ‘Evladımın elinde bir diploma olsun’ bizi arzu ettiğimiz yere götürmüyorsa ‘Benim çalışanımın elinde bir sertifika olsun’ içeriğine takarsak yine bir yere varamayız. Dolayısıyla nitelikli eleman demek bilgisiyle, o alandaki eğitimiyle, eğitimini tecrübesiyle bütünleştirerek yarınlara katacağı katkıyla bunu bir vizyona taşımamız lazım.”

“Her işi yaparım dönemi bize en çok iş kazalarını getiriyor”

Bakan Müezzinoğlu, çalıştaydaki önerileri değerlendireceklerini ve uygulamaya koyacaklarını belirterek, “Nitelikli eleman konusunu, açığımızı hızla kapatabilmek gibi bir de mecburiyetimiz var. Burada önemli olan samimiyet, ciddiyet ve gayrettir. birlikte Ekonomik Koordinasyon Kurulumumuzda inşallah önümüzdeki 1-2 içinde yine nitelikli, özellikle çıraklık ve staj eğitimi verme, diploma vermeden önce diplomanın pratikse pratiğini de elde edebilecek ve o diplomanın sahibi olduğunda da ‘Evet ben bu işin artık besmelesini çekebileceğim’ noktasında elemanlar yetiştirecek destekleri inşallah önümüzdeki günlerde Parlamentoya göndereceğiz. İstiyoruz ki ‘Ben iyi bir kaynakçıyım’ desin, ‘Her işi yaparım dönemi’ bize en çok iş kazalarını getiriyor. İş kazalarında bugün, 2002 yılına göre 100 binde 16 küsür olan ölümlü iş kazalarını 9.9’a çekmiş olmamız bir başarıdır aynı zamanda bir ayıptır. Dünya rakamları bunu 100 binde 2’lere 3’lere çektiyse bizimde en kısa zamanda ciddi bir mantalite değişimini hep beraber başarmalıyız. Bu anlamdaki duyarlılığımızı her geçen gün yükseltmemiz lazım. Birinci önceliğimiz denetim değil, denetimden asla vazgeçmeyiz ama kurumu çalışanla paylaşarak, ‘Neleri daha iyi yaparsak biz kaza ortalamasını minimize ederiz’i bir taraftan yasal düzenlemelerle diğer taraftan da kültürel dönüşümle şekillendirmemiz gerek. Bu sabah itibariyle, 2017 yılı Ocak itibariyle ve Mayıs başı itibariyle baktığımızda iş kazalarında kaybettiğimiz insan sayımız 404. Şimdi, 404 insanın dosyalarını birebir incelemedim ama muhtemelen yaş ortalaması 30-35 aralığındadır. Gencecik insanlarımızı eşi, evladı ve bir hatadan, kusurdan, ihmalden, tedbirsizlikten dolayı kaybediyorsa önce kendi vicdanımız bizi affetmemeli. Kendimize duyduğumuz saygıyı, eşimize, evlatlarımıza, ailemize verdiğimiz değeri çalışanımıza vermediğimiz sürece biz saygın bir işveren olamayız. Geçici başarılar elde edebiliriz ama başarılı firmaların arkasına baktığımızda karşısında mutlaka yanında çalıştırdığı kişiyi kendi canından biri gibi görecek, onun niteliğini her geçen gün yükseltecek. Masa başından ahkam keserek ne medeni olunabilir, ne medeni dünya ile yarışta olabiliriz” değerlendirmelerinde bulundu.

“Mesele para değil, mesele mantalite”

Bakan Müezzinoğlu, hedefin sertifika almak üzerine kurmamak gerektiğine vurgu yaparak, “Hedefi, nitelikli insanın sertifika sahibi olması üzerine kurmalıyız. Bu işte artık Türkiye’nin ekonomik sorunu yok. Bu anlamda kurumlarımızın eğitimle ilgili ücret sıkıntısı varsa bizi arasın, çözeriz. Türkiye’nin bunu çözebilecek bütçesi var ve inşallah başarılı sertifika alanların ücretleri bizim tarafımızdan karşılanması bu yıl itibariyle bitiyordu şimdi onu 2020 yılına kadar uzatıyoruz. Gündeme para sorununu almayın arkadaşlar, mesele para değil, mesele mantalite. Çalışanın da işverenin de mantalitesini insana saygı, insana değer, kendisine saygı, kendisine değer vermek üzerine kurulsun” diye konuştu.

Konuşmaların ardından Bakan Müezzinoğlu, Mesleki Yeterlilik Belgesi alan çeşitli sektörlerdeki nitelikli işgücünün temsilcilerine günün anısına teşekkür belgesi takdim etti.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.