Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Babacan: Bankaları takip ve denetleme işi BDDK’nın, O da kanuna göre davranır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bank Asya ile ilgili olarak, “BDDK kararını vermeli, aksi takdirde sorumlu olur.” sözleri, ekonomi gündemine oturdu. Erdoğan'ın bu ifadeleri ile ilgili bir soru üzerine Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,...

Haber Giriş Tarihi: 16.09.2014 12:47
Haber Güncellenme Tarihi: 16.09.2014 12:47
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Babacan: Bankaları takip ve denetleme işi BDDK’nın, O da kanuna göre davranır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bank Asya ile ilgili olarak, “BDDK kararını vermeli, aksi takdirde sorumlu olur.” sözleri, ekonomi gündemine oturdu. Erdoğan'ın bu ifadeleri ile ilgili bir soru üzerine Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "... bankalarımızı takip ve denetleme görevi BDDK’nın. Tabii Merkez Bankası’nın da görevleri var ama burada ana, temel oyuncu BDDK. O da kanunlarına göre davranır. Kanunlarda maddeler açıktır, BDDK, kurallar içinde banka banka ne gerekiyorsa kuşkusuz yapar, herhangi bir banka ile ilgili hangi adımların atılıp atılmayacağı BDDK’nın bağımsızca vereceği bir karadır... Öte yandan nokta atışı, tek banka ile ilgili konularda BDDK yetkilidir, her türlü yetkisi vardır, kurallar içerisinde gerektiğinde gereken adımları gözünü kırpmadan atar." ifadelerini kullandı.

Ali Babacan, konuk olduğu İstanbul Finans Zirvesi’nde (Istanbul Finance Summit-IFS) gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bank Asya ile ilgili ifadelerinden, reyting kurumlarına, kredi kartına taksit sınırlamasından faiz oranlarına pek çok konuya değinen Babacan, ilk olarak bankacılık konusunda açıklamalarda bulundu. “Sermaye yeterlilik oranlarının çok iyi olmadığı ifade ediliyor. Yine Fitch’in bankalara borçlanma uyarıları var. Bununla ilgili fikriniz nedir? Bir de Katar yolunda Erdoğan’ın 'Bank Asya’da sorumluluk BDDK’nın' diye açıklaması oldu. Bu konuda yorumunuz nedir?” sorularına şöyle cevap verdi:

"Basel kriterlerine göre sermaye yeterlilik oranı yüzde 8. 2008 bunalımından evvel yüzde 8 idi, bizde yüzde 12 olarak uygulandı. Şu an sektörde yüzde 15-16 gibi rakam var. Dünyaya göre gayet iyi. Ama şu da var bankalarımızı takip ve denetleme görevi BDDK’nın. Tabii Merkez Bankası’nın da görevleri var ama burada ana, temel oyuncu BDDK. O da kanunlarına göre davranır. Kanunlarda maddeler açıktır, BDDK, kurallar içinde banka banka ne gerekiyorsa kuşkusuz yapar, herhangi bir banka ile ilgili hangi adımların atılıp atılmayacağı BDDK’nın bağımsızca vereceği bir karadır."

Babacan, bankacılık ile ilgili kaynağı belirsiz bilgilerden dert yanarken, "Burada kasıt vardır. Bunu Gezi olaylarında da gördük. Ortaya yalan yanlış yığınla bilgiler saçıldı, şu an yine saçılabilir. Bankacılık ile ilgili bilgileri yetkili kurumlardan almak gerek. Bu bilgiler ya başkan tarafından açıklanır ya da kurumun web sitesinden ilan edilir. Söylentiler dikkate alınmaması, önem verilmemesi gereken hususlardır. Ortalamada yüzde 15-16 sermaye yeterlilik oranı olan bir sektör var, sağlamlığı tescil edilmiş bir sektör var. Yani bankaların riskleri büyük değil, biz izlemeleri yapıyor, gerekli adımları atıyoruz, kaygıya gerek yok. Dünya tarafından tescillenmiş bir sektör var. Öte yandan nokta atışı, tek banka ile ilgili konularda BDDK yetkilidir, her türlü yetkisi vardır, kurallar içerisinde gerektiğinde gereken adımları gözünü kırpmadan atar.”

‘REYTİNG KURUMLARI İLE DAHA YAKIN İLETİŞİM GEREKİYOR’

Babacan, yine Erdoğan’ın reyting kurumları Fitch ve Moody’s ile irtibatın kesilebileceği sözleri ile ilgili soruya şu karşılığı verdi:

"Reyting kurumları bunalımda kredibilitelerini kaybetti. Bunlar ın çok iyi not verdiği ülkeler iflas etti, pek not vermediği ülkeler de sapasağlam yoluna devam ediyor. Şu an yatırımcılar itibar etmiyor bu kurumlara. Kimi fonlar yatırım yapacakları ülkelerin kredi notuna önem veriyor. Burada bizim için önemli olan bu kurumların objektif olarak Türkiye’yi ele almaları, ekonomiyi ve siyasi yapıyı yakından izlemeleri. En önemlisi ekonominin nabzını yerinde tutmaları. Yoksa reyting kurumları senede 2 kere geliyor, 2-3 adam ile çalışıyor. Ama bir de büyük yatırım yapacak şirketler var, onların kendi yatırım ekibi var. Onlar araziyi görüyorlar, durumu kavrıyorlar. Önemli olan reyting kurumlarının Türkiye’yi iyi anlamaları, derin analizler ile kredi notları vermeleridir. Kaç yatırımcıdan duyduk, ‘Türkiye hak ettiği notu alamıyor, bu kurumlar Türkiye’nin hakkını vermiyor’ diye. 100 yatırımcının 80’i ya da 70’i bu cevabı veriyor. Kredi notu ile ilgili artışlar vardı, ama o olmadan evvel de yatırımcı geliyordu ülkeye. Türkiye’nin yatırım yapılabilir notu alması ülkenin lehine olur, ülkeye uzak duran yatırımcıyı ülkeye getirir. Onun için bu kurumlarla daha yakın iletişim gerekiyor."

“FAİZLERİN ÇOK OLMADIĞI YERDE YATIRIM YAPILIR”

Faiz oranlarının yatırımların ertelenmesine neden olduğuna işaret edilmesine karşılık Babacan, şu ifadeleri kullandı:

“Özel sektör yatırımı bizim için önemli. Büyümede yatırımın, yatırım harcamalarının faydaları büyük. Burada bir senede bu konuda maalesef arzu ettiğimiz tabloyu görmüyoruz. Bundan böyle imalat sanayine daha çok yatırım önemli bir konu olacak bizim için. Yine inşaat teşvik ettiğimiz bir sektör. İnşaat sektörünü denetleme için çalışması var ama burada bir de kısa vadede küçük kalem oynatmalarla rant oluşması var. Bu rantların yönetilmesi, şeffaf olması gerekiyor ki şirketlere ‘hangi sektöre yatırım yapın’ denildiğinde karar verilebilsin. Yoksa bir gecede kalem, mevzuat değişimi ile oluşan bir rant alan var. Öte yandan sanayi gibi zahmetli alanda faiz, borçlanarak yatırım yapanlar için maliyet. Yatırımcılar faizin yanında tabii güvenliğe de bakar. Ülkenin demokrasisine, ekonomisine güven varsa yatırım yapar. Faizlerin çok olmadığı yerde yatırımlar olur. Hazine borçlanma faizi, kredi kullanma faizlerinin minik oranlara inmesi hedeflerimiz. Ama etkin olan Hazine’nin borçlanma faizi ve kredi faizi. Biz kredileri sanayiye yönlendirici adımlar atıyoruz. Yine başka adımlar atabiliriz. Yatırımları, sanayiyi cazip kılmak için makro ihtiyati veriler kullanabiliriz.”

Başbakan Yardımcısı, büyüme ile ilgili olarak, “Bu sene öngörüler yüzde 3-4. Uluslararası kurumların tahmini yüzde 3-3,5. Niye 3’lü rakam 4 ve yukarısı değil? Çünkü ihracat yaptığımız bölgelerde sorunlar var. Irak’ta güvenlik ile ilgili sorunlar belirdi, ihracat aksadı. Yine Avrupa’da ekonomide arzu edilen ivme yakalanamadı. Buralara daha çok ihracat yapsak daha güçlü büyüme görecektik.” değerlendirmesinde bulundu. Ali Babacan, topluma harcamalarda ihtiyatlı olun uyarılarının karşılık bulduğunu, kredi oranlarının yüzde 15 seviyesinde kaldığını dile getirdi.

“KUYUMCULUKTA 4 TAKSİT İÇİN MUTABAKAT VAR”

Babacan, “Taksit ve kredi sınırlamasını yeniden ele alma planınız var mı, çünkü iç tüketim yavaşladı?” sorusuna ise şu cevabı verdi:

“Tüketici kredileri, borçlanma faizinde hedeflediğimiz noktadayız. Buraya gelince aksi istikameti kabul etmeyiz. Burada belki küçük rötuşlar olabilir. Daha evvel kuyumculuk sektöründe taksiti sıfırladık, ama 4 taksit başlama noktasında mutabakat oluştu. Küçük, mikro ayarlar olur ama geniş çaplı genişletici tedbir yok. Aksi takdirde bir sene evveline döneriz.”

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın gıda enflasyonuna dair ifadeleri vurgulanınca Babacan, tarım ürünlerini izleyen bir komite kurulacağını bildirdi.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.