Geçtiğimiz Cuma günü bazı ekonomistlere göre şimdilik olmak kaydıyla rekor düzeyine ulaşan dolar ve euro kurundaki gelişmeleri, cumartesi günü özellikle ekonomi yönetiminin ve iş dünyası temsilcilerinin ne diyeceklerini dikkatle takip ettim.

Dolar kurunun 3.40, euronun da 3.60’a çıktığı günün akşamında Başbakan Yıldırım başkanlığında 4 saatlik bir toplantı yapan Ekonomi Koordinasyon Kurulu piyasalardaki hareketlilik küresel kaynaklı olduğunu açıkladı.

İlk gelen bilgiler, tüm tedbirlerin gözden geçirildiği, Merkez Bankası’nın, ekonomik gelişmeleri yakından takip ederek, fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda gereken önlemleri alacağı, ekonominin direncini artıracak reformların hızlandırılacağı ve reel sektörün güçlü biçimde desteklenmesine yönelik adımlara devam edileceği yolunda.

Evet, ABD başkanlık seçimlerinden sonra doların küresel bazda değer kazancı gelişmekte olan ülke paralarını vurdu. Bu ay, dolar karşısında Polonya Zlotisi yüzde 6.8, Güney Afrika Randı 7.3, Brezilya Reali 8.1, Meksika Pesosu 8.3 düşerken, TL’nin değer kaybı yüzde 9.3’e ulaştı. Yani en büyük darbeyi TL yedi.

Bu arada eski maliye bakanı olan ve 65. Hükümet’in ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmasında, KOBİ'lerin ekonomi içerisinde ve istihdamda büyük bir paya sahip olduğunu, yapılan tüm çalışmalardaki amaçlarının Türkiye'nin temellerini sağlamlaştırmak, ülkenin iç ve dış şoklara karşı direncini artırmak olduğunu vurguladı.

Şimşek, dünya genelindeki dış şokların Türkiye'yi etkilediğini ve etkilemeye de devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Yine Cumartesi günü açıklama yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes de ekonomide öngörülebilirliğin azaldığı, güven ve güvenlikte olağanüstü sıkıntıların yaşandığı bir süreçten geçtiğini söyledi.

Hükümetin açıkladığı son teşvik paketinin çok kapsamlı ve olumlu olduğunu, son dönemde hızlanan ve ardı ardına yaşanan iç ve dış gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerinde giderek daha büyük etki yarattığını söyleyen, ekonomi açısından güven ve güvenliğin en önemli iki temel sorun olduğunu dile getiren Symes, "Veriler, ekonomik büyümenin ciddi boyutlarda yavaşladığını, işsizliğin uzun zamandır hiç olmadığı kadar yükseldiğini gösteriyor. Son iki haftadır hızlı bir şekilde yükselen döviz kurunun, enflasyon beklentileri ve dolayısıyla uzun vadeli faizler üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerden fazlasıyla endişe duyuyoruz" dedi.

Dolar ve euro kurundaki artışı ve son gelişmeler doğrultusunda yukarıda aktarmaya çalıştığım açıklamaları okuduktan sonra, Kasım ayında ekonominin yaz aylarının sıcaklığında olduğunu, bir an evvel mevsim normallerine dönmesi gerektiği bir gerçek diyebilirim.