Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Eh bi zahmet kal yani…

Yazının Giriş Tarihi: 04.01.2019 00:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.01.2019 00:09

-Cumhuriyet kaç yılında ilan edildi?   ‘’1453’’

-29 Ekim denilince aklınıza ne geliyor?  ‘’Cumartesi’’

- İslam’ın kaç halifesi vardır?  ‘’35-40’’

- Kutsal denilince aklınıza ilk ne geliyor?  ‘’Kutsal Damacana’’

-Alfabemizde kaç harf vardır?   ‘’İmame ile birlikte 34’’

-Dört çarpı sekiz ne eder?   ‘’98’’

- En yüksek banknotumuz kaç liralıktır?   ‘’500’’

-Türkiye kaç coğrafi bölgeden oluşmuştur?   ‘’81’’

-Kara iklimi denilince ne anlıyorsunuz?    ‘’Dünyanın öbür karanlık yüzü’’

- Futbol da penaltı noktasının kaleye uzaklığı ne kadardır?  ‘’41,5 metre’’

Sokak röportajlarında sorulara gençlerin deyimi ile öyle beyin yakan yanıtlar geliyor ki akıllara zarar.

Sorular çeşitlenip, basitleştikçe yanıtlar ağırlaşıyor ve işin enteresan tarafı soruları yanıtlayanların tümüne yakını da kendilerinden son derece eminler.

Öyle akla hayale gelmeyecek yanıtları öyle bir öz güvenle veriyorlar ki, hani olur mu böyle şey deseniz dayağı yersiniz o kadar yani.

İş artık gırgıra alınarak dalga geçilme seviyesinden çıktı.

Özellikle gençlerin yaşadıkları dünyadan ve ülkeden bi haber olmaları son derece tehlikeli.

Çünkü bu gençler yakın bir gelecekte ülkenin damarlarına dağılacaklar belki de yönetiminde bile söz sahibi olacaklar.

Nitelikli Cehalet’i yazarken aslında gizli özne de bu gençlerdi.

Kitabı okuma teveccühünü gösterenler orada sıklıkla verdiğim istatistiki verileri rakamsal değilse bile kavramsal olarak anımsayacaklardır.

Bazen öyle şaşırıyorum ki…

Adama bakıyorsunuz kelli felli. Sosyal statüsü de yerinde.

Ama sihir ağzını açıp cümle kurmaya başladığı anda bozuluveriyor.

Türkçe’nin düzgün kullanılmasından geçtim kişi ne yaptığı işin niteliklerinin ne etik değerinin ne de o işi neden yaptığının farkında değil.

Peki, sosyal statüsü nasıl yerinde olabiliyor bu durum da?

Şaşırıyorum dediğim de bu işte. Dahil olduğu sosyal statü de aynı kendisi gibi.

Tahsilde pek kar etmiyor bu durumlarda. Evet, öğretim pek çok olumsuzluğu perdeliyor ancak eğitimin özellikle aile içi eğitimin ve kültür aktarımının yoka yakın olması tahsilli hödüklerin sayılarını artıyor.

Düşünün etrafınızda ki okumuş hödükleri, beş saniyede en az beş tanesini saymazsanız ben neyim?

Bu örnek en yakını;

Gazetede ki haberi hiç değiştirmeden yazıyorum;

‘’TRT 1'de Engin Altan Düzyatan'ın sunduğu 3'te 3 Tarih programındaki bir soruya verilen yanıt sosyal medyanın gündemine oturdu.

Dünkü programda bir yarışmacıya, "30 Ağustos Zafer Bayramı hangi olayı anmak için kutlanan bir ulusal bayramdır?" diye soruldu. Yarışmacı ise soru karşısında, "Kaldım yani" diyerek karşılık verdi.

Yarışmanın sunucusunun "Soruyu tekrar okursanız, aslında her şey kendi içinde açıklanıyor soruda" demesine rağmen yarışmacı, "Tabii ki bu soruyla ilgili bir fikrim var demeyeceğim, elbette olmalı" şeklinde karşılık verirken, yarışmacının yine de yanlış yanıt verdiği görüldü.

Yarışmacının, doğru şık, "Büyük Taaruz’un sonlanması" yerine, yanlış şık olan "Cumhuriyetin ilanı"nı seçmesi dikkat çekti.’’

Eh bi zahmet kal yani…

Hatta hiç kıpırdama.

Haberde yarışmacının tahsil durumu ile ilgili bir yok. Ama kılık kıyafetine bakılırsa sosyal statü bayağı bir yukarılarda.

Haa ne olacak kişi cumhuriyetin kuruluş tarihini ya da diğer önemli tarihleri bilmese, coğrafyadan hiç çakmasa, sanattan edebiyattan bi haber olsa, maliyeye politikaya hiç kafası basmasa, cep telefonu ile bütünleşip elinde taşıdığı dünyanın farkında bile olmasa, öyle deryada ki balık gibi sürü halinde yüzüp gitse…

Bakın pencereden dışarıya sokakta ne oluyorsa o olmaya devam edecek

Kimimize vız kimimize kal gelecek…

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.