Prof. Dr. Şahin Karasar: "Sınav sistemindeki değişiklikler daha iyiye ulaşmak için"

Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar, sınav sisteminde yapılan değişikliklerin Türk yüksek öğretiminde hep daha iyiye ulaşma amacıyla yapıldığını söyledi.

Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar, İHA’nın Haber Saati programında canlı yayınına katıldı. Üniversitelerde barajların düşürüldüğü konusna değinen Prof. Dr. Karasar, “Sınav sistemi değiştiği için riskli bir yıldı. Barajların genişletilmesine ben de yerinde bir karar olarak görüyorum. Ama bir o kadar da değişik sistemin uygulandığı ilk yıllar öğrenciler dezavantajlar içerir. Bu sene bu dezavantajlar açıkta kalma, istediği yere yerleşememe gibi sorunlar yaşamazlar diye temenni ediyorum” dedi.

Prof. Dr. Karasar, sistem değişikliğini genel olarak şöyle değerlendirdi: “Değişiklikler, Türk yüksek öğretiminde hep daha iyiye ulaşma amacıyla yapılıyor. Dolayısıyla sistem değişikliklerini eleştirmek değil bir anlamda ‘daha iyi nasıl olur diye de kafa yormak lazım’ üniversitelerin bir görevi de odur”.

Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar, geçen yıl başlatılan sınavlarda 15 dakika önce kapıların kapanması kuralı ile ilgili, "Öğrencilerin disipline olmaları için önemli bir yaklaşım. Ne kadar bu konularda erken disipline olurlarsa, önlerindeki gerçek hayatta zorluk yaşamazlar. Fakat bir bakımdan da baktığımız zaman bir parça sert bir kural gibi geliyor. İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşayanlar 3-5 dakika yetişemeyebilir. Burada genel mantık sınav salonundan kimse çıkmadan eğer girdiyse makuldur. O da sınavın başladığı saat, belkide 5-10 dakika sonrası bile alınabilir diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

"Türkiye artık eskisi gibi değil"

Prof. Dr. Şahin Karasar, Maltepe Üniversitesi’nin uygulamaya çok önem verdiğini kaydederek, "Hangi alanda eğitim alırsa alsın, o alanda mutlaka uygulama mekanları, similatörler, mocaplar gibi simule edebilecekleri mekanlar oluşturduk. Buraları gerekli edevatlarımızı teknolojiyle donattık. Dolayısıyla öğrencilerimizi iş yaşamına şimdiden hazırlamaya çalışıyoruz. Bir önemli şey de yüksek öğretimde içerik artık başat olmaktan çıktı. Herkes bir şekilde donanıyor. Ama önemli olan iş yaşamının beklediği yetkinlikleri öğrencilere kazandırabilmek. Bu yetkinlikler; ne alanda çalışırsa çalışsın iyi iletişim kurabilmeli, karşısındakine derdini iyi anlatabilmeli ve iyi dinleyebilmeli, zamanı yönetebilmeli, bir parça finans, bir parça ekonomi, bir parça da işletme bilmeli gibi içeriğe ek olarak da yirmi birinci yüzyılın yetkinlikleri dediğimiz bu yetkinlikleri kazandırmaya çalışıyoruz. Çünkü Türkiye artık eskisi gibi değil, dünya ile rekabet eder durumdayız. Bu durumda mezunlarımız dünya ile konuşacak, dünya ile çalışacak, dünya ile yarışacak. Bu noktada mezunlar dünyadaki diğer rakiplerinden hiçbir eksiklerinin olmaması, hatta fazlalıklarının olması gerekiyor" diye konuştu.

Bu sene özel bir proje geliştirdiklerinin altını çizen Prof. Dr. Karasar, meslek yüksek okullarında okuyan öğrenciler için DGS’ye (Dikey Geçiş Sınavı) başarılı olmaları için mentor öğretim üyesi eşliğinde hem sözel hem sayısal alanında küçük gruplar hazırladıklarını söyledi.

Üniversitede uygulanan tersine mentorluk sistemine değinen Rektör Prof. Dr. Karasar, hedef kitlelerinin öğrenciler olduğunu kaydederek, "Bu sebeple kendi akranlarımızdan danışmanlık almamız çok mantıklı değil. Biz onlardan danışmanlık aldığımız ölçüde öğrencilerin beklentilerini daha iyi biliriz. Z kuşağının öğrenme biçimlerini onlardan öğrenip kendimizi ona göre revize edebiliriz. Tersine mentorluk sistemi dünyada yaygın olarak kullanılan ama bizim kültürümüzde çok alışık olmadığımız bir şey. Örneğin benim danışmanlarımın bir kısmı öğrencilerden oluşuyor" dedi.

"Bizim Türk insanı olarak çalışmaktan başka alternatifimiz yok"

Rektör Prof. Dr. Karasar, tercih yapacak öğrencilere şu tavsiyelerde bulundu: "Gençler sevdikleri işi yapmaları gerekli. Hayalleri olmalı ve peşinden koşmalılar ve bu hayalleri gerçekleştirmek için var güçleriyle çalışmalılar. Bizim Türk insanı olarak çalışmaktan başka alternatifimiz yok. Çalışmak ve başarmak zorundayız. Dolayısıyla bu kapsamda milli ve manevi değerlerine sahip ve saygılı ama bunun yanında da ondan aldığı güçle dünya ile rekabet edebilen bireyler olmasını tevsiye ediyorum".