Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Eğitim ve öğretimden ne anlıyorsunuz?

Yazının Giriş Tarihi: 13.09.2019 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.09.2019 00:04

Malumunuz Kadıköy Anadolu Lisesinde ki skandal görüntüler sosyal medyada bir hayli tepki çekti; eğitim anlayışında geldiği son noktayı gösteren bir görüntü bu.  Bu her yıl oluyormuş bu okulda, gelenek halini almış; yeni gelen öğrencileri onların ifadesiyle çömezleri eski öğrenciler, geçtikleri yollara simit kırıntılarını atarak karşılıyorlar. Simitler üzerinde tepine tepine okullarına giren bu öğrenciler ne öğrenip millete nasıl faydalı olacaklar. Buna sebep olan okul yönetiminden nasıl bir olumlu hizmet bekleyeceksiniz.

Hâlbuki bizim kültürümüzde ekmeye saygı her şeyin üzerindedir. Yerde bir ekmek kırıntısı görüldüğünde öpülüp yüksek bir yere konurdu. Üzerine yemin edilir, kazanılan paraya “Ekmek parası” diye değer biçilirdi.  Dedelerimiz, ninelerimiz;  anne babalarımız “sofranın asıl bereketi kırıntılardadır” deyip ekmek kırıntılarını parmak uçlarıyla toplayarak yerlerdi.  Şimdi israf diz boyu, çöpler ekmeklerden geçilmiyor; saygı hürmet kalmadığından bereket kalktı. Önceden Az şeyle yetinen insanlar bugün bin bir çeşit yemeklerle doymuyor.  Bereketin kalkması huzursuzluğu da beraberinde getirdi. İnsanın tamahsızlığı ve aşırı ihtirası nedeniyle her şey ihtiyaç olarak görülmeye başladı. Bu yüzden aileler yıkılıyor eşler birbirleriyle geçinemiyor.  Çünkü ahlaki bir erdem olan kanaat şükür dersi verilmiyor.  Medeniyeti gösterip özgürlük tokmağıyla beyinleri uyuşturuyorlar.  Öğretilen şeyler insanı insan yapan değerlerden çok uzak. Maneviyattan kopuk bir anlayış hâkim. Gençlerin zihin altına yerleştirilen, hedef olarak gösterilen şeyler nedeniyle,  zoraki bazı din kültürü hadis fıkıh dersleri de fayda vermiyor.  Saygı ve edep üzerine inşa edilmeyen, belli bir ahlak zemini üzerine oturtulmayan bilgi ve eğretim sayılardan ve rakamlardan ibaret kalıyor. Daha ötesi yok… Böyle bir anlayış nedeniyle ilim doğru ve faydalı olmak yerine insana zarar vermeye başlıyor.

Köyümüzün büyükleri,  hani espri olsun diye anlatırdı:  eskiden köyde bir meczup varmış. Babası “oğlum sabahleyin bir kasabaya in” demiş.  Bizim meczup  “ne için gideyim” diye sormadan sabah kalkar kalkmaz kasabanın yolunu tutar. Akşamleyin evine döndüğünde büyük bir maharetle babasına kasabaya gidip geldiğini söyler.  Babası “ Ama oğlum kasabaya şunu-şunu alman için gitmeni istemiştim.  Ne alınacağını sormadan gitmişsin.  Bu sözümü yerine getirmenin hiçbir faydası yoktur demiş. Şimdi bizdeki durum biraz buna benziyor. “İlim öğren, cahil kalma, gömleğimi satar yinede okuturum. Oku bir makam sahibi ol, ekmeğini garanti et”  dediğimiz kadar asıl ne için okuması gerektiğini; ebedi geleceği olan ahreti için ilim tahsili yapmasının önemini, ahlaklı bir birey olmasının zaruretini telkin etmiyoruz evlatlarımıza. Sonrada diplomalı saygısızlar ve hainler çıkıyor ortaya. Allah’ı bilmeyen Müslümanlar oluveriyorlar.

Araştırmalar gösteriyor ki; seküler bir anlayışla eğitim ve öğretim insanı dinden uzaklaştırıyor. Dini dünya işlerinden uzaklaştıran, ilmi kariyeri hep dünyevi gelecek adına yapan bir anlayışın insanı mutlu etmediği gibi başkalarının mutsuz olmasına da sebep oluyor.  Yüksek yüksekokulları okuyup terörün kucağında gelecek arayan, diplomalarını insanların huzur ve güvenlerini tesis etmek yerine huzursuzluğu için kullanan insanları gördükçe haklı olduğumuzu anlıyoruz. Düşünün bir;   İlim sahibi nasıl terörist ve dinsiz olabilir? Kültürlü insan nasıl ekmeğin üzerinde tepinmeyi bir eğlence olarak kabul eder.  Hâlbuki İslam’ın ilk emri okudur. “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ?” “Ancak Allahtan âlimler korkar” derken İslam, bu okumayı gayesiz bir okuma olarak görmüyor.  Akıllıca okumadan bahsediyor; akıl, ilim ve irfan bütünlüğünü vurguluyor. Ne okursan oku ancak o okuduğun şey seni Allah’a götürsün. Yani Allah’ın ismiyle oku” diyor.  Ahlakla oku, edeple oku” diyor.

Kültür yozlaşmasının yanında dini yozlaştırmak isteyenlerde var bu kaygan zeminde. Zihinlerde olanlar ne kadar doğru olursa olsun, ahlaki bir yaşantı olmasa zamanla doğru kabul edilen değerlerde değişiyor. Hani derler ya; insan inandığı gibi yaşamasa yaşadığı gibi inanmaya başlar.

Kızım, gittiği okulda başörtüsü takmayan bir din bilgisi öğretmenini her gün benim anlattıklarıma çok ters şeyler anlattığını gelip bana söylediğinde izah etmekte zorlanıyorum. Diyor ki  “baba bizim öğretmen kaderi inkâr ediyor, kader diye bir şey yok diyor. Başörtüsü geçmiş çağlardan kalan bir gelenek diyor. İbadet etmesen de kalbin temiz olsun.”  

Bunu din dersi vermekle mükellef bir öğretmen söylüyor;  din diye dinsizliği telkin ediyor genç dimağlara. Aynı okulda başka bir bayan din dersi öğretmeni varmış.  Bu sene o da başını açmış, açılıp saçılmış. Kim bilir o nasıl bir dayanak bulacak İslam’dan, kendince. Bunlar gibi çok örnekler verebiliriz.   

Eğitim öğretim başladı malumunuz. Hayırlı olsun, diyorum. Ancak diplomalı cahiller yetişmesin benim güzel memleketimde; mukaddesatına saygılı nimetin kıymetini bilen, hak hukuku önceleyen, vatan, bayrak sevgisini özümseyen, ibadet ve itaatinde olan gençler yetişsin istiyorum. Yoksa okuttuğumuz evlatlarımız yükümüzü hafifleten değil, bizler ve toplum için yük üstüne yük olurlar…

Selam ve dua ile…

     

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.