Dünya değişiyor. Elbette bu değişime Türkiye'nin kayıtsız kalması beklenemezdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Mckinsey çıkışını takdirle karşılayanlar aslında Albayrak üzerinden gelişen kontra atağı görmek istemeyenler. Albayrak, Amerika'ya yeşil ışık yaktı. Erdoğan ise, gelişen teknoloji ve iletişim çağında küresel ticaretin ve yatırımın hızlı gelişimine dikkat çekerek tüm kapıları Dünya'ya kapattı.

Bilindiği üzere son birkaç yıldır özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde büyük bir tartışma yaşanıyor. İş dünyasını iyi okuyanlar ve ekonomiyi yatırıma çevirenlerin takip ettiği ülkelerden olan Fransa ve Almanya önemli bir hamle yaptı. Aslında bu hamlenin gelişmesinde en önemli aktör ABD Başkanı Trump diyebiliriz. Trump'ın Çin ve Avrupa ülkelerine verdiği kotalar Avrupa Birliği'nin yek vücut olarak hareket etmesine neden oldu.

Hristiyan topluluğundan hızla kurtulması gereken Avrupa eğer Türkiye ile birlikte ortak adımlar atamaz ve Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne önümüzde ki 3 yıl içerisinde dahil edemezse ciddi bir krizle yüzleşecek. Doğurganlık hızının hızla düştüğü Avrupa'da, Asyalı ve Arap nüfus artış göstermeye devam ediyor. Kısacası Avrupa, kontrolsüz bir mülteci ve göçmen topluluğu olmaya devam ediyor.

Dijital Dünya'nın en büyük tüketicilerinden birisi olma yolunda hızla ilerleyen Türkiye, ciddi bir pazar. Elbette internet tüketiminin ve ekonomisinin farkına daha erken varan Fransa, Avrupa Birliği ülkelerini internet devlerine karşı bütünleştiriyor. Fransa Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire, internet devlerinin Avrupa Birliği üyesi ülkelerde elde ettikleri gelir üzerinden vergilendirilmesine ilişkin ciddi emek harcayanlardan. Bu yönde son olarak Almanya ile yıl sonuna kadar bir çözüm bulacaklarını ifade eden açıklamalarda da bulundu.

Aslında tüm sorun internet devlerinin bitmek tükenmek bilmeyen aç gözlülüklerinde saklı. Google, Amazon, Facebook ve Apple gibi şirketlerin AB üyesi ülkelerde elde ettikleri gelir üzerinden vergilendirilmesi için Alman Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Olaf Scholz'un da önceki gün yaptığı açıklamada Fransa ve Almanya arasında yıl sonuna kadar çözüm odaklı anlaşma sağlanacağını teyit etti.

Ekonomik anlamda sorunun kaynağı ise, uluslararası internet şirketlerinin AB üyesi ülkelerde elde ettikleri gelir üzerinden vergilendirilmesi gerekliliği. Mevcut durumda uluslararası internet devleri olarak sınıflandırılan Google, Apple, Facebook ve Amazon gibi şirketler Avrupa kamuoyunda, gelirlerini elde ettikleri ülkede değil de daha düşük vergi ödeyebildikleri ülkede beyan ettikleri için eleştiriliyorlar. Elbette bu durum ciddi bir vergi kaybına ve Gayri Milli Hasıla eksikliğine neden oluyor. İşte konunun en hassas noktası da burada yatıyor.

Köşe yazımın başını dikkatle okuduğunuzda ilk iki başlık maddesine ilişkin yukarıda ki yazı içeriğinde aradığınızı bulmuş olduğunuzu fark edeceksiniz. E-yatırım hususu ise, son dönemde Bursa'nın meşhur caddelerinde ve de büyük Alışveriş Merkezlerinde dikkat çekici bir hızla boşalan mağaza, işyeri, dükkan gibi ticari alanlarla ilgili. Yatırımcılar artık birebir hizmet harici her türlü satışı e-ticaret ile müşterilerine ulaştırıyorlar. Yaygılaşan ve hızla güven kazanan e-bankacılık faaliyetleri ile birlikte teknoloji inşaat sektörünü vuran bir diğer gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor. Velhasıl döviz alıp satarken, para transfer ederken veyahut fatura öderken bile interneti kullanmıyor muyuz?

Daha fazla beton bir Türkiye ve Bursa yerine aslında yerel yöneticilerin ve de sektör temsilcilerinin de bu yatırımlara göre yeşil merkezli kentlerin inşa edilmesine katkı koyması gerekiyor. Aylık 3 bin Türk Lirasından başlayan ve 100 bin Türk Lirası kira değerlerine kadar giden mağazaların yerini yıllık minimum 50 bin Türk Lirası ile 500 bin Türk Lirası arasında değişen e-mağaza, e-ticaret gibi internet yatırımları ve alışveriş portalları alıyor. Bursa'da bu kira rakamları mevcutken İstanbul, Ankara ve İzmir gibi mega kentlerde fiyatlar daha yüksek.

Sosyal medyanın hızla güçlendiği günümüzde Türkiye'de devam eden ve hızla değişim göstererek büyüyen ticaret akımı, internet alışverişini güçlendiriyor. Kısacası, küresel anlamda ticaretin geliştiği Türkiye büyük bir küresel e-pazar. Belki de piyasaya ve inşaat sektörü dahil çoğu sektöre rağmen bunu daha hızlı gören Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mckinsey ile Amerika'ya gücümüzün farkındayız tokadını attı... Kimbilir belki de tüm Dünya'dan vergi ve benzerleri ile gelir elde etmek, Türkiye'de can çekişen KOBİ piyasalardan daha cazip geliyor devlet mantığına...

Sonuç itibariyle akıllı yatırımcı, 1 milyon Türk Lirası ile veyahut 500 bin Amerikan doları ile bir inşaat projesinden işyeri almak yerine sadece 150 bin Türk Lirası veyahut 30 bin Dolar'a internet mağazası kurarak e-ticaret yatırımlarında kendisini büyütüyor.