‘’Abi senin ağzın iyi laf yapar millet vekilliğine adaylığını koysana’’

Ülke seçim sathı mailine girdiğinden beri bu cümleyi sıkça duymaya başladım.Hani dostlar biraz daha üsteleseler ben bile kendimi bir şey sanıp gaza geleceğim ve ‘ben de varım ülenn’’diye naralanıp atıvereceğim kendimi siyaset denizinin tam ortasına.

İyi de bu vekillik işi gazla mı oluyor?

Birileri hadi abi ya da abla dediğinde milletin vekilliğine soyunmak yani gaza gelmek milletin vekili olabilmek için yeterli bir kriter mi?

Merak ettim Google’a sordum iyi bir millet vekili nasıl olmalı diye;  0,48 saniye de 1.660.000 sonuç verdi.

Yani bu iş genel algıdan çok daha ziyade önemli ve teferrutlıymış.

Ben yöneltilen soruyu genellikle ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz ile bende aday olacak o kadar para ne gezer arasında kurabileceğim onlarca cümleyi pas geçip sadece gülümsemekle geçiştiriyorum.

Bu yazı geçiştirmeyip aday olanlar için.

Kabul, millet vekilliği son derece prestijli bir iş. Fiilen yaparken de emekli olunca da.(Her ne kadar asla bir meslek olmayan, amacı vekilliği talep edilen millete hizmet olan bu millet vekilliği görevinden emekli olmayı hiçbir zaman anlamasam ve yine bu işlevin gönüllük esasına göre yürütülmesini savunanlardan olsam da fiili durum bu.)

Kısacası dünyalığı iyi bir uğraş millet vekilliği. Hani buna karşı çıkıp ‘’iyi de sen işini gücünü bırakıp hizmete gelenlerin parası olmazsa ne olur halleri biliyor musun?’’ diyen olursa diye söylüyorum,elbette hizmet süresi içerisinde bu hizmetin sürdürülebilmesi için gerekli bir bütçeye gereksim duyulmasına hiç lafım yok ama bütçe milletin ortalama kazancına on tur bindirince vekillik bir iş koluna dönüşmüyor da değil hani.Bir de olayın ayni kısmı var ki ona hiç girmeyeyim hemen konuya döneyim;

Gerçi bu soruyu NT Medyanın canlı yayınlayacağı Sivil Gündem Siyaset programında sıkça soracağım adaylara ama bir de buradan sorayım;insanlar neden millet vekili adayı olurlar?

Siyaseten söyleyecek sözleri olduğu için mi,ülke yönetiminde söz sahibi olmak için mi,kültürel birikimlerini halkın hizmetine sunmak için mi,mevki ve makam sahibi olabilmek için mi,davalarını daha ses getirir bir biçimde savunabilmek için mi,saptadığı yanlışları düzeltebileceğinden emin olduğundan mı yoksa siyasi ikbal için mi?

Belki birazından,belki tümünden belki de daha yazmadığım ve haberdar olmadığım pek çok nedenden dolayı…

Nedeni çoksa da olmazsa olmazları sınırlı Millet Vekilliğinin;

Farabi, Medine’tül Fazıla (Erdemli Şehir) adlı kitabında bir idareciden bulunması gereken on iki özelliği sayarken en başa, “aklı, zekayı ve fazileti” yerleştiriyor. Nizam’ül Mülk, Siyasetname isimli kitabında ise , devlet adamlarına yol gösterirken ve adaletten, savunmadan ve birlikten bahsediyor.Sadece Farabi değil pek çok kaynakta alimlerin her defasında aynı sonuçta birleştikleri görülüyor. Başta Milletvekilleri olmak üzere, Devleti yönetenler, adil, erdemli, bilge ve akıllı olmalıdır deniliyor.

Ben de millet vekilliğine adaylığımı koyup koymayacağım hususunda soru soran dostlarıma cevaben diyorum ki; ben millet olarak kalacağım ve parti ayırmaksızın bu öncelikle bu dört hasleti taşıyan her vekil adayının meclise girmesi için dua edeceğim.