Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Diyanet özüne dönmeli

Yazının Giriş Tarihi: 11.01.2016 00:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.01.2016 00:55


 

Son yıllarda yaptığı veya yapmış gibi gösterilen fetvalar ile iyice tartışma konusu olan Diyanet işleri başkanlığı hafta içi enteresan açıklamalar ile halkın neredeyse tamamından tepki aldı. İnsani ve vicdani yönümüzün ‘artık yeter’ dediği noktaya gelmiş bulunuyoruz nereyse sapıklık noktasına getirilmiş olan saçma sapan açıklamalar alakasız sorulara verilen tuhaf cevaplar temelinde adalet ve hoşgörü olan yüce dinimize zarar veriyor.

Diyanet işleri neden, nasıl ve hangi sebeplerle kuruldu?

Diyanet İşleri Başkanlığı, 3 Mart 1924 tarihinde Şeriye ve Evkaf Vekaletinin yerine kurulan, İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle görevli kurumdur. Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle 429 sayılı kanunla Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına bağlı bir teşkilat olarak kurulmuştur.

Diyanet İşleri Başkanlığı  Anayasanın 136. maddesinde; "Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasî görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışmayı ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir" hükmü yer almaktadır.

Cumhuriyete geçiş ile Osmanlı ulemasını, ilmiyeyi tasfiye ettikten sonra, eski kurumları birer birer kaldırdı. Din işlerinin düzenlenmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.

Bilimsel açıdan devletin egemenliğinde bir devlet memurluğu olan Diyanet İşleri Başkanı bir bürokrattır, Diyanet'in fetvaları laik sistemde bağlayıcı değildir, rehber niteliğindedir. Bunun sebebi Cumhuriyet sisteminin ana unsurunun laiklik oluşudur. Her ne kadar Batıda din ve devlet teşkilatları birbirinden ayrı ise, Türkiye'de Batı'daki gibi bir ruhban sınıfı, kilise, rahiplik bulunmadığından bu anlamda bir sorun oluşturmamakta, ancak kurumun Sünni-Hanefi yapısı dolayısıyla zaman zaman hem diğer din ve mezheplerce, hem tam laiklik taraftarlarınca eleştirilmektedir.

Din işleri Yüksek Kurulu kararları ictihadi kararlar değildir. Başörtüsünün zaruri dini emir olduğunu söylese bile fetvanın siyasi ve hukuki bir yaptırımı yoktur, sadece yurttaşları aydınlatıcıdır. Çünkü Diyanet'in muamelat sahasında hükümler vazetmesi rejime aykırıdır.

Ruhbanlaşmış ilmiye sınıfı Osmanlı'nın son devirlerinde iktidara dini kılıf sağlama makamı olmuştu. Mesela İstanbul hükümeti, milli mücadeleciler için 'bunlar haindir, idamları caizdir' diye fetva çıkarttırmıştı. Cumhuriyetin ilk Diyanet İşleri Başkanı olan Rıfat Börekçi ise, o zaman Ankara'da Müdafaai Hukuk'un başkanı olarak, milli mücadelenin kutsal bir savaş olduğunu, halifenin esarette olduğunu belirten fetvasını Anadolu'ya dağıtmış, İstanbul hükümetince gıyaben idama mahkûm edilmişti.

Milli mücadeleden sonra TBMM'nin dünyevi ve uhrevi bütün yetkileri elinde bulundurduğu ilan edilerek, monarşiye ve hilafete son verilmiş, şeriye ve evkaf vekillikleri kaldırılmıştı, bunların bıraktığı boşluğu doldurmak üzere Diyanet kuruldu. Diyanet ruhani bir kurum olmadı.

Son yıllara baktığımızda ise üstte yazılı görevler yerine daha çok siyasetin içine giren bir yapılanma görüyoruz,oysa dinimizde verilen ilk emir (ikra) oku gibi aydınlanmaya yönelik bir emri veren din ilim,bilim,teknoloji ve gelişmeyi emreder,İslam ülkelerinin geri kalmalarındaki en büyük sebep bilim yerine hurafelerle meşgul edilmesi ve bunlar ile düşünme yeteneğinin ellerinden alınmasıdır,Allah'ın ortadoğu ülkelerine verdiği petrol zenginliği olmasaydı ne yaparlardı acaba merak ediyorum

gerçi petrol zenginliği olmasına rağmen savaşın eksik olmadığı huzurun bir türlü sağlanamadığı ve batı sömürgesi olan bir ortadoğu görüyoruz.

Diyanet işleri özüne dönerek yapması gereken açıklamaları ve çalışmaları yapmalıdır yapılan tuhaf açıklamaları temize çıkarmalı ve safsataların önüne geçmelidir bizler aydın din adamlarının uygun ve gerçekçi açıklamalarını bekliyoruz geçen yıl yazdığımız ve eleştirdiğimiz İstanbul il müftülüğünün iş güvenliğinde aşırıya kaçmak Allaha şirk koşmaktır! gibi aşırı kaderciliğe yönelik açıklamalar istemiyoruz Yaradan sen tedbiri al Takdiri Allah'a bırak demişse tedbir öncelikli olacaktır elbette.

Ve son saçmalıklar Baba ile kız açıklamaları bunu okuyan insanlar sizlerden nefret edecek ve acaba diyerek yine sizlere şüphe ile bakacaktır Diyanet acilen asli görevini yaparak tüm insanları aydınlatmalı rahatlatmalı ve halkımızın Diyaneti zenginlik saltanatı,siyasi bir destek aracı olarak görmemesini sağlamalıdır.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.