Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Dil Yarası!

Yazının Giriş Tarihi: 26.04.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.04.2020 00:00

Evde oturmaktan sıkıldık, bunaldık ama her şey sağlık için, ailemiz, geleceğimiz ülkemiz ve de insanımız için…

Bu sıkıntılı süreçte iç karartan yazılar yazmaktansa bugün minik bir anımızı paylaşalım.

1993 yılının ocak ayı…

O tarihte yayıncı kuruluş ihalesi olmadığı için televizyonlar ev sahibi kulüpler ile anlaşarak maçları yayınlayabiliyor.

Flash TV;  Bursaspor’un maçlarını yerel bazda naklen ekrana getiriyor karşılaşmaları da ben anlatıyorum.

Bursaspor Atatürk Stadı’nda ağırlayacağı Fenerbahçe ile Türkiye Kupası’nda çeyrek final oynayacak.

Genel Yayın Yönetmenimiz maç sabahı tüm ekibi toplayıp uyardı:

‘İlk kez bir maçı Türkiye geneline naklen vereceğiz. Objektif, tarafsız yayın yapmak zorundayız herkes dikkat etsin, özellikle de sen Mustafa Hocam!’  

Neyse karşılaşma başladı bütün dikkatimle aklım sıra maçı dengede anlatmaya çalışıyorum.

 ‘Kral Tanju’dan müthiş şut… Aykut harika vurdu…  Oğuz’dan milimetrik pas…’

‘Baskıdan bunalan Yılmaz Vural sürekli öğrencilerini uyarıyor…’

Dakika 81…

Golsüz giden oyunda, Şenol Ustaömer birdenbire parladı. Ortadan koptu bir başına sol çapraza geldi. Kapalının önünde 25 metreden çaktı Gancev’i avladı!

İpin ucu işte orada kaçtı, ağzımdan olmadık bir cümle çıktı:

‘Eyvah golü yedik sayın seyirciler!’

Durun daha bitmedi, bununla bitse iyi?

Uzatmalara saniyeler kala Brezilyalı Gerson, Bursaspor’un stoperi rahmetli Sedat Balkanlı’dan fazla yükselip kafayı vurdu, gol oldu!

Bir şoku atlatamadan bendeniz incileri döktürmeye devam ediyorum:

 ‘Sevgili seyirciler ikinci de geldi maalesef bu iş itti!’

Sonradan öğrendim televizyonun İstanbul Bölge Müdürlüğü santralinin telefonları kilitlenmiş!

Tahmin edeceğiniz gibi ‘Saydıran saydırana, yağdıran yağdırana…’

Maç bitti. Kestel’deki Genel Müdürlük binasına döndüğümde elle tutulur bir matem havası sezdim. Kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Bana zavallı insan gözüyle bakan arkadaşlarım ne zaman işime son verileceğinin hesabını yapıyorlar. O dönem Azerbaycan’a kurulması planlanan büroya sürgüne gönderileceğimi düşünenler bile vardı.

Ben ölmüştüm onlar için…

Yönetim kuruluna çağırıldım sözlü ifadem alındı iki kez savunma yazdım.

Sonra ne mi oldu?

Sevgili patronum ve eskimeyen dostum Ömer Göktuğ ‘Fenerbahçe camiasına kendini affettirmen için sana bir fırsat’ diyerek 15 gün sonra ligin 20. haftasında başkentte oynanacak Ankaragücü-Fenerbahçe maçının anlatımı görevini verdi.

Al başına bir bela daha!

‘Adımız çıkmış dokuza inmez sekize’ misali Fenerbahçe’nin bu maçı da kaybetmesi halinde kopacak gürültüyü tahmin etmek hiç de zor değil.

Zaten Bursaspor’dan sabıkamız var buna bir de kardeş Ankaragücü galibiyeti eklenirse yandı gülüm keten helva!

Hani derler ya ‘Derman derdin olduğu yere doğru akarmış’ diye…

Aynen öyle oldu

Fenerbahçe 19 Mayıs’tan 4-0’lık galibiyetle ayrılırken biz de ‘Fener düşmanı’ yazılan sicilimizin temizlendiği inancıyla Bursa’ya döndük…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.