Çeşitli çevrelerde piyasanın sıkıştığı, ödemelerin yapılamadığı, alacak takiplerinin arttığı, müteahhitlerin iflasa sürüklendikleri ve insanların geçinmekte zorlandıkları anlatılıp duruyordu ki; Başbakan Binali Yıldırım, Hızır gibi yetişti… Seçim vardı ve Türk halkı rahatlamalıydı…

Yüzde 11 büyümüş bir ekonomide yaşayan insanların neden feryat ettikleri anlaşılamadı uzun süre… Çünkü seçim naraları arasında sesler pek de duyulmuyordu… Hem şeker fabrikalarının satışından mütevellit epey para girmişti kasaya… Hazinenin eli rahattı… Ortalama 1.500 lira ile geçinen milyonların yarattığı + değerin dağıtılması zamanı gelmişti…

Seçim yatırımı diyenlerin ağzına biber sürerim… Yok öyle bir şey… Tamamen muhalefetin uydurması…

Bedelli askerlik falan da çıkabilir… Her eve buzdolabı diyenleri, helikopterden para saçanları, herkese iki anahtar vereceğim diyenleri gördü bu ülke…

Biz ayağı yere basan önlem ve teşviklerden bahsediyoruz.

Parasını koyacak yer bulamayanların, karnı tok sırtı pek olan insanlarımızın alacakları var bu ülkeden. Her şeyi özel sektör üreteceğine, her bir köşeyi onlar tutacaklarına ve istediklerini alıncaya kadar ısrarcı olacaklarına eminim ben. Her adımda tuzlarının olması da kaçınılmaz…   

Emeğin en yüce değer olduğu bir çağda yaşadığımızı söyledi sayın başbakan. Her ne kadar yemeyen, içmeyen, uyumayan ve grev yapmayan robotlar çağı gelse de işçi cenneti bir ülke olarak Türkiye’nin atacağı adımlar olmalıydı… Hem 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramıydı. Baba devlet onlara sıcak elini uzatmalı, her kesimle barış sağlanmalıydı…

Türkiye'nin son 10 yılda, 10 milyon vatandaşa istihdam sağladığını bilmiyorduk mesela, öğrendik. 28 Avrupa ülkesinin yarattığı istihdamdan daha fazlasını tek başına yapan Türkiye’de işlerin yolunda olması gerek ama göründüğü ve anlatıldığı kadar kolay değil yönetmek…

İhracatçı KDV iadesi bekler, hastaneler teçhizat ve ilaç bekler… Araçlar akaryakıt bekler… Memur ve işçi zam bekler… Evler doğalgaz bekler… Herkes bir şeyler bekler… Devlet denilen organizasyon da tüm istekleri en az maliyetle sağlamakla mükelleftir… “Ben yaparım” dediği için seçilir hükümet. İşler yürümüyorsa bir seçim daha yapılır, memnun olanlarla olmayanlar aynı sandıklarda geleceği oylarlar…

İşte bu aşamadayız şimdi…

Kişiler ne yaparlarsa yapsınlar gerçekler değişmez… Sadece bir süreliğine ötelenebilir… Zamanında anlatılmayan gerçekler gelir en olmadık zamanda karşınıza çıkar, hazırlıksız yakalar…  

Halkın kaç lira ile geçindiğini devlet yakından bilir. Bir işyerinin ne kadar sermayesi olduğu, vergilerini ödeyip ödemediği, yanında kaç kişi çalıştırdığı, ithalat veya ihracat yapıp yapmadıkları kayıt altındadır… Banka hesapları, çek sayısı, piyasadaki algısı, marka değeri falan bellidir. Belli olmayan kayıt dışı kalan bölümdür… Oraya da FBI gibi bir kurum bakar. Ters giden bir şeyler varsa oraya çöker devlet, didik didik eder. FETÖ’nün zenginleşmesi de böylesi bir mekanizmanın çalıştırılması ile mümkün oldu zamanında… Türkiye’den 120 milyar dolar topladıkları ve transfer ettikleri iddialarına bakmak gerek… Bursa’da ‘maklube’ yiyenlerin karınları ağrıyor şimdilerde… Tadını bilenler bilmeyenlere anlatsın…

Konuyu dağıtmayalım… Vatandaşların geniş bir kesimini ilgilendiren, onların beklentilerini, ihtiyaçlarını karşılayacak konular gündemde şimdi… Esnafı, sanayiciyi ve çalışanları yakından ilgilendiren borçları yeniden yapılandırma geliyor… Vergi ve prim borcu olanlar Maliye’ye başvurarak borçlarını yeniden taksitlendirebilecekler. İl özel idarelerine, belediyelere, kamu kuruluşlarının herhangi birine borcu olanların rahatlatılması temel hedef. Trafik cezaları, Karayolu Taşıma Kanunu'na göre kesilen cezalar, askerlik ve nüfusla ilgili cezalar, RTÜK cezaları, köprü, otoyol kaçak geçişleri gibi daha onlarca alanda ‘barış’ sağlanacak…

Emekliler de unutulmadı… Bayram önceleri 1000’er TL hesaplara geçecek… Taban aylıklarda da düzeltme gerek bence…

Bakalım daha neler gelecek… Bekleyip görelim…