Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çok Can Sıkıcı Bir Yazı…

Yazının Giriş Tarihi: 12.09.2020 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.09.2020 00:08

Öncelikle bu gün size son derece can sıkıcı ve bir o kadar da can yakıcı bir yazı sunduğum için özür dilerim.

Ancak birilerinin bu konuya çekilen dikkatleri taze tutmaları hadise ne denli ağır olur ise olsun onun gündemden asla düşmemesi için olanakları ölçüsünde ısrarcı olmaları gerekiyor.

Bir sürü can sıkıcı konu var acaba bu hangisi diye soran olursa, en can sıkıcıların ilk üçüne girenlerden biri derim.

Her iki sözcüğü aynı cümlede kullanmaktan dolayı fena halde utanıyorum ama;

Konu;  Çocuk istismarı.

Son yedi yılda artık toplumsal bir yüz karasına dönüşen çocuğa cinsel istismar suçlamasıyla 2019’da ceza mahkemelerine taşınan dosyalardan toplam 15 bin 651 mahkûmiyet kararı çıkmış ve 2019 ile 2012 arasında ki çocuk istismarı %43 artmış.

Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre ceza mahkemelerinde, ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar’ adı altında 2019 yılında açılan davaların yüzde 46,3’ünü çocukların cinsel istismarı davaları oluştururken, Çocukların cinsel istismarı suçu, 2019 yılında Türk Ceza Kanunu uyarınca açılan davalardaki toplam suç sayısının yüzde 0,8’ine karşılık gelmiş.

2012 yılında açılan davalardaki suç sayısı 17 bin 589 olarak kaydedilirken geçen yıl açılan davaların sayısı 22 bin 689’a dayanmış.

Bu davaların sonuçlananlarında ise toplam 15 bin 651 kişi hakkında mahkûmiyet kararına hükmedilmiş.

Adli Sicil İstatistikleri’ne göre bazı yıllarda çocukların cinsel istismarı suçundan verilen mahkûmiyet kararı sayısı ise sırasıyla  

2012 de 10 bin 891—2014 te 13 bin 968—2016 da 12 bin 455—2018 de 13 bin 894—2019 de 15 bin 651 olarak gerçekleşmiş.

İstatistikler çocuk istismarı konusunda bir yanlış algıyı da değiştiriyorlar.

Genel kanı Doğu ve Güney Doğu olsa da çocukların cinsel istismarı suç ve karar sayılarının coğrafi bölgelere göre dağılımda Marmara Bölgesi öne çıkmış.

 Bu suçtan en çok mahkûmiyet kararı alınan bölge 5 bin 157 ile Marmara Bölgesi olurken 2 bin 437 mahkûmiyet kararı ile Ege Bölgesi ikinci sırada yer almış. Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinde çocukların cinsel istismarı suçundan alınan mahkûmiyet kararı sayılarının ise sırasıyla 2 bin 205 ve 2 bin 272 olduğu bildirilmiş. Doğu Anadolu’da 696, Güneydoğu Anadolu’da ise bin 216 rakamları ile sıralama girmiş.

Bu durum üzerine makale değil ciltler dolusu kitaplar yazılabilir.

Yazılıyorlar da.

Ancak ne kitaplar,ne sosyal etkinlikler,ne farkındalık çalışmaları ne  kampanyalar ne de hapis cezaları bu yaranın değil kapanmasına pansumanına bile yaramıyor.

Pek fark olmadığını biliyordum da yine de bilgimi teyit etmek için küçük bir araştırma yaparak dünyanın diğer ülkelerinde durum nedir diye şöyle bir baktım.

Durumun Orta doğu ülkelerinde daha yoğun olması ile birlikte aman aman farklı olmadığını bir kez daha gördüm.

İnsanlığın bin yıllardır çocuklar ile ilgili bir alıp veremediği var.Dünyanın tüm ülkelerinde sayıları farklılıklar gösterse de çocuğa yönelik istismar daima ilk sorunların arasında yer alıyor.

Nedeni henüz tam olarak bilinmese de yetişkinlerin bir bölümünün çocuğa karşı uyguladıkları şiddet ve tasallut arzuları  sanırım genetik bir bozukluk.

İşin en ürkütücü yanı da bu hastalıklı yaklaşımların toplumların normallerine denk gelmesi dolayısı ile nesilden nesile geçen  garip bir öğreti halini alması.

Yukarıda ki veriler bilinenler; aklı başında olan herkes bilinmeyenlerin bilinenlerin en az üç-beş katı olduğunu derhal tahmin edebilirler.

Murphy ‘ Gerçek problemlerin gerçek çözümleri yoktur’’derken bu çocuk istismarını da kastetmiş midir bilinmez ama, olay gerçekten de onun dediği gibi yol alıyor.

Hiçbir önlem, hiçbir yasa, hiçbir ceza sistemi yetişkinlerin çocuk üzerinde ki bu kahredici günahını asala önleyemiyor.

Hele bir de cezasızlık kültürü ile suçluluğu ne kadar açık olursa olsun ya çok az ya da hiç ceza almayanların sayıları arttıkça  ruh hastaları bunu kendilerine teşvik olarak algılıyorlar.

Çocuğa yönelik şiddet ve tasallut  genel kabul görmüş  bir deyim halini alarak hiç hız kesmeden yoluna devam ederken çocukların cinsiyetleri de hiç fark etmiyor.

Şiddete ve tecavüze uğramaları için cinsiyetleri de hiç mühim değil;

Çocuk olsunlar yeter. Hatta bazen de bebek.

Elbette Yaradan’ın kullarına yaptıkları bu işkencenin bedelini onun  huzurunda kat be kat çekecekler de;

İnsan bu sapıkların hak ettikleri cezalara dünya gözü ile de tanık olmak istiyor.

Öyle hapise girip senelerce kendilerini çocuklarına, kadınlarına saldırdıkları millete baktırmalarını değil ama…

Ya nasıl ?

Anlayan anladı nasılını.

Yok; çok sıkıldım.

Yazıyı bura da kesiyor, ilk cümlede ki özrümü bir kez daha sunuyorum…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.