Cumhuriyet kurulduğu günden beri birçok mücadeleler verdi. Bu büyük mücadelelerin en fazla acısını çeken, gözyaşını ve de emek terini döken elbette gençler ve kadınlar oldu. 7 Haziran'dan bu yana kendi içinde gençleşen bir Cumhuriyet Halk Partisi görüyoruz. Ankara Genel Merkezin ışığında aydınlanan ve de daha fazla Anadolu ile birlikte olmaya çalışan bir eğilim yaygılaşıyor CHP örgütlerinde. Elbette halkla buluşamayan CHP teşkilatlarının yarattığı traji komik vakalarla da karşılaşmıyor değiliz.

Önceki gün sosyal medyadan öğrendiğim CHP Millletvekili aday tanıtım programına iştirak ederek değişimi yerinde görmek istedim. Elimi kolumu sallayarak girdiğim salonda yüzler gülüyordu. Dar salonda güçlü bir dinamizm ile karşılaştım. Bir yanda Türk Bayrakları diğer yanda parti bayrakları vardı. Basına ayrılan alanda öncelikle bizlere CHP Bursa İl Başkanı Hüseyin Akkuş hoşgeldiniz dedi. Elbette salonda birçok tanıdık yüzü görmekte keyiflendirdi. İnsanların siyaset ve sivil toplum gibi alanlarda aktif olmalarını önemsiyorum. Eğer yönetimlerde söz hakkınız yoksa, oy kullanmanızın bir anlamı yoktur diyenlerdenim.

CHP Genel Merkezinin bulutların üzerinde parti logosu ile ufukta güneş reklam filmi hoş olsa bile umutları ve havayı da getirdi aklıma. Ancak CHP Bursa Milletvekillerinin hazırladığı klibi sosyal medyadan izleyince Bursa'nın ciddi bir hazırlık içerisine giriştiğini kabullendim. Salonda ki ambiyans müthişti. Başarılı bir sunum gerçekleştiren CHP'nin özellikle sondan geriye genç adaylarla ortaya çıkardığı sinerjiyi ayakta alkışlamamak mümkün değil. Böylesine dinamik ve heyecanlı aynı zamanda bilgili gençlerin var olduğu bir ülkeyi kim dize getirebilir ki? CHP Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun eş statüsünden basın kısmında oturma ayrıcalığını kullanmasını çok pozitif buldum.

Gazetecilik gibi zor bir mesleğin kervanında olan bizlerin yanlarında elbette eşlerinin olması önemlilik arz ediyor. Yine Milletvekili bile olsa Nurhayat hanımın eşinin de gazeteci olduğunu ifade ederek yanımızda yer almasını takdirle karşılıyorum. Basın ile her anlamda diyalog kurmanın ne demek olduğunu da inanıyorum ki, CHP İl ve ilçe örgütleri bu davranış modeliyle daha iyi anlamıştır. Söylemlerin genelinde Ak Parti iktidarı eleştiriliyor olsa bile aslında kabul edilen sorunların aynı olduğunu gördüğümü ifade etmem gerekiyor. Hem iktidar Ak Parti hem de ana muhalefet CHP aynı sorunlar üzerinde yoğunlaşıyor. İnanıyorum ki, etkili muhalefet ve iktidar siyaseti ile memleketin sorunları önümüzde ki süreçte hızla çözülecektir. CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın aşırı stresli tutumunun kaynağının İYİ Parti soruları olduğunu belirtmek gerekiyor. Saha çalışmalarıyla dağ yöresinde fırtına estirmesi beklenen Aydın'ı Ak Parti saflarından kesebilecek bir aday olmaması önemli.

Yine Erzincan'lı ve Artvin'li aday yoğunluğu dikkatimden kaçmadı. Erzincan Refahiye'li olan CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal'ın sert söylemlerinin içerisinde ısrarla ifade ettiği 'hep birlikte kardeşçe' 'hepimiz kardeşiz' 'adalet hepimize lazım' 'emparyalizme boyun eğmeyeceğiz' sözleri önemliydi. Ve yine farklı duruşu ile aday adaylığından bu yana beğendiğim ve hatta destek verdiğim bir isim Prof. Dr. Lale Karabıyık as solist edasıyla çıktığında sahneye. CHP'nin güçlü adayları var, birinci ve ikinci bölgede. Ancak görüyoruz ki, siyaset bilmemenin kürsüde ağır hatalar yapmak gibi bir karşılığı oluyor. Türkiye'ye geldiği günleri ve zorlukları unutan CHP Bursa Milletvekili Adayı eski BALGÖÇ Başkanı Yüksel Özkan, "50 yıllık geleceğini planlayamayan bir Türkiye var" sözlerini doğru bulmuyorum. Hükümet ile devleti birbirinden ayırt edemediği anlaşılan Özkan'a gazeteci olmasaydım, ayağa kalkıp "bu millet sana sahip çıkmasaydı, bu devlet var olmasaydı sen şuanda yoktun" diye haykırmak isterdim. Geldiği yeri unutan, bulunduğu makamlara gelmek için kimlerin kayığına bindiğini unutan sonra iş siyasete gelince vicdansızca vuran böyle bir adamın siyasette var olmasını doğru bulmuyorum. CHP geniş katılımlı Milletvekili aday profili ile kendini 24 Haziran sürecine hazırlamış durumda. CHP'nin en kritik demografik kitle olan Doğu ve Güneydoğu adayı Şahin Sevinç'i ilk 5 arasında göstermemesini büyük bir hata olarak yorumlamak lazım.

Tıpkı Ak Parti'nin yaklaşık 600 bin nüfusa direkt hitap eden Müfit Aydın'ı sıralamada beşinci sıraya getirip ortalama 3 bin oy karşılığı olan Keles'li Osman Mesten'e iki nolu koltuğu vermesi kadar büyük bir hata diyebilirim. CHP'nin seçim beyanmasine iz düşümü yapan söylemleri dikkatle dinledim. Esnaf Bakanlığı ve İnsan Kaynakları Bakanlığı çıkışlarını hayali bulsam bile özellikle 3600 sayılı ek gösterge ve öğretmenler ile sağlık çalışanları hususunda ki açıklamaları sandık üzerinde etkili söylemler diyebilirim. Önceki gün hükümete yakın MEMURSEN tarafından başlatılan imza kampanyaları da 3600 sayılı ek göstergede hükümetin sınıfta kaldığını gösteriyor. CHP'nin kendi iç dinamiklerinde 'tamam', ancak sahada 'yarım' olduğunu kabul etmeliyiz. Elbette seçim startı yeni verildi. Yine basın ve medya ilişkilerinin yetersiz olduğunu, oncu buncu şuncu diye basın davetlerinde bir ayrım yapıldığını görmek üzdü beni. Sonuç itibariyle basın özgürlüğünü ve de basına özgürlüğü söylemlerinde ifade eden bir siyasi düşüncenin basına sansür uygulamasını doğru bulmadığımı belirtmeliyim. Ayrıca, çok sayıda CHP'ye oy veren gazeteci büyüğümüz, dostumuz ve meslektaşımız olduğu halde orada onları görememekte önemli bir detay. Sosyal medya yönetimini başarılı kullanan CHP Bursa'nın etkili bir basın ve halkla ilişkiler ile daha da güçlü saha hakimiyeti kuracağını gözlemliyorum. Kısacası, bu seçim 16 yılın en sıkı seçim maratonu olacak diyebiliriz...