Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Cehennemin ön izlemesi…

Yazının Giriş Tarihi: 24.10.2020 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.10.2020 00:03

İnsanın nefretine dolanıp çeperlerine çarpa çarpa yaşamaya çalışması kim bilir ne kadar zordur.

Zor kolay oldu; muhtemelen  azaptır.

Kızgınlığı anlarım, öfkeye de diyecek bir şeyim yok, gönül koymak,küsüp darılmak ta ona keza, hadi bir adım daha öteye gidelim çünkü o da çoğumuzun hasletleri içerisinde; şöyle en sunturlusunda  küfür etmeyi de…

Ama gözleri kör,kulakları sağır,insanı için için heder eden nefreti hiç anlamam.

Hele ki eyleme dönüşenini hiç hiç.

Belki de hayvanları insandan ayıran en büyük özellikte budur.

Hiç kendi cinsi dahil diğer hayvanlardan nefret ederek onlara hırlayan bir hayvana rastladınız mı?

Varsa da ya yemeği içindir ya yerini korumak için.

O da nefreti değil iç güdüsüdür.

Ama bizim ki pek fena.

İçinde kıskançlık var, ötekileştirme var, çıkar var, birilerine yaranma var, bazılarının aman ne şirin çocuk decmeleri için atılan taklalar var, eziklik var çokça da niteliksizinden niteliklisine cehalet var.

Şimdi aklıma geldi; hayvanları bizden ayıran bir özellikte cahil olmamaları.

Gerçi cahil olmalarına neden de yok; yok çünkü birbirleri arasında bundan faydalanan da yok.

Merak ettim baktım sözlük canavarı nasıl tanımlıyor diye; sonra da hayvanlara karşı yapılan son derece haksız bir yakıştırmayı görünce hayal kırıklığına uğradım.

TDK na göre canavar sadece masallarda sözü geçen, korkunç ve yırtıcı, yabanıl hayvanmış.

Yani masallarda sözü geçmese yokmuş bile.

Ama tanımı kim yaptıysa ona göre hayvanmış işte.

Canavar denilince ilk akla gelen bir hayvan olsa da buna kesinlikle katılmıyorum.

Çünkü canavara yüklenen sıfatların devamı ve fazlası insanın derinliklerinde gizli.

Onu yerinden çıkartmakta hiç zorlanmayanlar da kötülüklerinin ete kemiğe bürünmüş hali.

En tehlikelisi de kendi canavarlarını evcil belleyip bazen tekme yumrukla, bazen  höykürerek, bazen tehdit ederek, bazen itibara tecavüzle, bazen yazarak çizerek bazen de paylaşım yaparak sürekli  beslemeye devam edenleri.

Adam rahmetli Bekir Coşkun ile ilgili tivit atmış.

Diğer adamlar ve kadınlar da beğeni üstüne beğeni.

Yazdığını yazmayacağım;

Nasılsa siz de görmüşsünüzdür o rezil görseli.

Yazmadığım gibi yorum da yapmayacağım.

Bekir Coşkuna bu yapılır mı? O ki…

Hayır üç noktanın devamında getirmeyeceğim .

Bunu yapana değmediğinden değil, bulduğu her fırsatta canavarının üzerini binip ağızından köpükler saçarak eylemini tekrar edeceğinden emin olduğum için.

Ama hiç ne ara böyle olduk biz gibisinden romantik sorularda soracakta değilim.

Olduk işte;

Belki de çoktandır böyleydik te edebimiz izin vermiyordu görmemize.

Şimdi o da karaborsa olduğu için rahatlıkla kafa göz dalabiliyoruz birbirimize.

Söylemesi zor ama; galiba hepimiz içerilerimde bir yerlerde her an  gemi azıya almaya hazır dizgini  elimizden kaydı kayacak bir canavar besliyoruz.

En sevdiği menü de de; yüreğimizle, duygularımızla, aczimizle, yenilmişliklerimizle, sanrılarımızla, saplantılarımızla yine biz varız.

Yedikçe acıkıyor namussuz; doyması için ölmemiz gerekiyor çoğunlukla.

Joseph Goebbels bile İçimizdeki Canavar diye kitap yazmış zamanında.

Kendisi bizzat canavar olan bir adamın suçu içinde ki canavara atması da pek manidar doğrusu…

Demem o ki;

Nefret öyle psikologların psikiyatristlerin dedikleri gibi yalnızca saplantılı bir duygu hali filan değil;

Alenen insanın içinde onunla birlikte doğan ve yine onun elinden beslenen, ne kadar semirirse kişiyi o kadar günahkar kılan görünmez bir organizma.

Bunları gördükçe nefretin cehennemden bile kovulduğuna inanıyorum

Hatta cehennemin çizginin bu tarafında ki ön izlemesi olduğuna da.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.