Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çanak Çömlek DNA’sı

Yazının Giriş Tarihi: 29.07.2019 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.07.2019 00:00

Toprak altından çıkarılan bir çanağın, bir çömleğin binlerce yıl öncesinden bizlere haber verebilmesi konusunda ne kadar bilgi sahibiyiz? İnsanlarda ve hayvanlarda olduğunu düşündüğümüz DNA’nın çanak ve çömleklerde de bulunabileceğini hiç düşündük mü?

Vallah, ben bu konularla ilgili pek fazla kafa yormadığım gibi, birisi çıkıp soru sorsa, DNA’nın duran cisimlerde, çanak ve çömleklerde bulunmasının mümkün olmadığını savunurdum kendimce.

Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü ile Koç Üniversitesi’nin birlikte yürüttüğü SARAT Projesi’nden Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Murat Başlar sayesinde haberdar oldum. Bursa’da yapılan etkinliklerde arkeolojinin önemi ve tarihe ışık tutan yönlerinden çok, eski yıllara ait olan eşyalarla ilgili bulgular ve DNA analizlerine yönelik çalışmaları öğrenme imkanına kavuştum.

SARAT Projesi kapsamında Hasanağa-Akçalar Aktopraklık Arkeolojik Kazı Parkında yapılan toplantıda, Kültürel Miras varlıklarının topluma faydalı hale getirilmesi ve Türkiye’deki arkeolojik çalışmalar ve elde edilen bulgulara yönelik kamuoyuna duyurma adına yapılan haberler, ‘Arkeoloji Haberciliği Atölyesi’ çalışmalarında değerlendirildi.

Önce şunu ifade etmemde fayda var. Ülkemizdeki arkeolojik çalışmalar, kazılar, elde edilen bulgularla ilgili olarak pek çok haber yapılıyor. Bu haberlerin bazıları ise okurlara ilginç gösterilmesi adına belki bilerek belki de bilmeyerek çarpıtılmış halde karşımıza çıkabiliyor. Bu konunun enine boyuna tartışıldığı zaman, insanların kusuru başkalarında arama yerine, kendi eksiklikleriyle de yüzleşmesi gerçekten çok sevindirici.

Gelelim, çanak çömlek DNA’sına.

Dr. Gül Pulhan, Araştırmacı Işılay Gürsu, Dr. Cemil Mezmen, Özlem Başdoğan ile Nur Banu Kocaaslan’ın Arkeoloji haberciliğine dair hazırladıkları ve SARAT ismini verdikleri bu ilginç projede gerçekten ilginç konuları öğrendik.

Bursa Yenişehir ilçesindeki Barcın Höyüğü, (biz bu bölgeyi Barçın veya Burçun köyü olarak tanıyoruz) kazılarını gerçekleştiren Doç. Dr. Rana Özbal’ın anlatımları bizleri yüz binlerce yıl tarih öncesine götürdü. Yapılan arkeolojik kazılarda Taş Devrinden günümüze uzanan köprüler, insanların göç yolu ve medeniyet yoluna dair çeşitli bulgular elde edilmiş.

Barcın Höyük Kazı Projesi, M.Ö. yedinci bin yıldaki bir erken tarım topluluğunun yerleşim kalıntılarını araştırıyor. Barcın Höyük arkeolojik kazı alanı, Kuzeybatı Anadolu’da Bursa’nın Yenişehir Ovası’nda yer alıyor. Kazılar 2005’ten beri devam ediyor.

8 bin yıldan fazla bir zaman önce Kuzeybatı Anadolu’da ilk tarım toplulukları nasıl gelişti? Bu insanlar geçimlerini nasıl sağladılar, ne tür yerleşimlerde yaşadılar, ölü gömme gelenekleri nasıldı ve yakın veya uzaktaki hangi topluluklarla etkileşim halindeydiler? Ve daha geniş bir zamansal ve bölgesel ölçekte, Neolitik Çağ’da tarımın Yakındoğu’dan Avrupa’ya yayılmasında Kuzeybatı Anadolu’nun rolü neydi?

Bunlar, yaklaşık 25 yıl önce Hollanda Yakındoğu Enstitüsü (NINO) ve Hollanda Araştırma Enstitüsü (NIT) tarafından başlatılan Doğu Marmara Bölgesi’nde Erken Tarım Toplulukları başlıklı, uzun soluklu araştırma projesinin merkezinde yer alan bazı sorular. Barcın Höyük Kazı Projesi de Erken Tarım Toplulukları araştırma projesinin parçası olarak bölgede yürütülen bir dizi kazının sonuncusu.

Barcın Höyük literatüre ilk olarak James Mellaart ve David French’in çalışmaları ile girmiştir. 1980’li yıllarda Mehmet Özdoğan’ın yüzey araştırmalarına dahil edilmiştir. Kazılar 2005 yılında NIT/NINO tarafından Jacob Roodenberg yönetiminde ve İznik Müzesi’nin himayesinde (2005 ve 2006) başlayana kadar herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Bu tarihe kadar “Yenişehir II” olarak bilinen alana, yakınında bulunduğu köyden dolayı “Barcın Höyük” adı verilmiştir.

Şimdiye kadarki kazılar Bizans, Helenistik/Roma, Erken Bronz Çağı, Geç Kalkolitik ve Geç Neolitik dönemlere ait yerleşimleri ortaya çıkarmıştır.

Barcın Höyük kazıları Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ile sürdürülmektedir.

Kazılara, Hollanda Araştırma Enstitüsü (İstanbul), Netherlands Institute for the Near East (NINO), Koç Üniversitesi (İstanbul), Research Institute CLUE+ (VU University Amsterdam), Boğaziçi Üniversitesi (İstanbul), Ege Üniversitesi (İzmir) tarafından kurumsal destek sağlanmaktadır.

Tarım ve hayvancılığın başlaması insanlık tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır. İlk tarım yerleşimleri Ortadoğu’da bulunmuştur ve Neolitik döneme (yaklaşık M.Ö. 8000’den önce) tarihlenir. Bunu takip eden binyıllarda ‘Neolitik yaşam biçimi’ olarak bilinen yaşam Anadolu ve Avrupa’ya yayılmıştır. Bu “Neolitikleşme” sürecini anlamak on yıllar boyunca arkeolojik araştırmalarda temel konulardan biri olmuştur.

Bu kazılarda elde edilen çanak ve çömleklerle ilgili ilginç bilgilerde verdi Doç. Dr. Rana Özbal, bu eşyaların içinde bulunan kalıntılarda DNA analizleri yapmışlar ve süt üretiminin yapıldığını ortaya çıkarmışlar. Yine, DNA analizlerine göre, Dünyadaki bilinen ilk yoğurt üretiminin de bu höyük kazılarında elde edilen yerleşim alanında yaşayan insanlarca yapıldığını ispatlamışlar.

Rana Hoca'nın yaptığı açıklama şöyle:

DNA araştırmalarımız insanların göç etmeleriyle ilgili çalışmalardı. Anadolu'dan gelen Neolitik insanların Avrupa'ya göç ettiklerini biliyoruz ve DNA ile teyit edebiliyoruz. DNA Barcın Höyük insanları için önemli bir veridir. Ancak çanak çömleklerde DNA yok, DNA sadece canlılarda olur.

Çanak çömleklerin içinde LİPİT yani yağ bulabiliyoruz. Bunu gözeneklerden ayıklayıp İzotop analizi yapıp ona göre hangi tür yağ olduğunu tespit edebiliyoruz.

Bu analizin yöntemleri kimyasal yöntemlerdir. Biyolojik yani DNA ile ilişkili yöntemler değil, bizler bulguları bu şekilde elde ediyoruz.

Höyük kazıları sırasında bulunan ayak izi sayesinde, insanların boyları, kiloları ve yaşam şartlarına dair bilgileri güncellemişler. O çağlarda yaşayan insanlarda tıpkı bizler gibi aynı boylarda ve kilolarda yaşamışlar. Bulunan ayak izinin ayakkabı numarası ise 39 olarak tespit edilmiş.

İşte, Çanak-Çömlek DNA’sının Taş Devrinden günümüz teknoloji devrine tarihe tuttuğu ışığın meşale gibi aydınlattığı noktalar.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.