Hükümet 2017 yılında ekonomiyi rahatlatacak kararlarını açıkladı. Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) kararları iş dünyası tarafından memnuniyetle karşılandı.

Yapılan değerlendirmelerde özetle, “Hükümetimizin icracı ve reformcu bir anlayışla hareket ederek yatırım, üretim, istihdam ve ihracata yönelik açıkladığı tedbirleri ve destekleri olumlu ve moral verici buluyoruz. İş dünyamızın en çok sıkıntı yaşadığı alanlar olan finansmana erişiminin kolaylaştırılması, istihdam maliyetlerini düşürecek mekanizmalar hazırlanması ve yatırım yapmanın cazibesinin artırılmasına odaklanılmış olmasını fevkalade önemli görüyoruz. Ayrıca, bu adımların özellikle Kobilerimize hitap etmesinin ekonominin büyüme performansına olumlu yansıyacağı ve büyümenin bereketini artıracağı inancındayız. Reel sektör olarak yeni bir yıla girerken, bunların kamuoyu ile paylaşılması olumlu ve gelecek için umut vericidir. 2017’de reel sektör için belirsizlik yerine umut hâkim olacaktır. Bu zor günlerde reel sektörün yanında olduğunu gösteren devletimize teşekkür ediyoruz. Türk iş âlemine cesaret verecek bu adımların ülkemize, ekonomimize ve müteşebbisimize hayırlı olmasını diliyoruz” denildi.

EKK kararları öncesinde, denetim, finansal danışmanlık, risk yönetimi, vergi ve ilgili alanlarda, birçok farklı endüstride faaliyet gösteren özel ve kamu sektörü kurumlara hizmet sunan Deloitte, Türkiye’nin Ekonomik Görünüm Raporunu yayınladı.

Büyü(yeme)me Sancıları başlıklı değerlendirmede, Türkiye ekonomisinin büyüme dinamikleri açısından kritik bir eşiğe geldiği belirtilirken, “Kapsamlı bir ekonomik program kurgulanmadan ve siyasi istikrara kavuşmadan Orta Vadeli Program hedefleri artık oldukça iyimser kalıyor” yorumu yapılmış durumda.

Deloitte, Türkiye’nin Ekonomik Görünüm Raporu’na göre;

Büyümede son yıllarda hem bir yavaşlama hem de kalite konusunda sorunlar mevcut. Uzun vadeli sürdürülebilir büyümenin kaynağı olan üretkenlik artışları son yıllarda yerinde sayıyor ve reel ücret artışları da bunun çok üzerinde seyrediyor. Diğer taraftan ekonominin arz tarafındaki bu soruna ek olarak ‘makro kırılganlıklar’ oldukça yüksek seyrediyor.

Bu klasik kırılganlık unsurlarından olan enflasyon tarafında küresel koşullar düşünüldüğünde yüzde 5’lik hedef dahi yüksek kalıyor, Türkiye’de enflasyon trendi yüzde 8 civarında katılaşmış görünüyor. Cari açık ise petrol fiyatındaki yarı yarıya düşüşe rağmen, halen 35 milyar dolar civarlarında, GSYH’ye oranla ise yüzde 5 gibi yine oldukça yüksek bir oranda. Özellikle son dönemdeki bozulmada güvenlik sorunları nedeniyle turizmde yaşanan büyük kayıplar etkili olmakla birlikte, düşük büyümemize ve kurda sert değer kaybına rağmen ‘çekirdek’ dengedeki bozulma dikkat çekici.

Büyümenin tetikleyicileri olan dört ana motordan özel tüketim, kamu harcamaları, özel yatırım ve ihracat kompozisyonunda da, sadece özel tüketim ve kamu harcamalarının ağırlığı çekti ve bu durum, sağlıksız bir yapıya işaret ediyor. Türkiye özelinde büyümenin daha çok yatırım ve ihracat ağırlıklı olması arzulanıyor.

Bu yorumlamalardan sonra, EKK kararları ve ardından iş dünyası tarafından yapılan değerlendirmeler gösteriyor ki, Hükümetin ekonomiye yönelik öncelikleri 2017 için piyasaları önemli ölçüde rahatlatacak ve büyü(yeme)me sancıları da geride kalacak.