Efsaneler anlatıyor, hatıralar canlanıyor (Haluk Erdem)

Yeşil beyazlıların 1.Lig’e çıktığı 1967-68 sezonundaki ilk kadrosunda yer alan unutulmaz futbolculardan, 90 dakika durmadan koşmasıyla bilinen ve sonraki yıllarda Milli takımlarda teknik sorumluluk görevleri de alan Haluk Erdem’in anılarından kendi kaleminden Bursaspor-Beşiktaş maçları… 

İlginç bir futbola başlangıç hikayem var. Elazığ’da babamın korkusuna gizlice lisanssız amatörce futbol oynarken, Şeref Stadyumu’nda Türk futbolunun efsanesi Baba Hakkı (Hakkı Yeten) tarafından bizzat beğenilip Beşiktaş’a profesyonel imza atacak seviyeye çıktım. Sonrasında önce İstanbulspor’a ardından Bursaspor’a transfer olarak kariyerime devam ettim. Bu süreçte yaşadıklarımı yazsam roman, senaryoya dönüştürsem uzun metraj sinema filmi olur.

AMATÖRDEN KEŞFEDİLDİM

Elazığ Lisesi tam bir futbol okuluydu. Orada okurken okul kaptanlığı, sınıf kaptanlığı, mahalle kaptanlığı yapıyordum. Babam futbol oynamamı istemediğinden profesyonel oynayamıyordum. Dönemin en ünlü futbolcularından Beşiktaşlı Nazmi Bilge o dönem Elazığ’da askerlik yapıyordu ve ben Elazığ Yolspor’da lisanssız olarak oynarken, Beşiktaş takımı gösteri maçı yapmaya gelmişti. O maçta Nazmi Bilge beni keşfetti ve İstanbul’a götürdü. Şeref Stadyumu’na geldik, Beşiktaş antrenör Sandro Puppo takımı ikiye ayırıp hazırlık maçı yaptırıyordu. Beni de ikinci yarı oyuna aldı. Oynadığım takımda Arif, Nazmi, Şenol, Birol, Kaleci Necmi, Muhittin, Kaptan Kaya gibi dönemin unutulmaz milli takım oyuncuları da vardı. Selim Soydan’ın hemşehri desteğiyle maçta 3 gol attım.

İMZAYI ATAMADIM

Maç oynanırken sahaya uzun paltolu birisi girdi, orta sahaya doğru yaklaştı ve eliyle beni işaret edip yanına çağırdı. Önce şaşırdım ve beni çağırdığını anlamadım. Sonra yanına gittim ve kendisini tanıttı: Türk futbolunun en efsane isimleri arasında yer alan “Baba Hakkı (Hakkı Yeten) Beşiktaş’ın başkanıyım. Yarın ofisime gel ve sana sözleşme imzalayalım” dedi. Heyecandan dizlerimin bağı çözülmüştü. O gece saat 02:00’de postacı geldi ve 03:00’te Elazığ’dan telefon geleceğini ve postanede olmam gerektiğini söyledi. Gece telefonla konuşmaya gittiğimde annemin vefat ettiğini öğrendim. Sabah ilk trenle Elazığ’a döndüm. 1 yıl boyunca babama baktım. Beşiktaş’a transferim bu nedenle gerçekleşmedi.

BEŞİKTAŞ BİZİ YENEMEZDİ

İstanbul’a tahsilim için geldiğimi duyan İstanbulspor yetkilileri beni davet ettiler ve profesyonel sözleşme imzalattılar, oynamaya başladım. İstanbulspor ve milli takımlarda gösterdiğim performansla Ziya Şengül ve oda arkadaşım Şükrü Birand oda arkadaşım onların vasıtasıyla Fenerbahçe’ye transfer oluyordum. Transfer çekimi dahi vermişlerdi. İstanbulspor’da oynarken Uludağ’da kamplara gelirdik. Rahmetli Rahmi Okyar beni tavsiye etmiş ve dönemin teknik direktörü Sabri Kiraz’ın da onayıyla 1967-68 yılında Bursaspor 1.Lig’e çıktı ve yolum yeşil beyazlı formayla kesişti. Bursa’yı sevdiğim için bu tercihi yaptım ve iyi ki yapmışım diyorum. Bursaspor’da oynarken Beşiktaş’a karşı kolay kolay kaybetmezdik. 1967-68 sezonunda 1973-74 sezonuna kadar Beşiktaşla oynadığımız 13 maçta 2 kez kazandık 1 kez kaybettik, 10 maç berabere bitti. Hatta Genç Milli takımlarda beraber oynadığımız o dönemler Beşiktaş’ın yıldızları olan Sanlı Sarıalioğlu ve Yusuf Tunaoğlu her maç esnasında “Allah aşkına neden bize karşı böyle oynuyorsunuz” diye serzenişlerde bulunurlardı.

GÜZEL ANILARIM OLDU

Bugün Bursaspor’da oynadığım dönemlerden hatırladığım anıları bazı özel insanlara borçluyum. Dönemin Bursaspor başkanı Talat Diniz, yönetici Semih Sevilen, antrenörler Sabri Kiraz, Toma Kaloperoviç, transferimde katkısı olan rahmetli Vedat Okyar’ın babası rahmetli Rahmi Okyar… Takım arkadaşlarım kaleci Osman, Müfit, Ahmet Tuna, Hatçe Cengiz, Mesut, Ersel ve ismini sayamadığım niceleri. Çok güzel dostluklar, çok güzel anılar biriktirdim Bursaspor kariyerimde.

EVLATLARIMLA GURUR DUYUYORUM

Biraz’da ailem hakkında bilgi vermek gerekirse, Taygun Erdem ve Algun Erdem gibi iki önemli spor adamı ve sanatçı kızım İpek Erdem hayatımın en önemli değerleridir. İki oğlumun da tıpkı benim gibi milli formayı giymeleri, benim gibi milli takımlarda çeşitli görevler almaları hayatımdaki en büyük mutluluk ve gurur kaynakları olduğunu belirtebilirim. Taygun Erdem, Milli takımlarda hocalara lisans kursu veren önemli bir eğitmen konumundaydı, şimdi Bursaspor’da Altyapı Gençlik Geliştirme Sorumluluğu görevi yapıyor. Diğer oğlum Algun’da kendisini alanında geliştirip hocalık yapmaya başladı. Edirnespor’da kariyerine devam ediyor. Kızım İpek, televizyon dizilerinde ve sinema filmlerinde rol alıyor.

ŞENOL GÜNEŞ KALİTESİ

Artık gelelim asıl konuya. Bursaspor’un önemli bir Beşiktaş maçı var. Rakibin teknik direktörü, benim hayran olduğum ve Türkiye’de kalitesine az rastlanır bir şahsiyet olan Şenol Güneş. Akademisyen olarak kendisini geliştiren ve geçen yıl Bursaspor’da oynattığı futbolla taraflı tarafsız herkesi kendisine hayran bırakan Şenol güneş, şimdi bize rakip olacak. Açıkça söyleyeyim kulübede olsam ben Beşiktaş’tan değil Şenol Güneş’ten çekinirim. Geçen sezon bize oynattığı futbolun aynısını şimdi Beşiktaş’a oynatıyor. Eldeki malzemesi de kaliteli olduğundan şuan liderlik koltuğunda oturuyorlar. Kalite tesadüf değildir. Şenol Güneş çok kaliteli bir insan ve teknik adamdır.

RAKİBİ TANIMAMIZ AVANTAJDIR

Bursaspor’umuz açısından maça baktığımızda Beşiktaş’ın etkili silahlarını durdurmamız gerekiyor. Özellikle savunmada dikkatli oynayıp, rakibin hızlı hücumlarında eksik yakalanmamalıyız. Rakibimizin ne oynayacağını bilmemiz bizim için avantaj olmalı. Ertuğrul Sağlam ve teknik ekibi gerekli analizleri yapıp sahaya en uygun futbolcu grubunu süreceklerdir. Kim oynarsa oynasın, zor bir maç olacak. Her ihtimale açık bir mücadele olarak görüyorum. Seyir zevki açısından da izleyenlerin inanılmaz haz duyacağı bir 90 dakika bizi bekliyor. Başarılar Bursaspor’um, kalbimiz sizinle.

Dünyanın en önemli spor adamları arasında yer alan alman teknik adam Jupp Derwall, milli takımlarda danışmanlık yaparken bende Milli takımlar Marmara Bölge Teknik Sorumlusu olarak hizmet ediyordum.

Oğullarım Taygun ve Algun’un milli takımlarda çeşitli kademelerde hem futbolcu hem de eğitici olarak görev almaları benim için gurur kaynağı ve ömrüm boyunca anlatacağım en güzel hadiseler arasında yer alıyor. Taygun, şuan Bursaspor’da Altyapı Gençlik Geliştirme Proje Sorumlusu olarak görev yapıyor.