O efsane sezonu hatırlayın, hani Bursaspor'un şampiyonluk kupasına uzandığı, olmazların olduğu, kupaya hasret gözlerin ve gönüllerin coştuğu sezonu. Ne demişti Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, "Biz Galatasaray ile çekişirken Bursaspor geldi aradan sıyrıldı. Biz Bursaspor'u hiç hesaba katmamıştık..."

Ayakla oynanan oyundaki 'ayak oyunları'

Kim ne derse desin ben Şenol Güneş'i ayrı bir sever ve saygı duyarım. Bugün Beşiktaş'a olduğu gibi, geçmişte görev yaptığı sırada Bursaspor'a da değer katmıştır. Şu sözünü hiç unutmam Şenol Hoca'nın; "Evet futbol ayakla oynan bir oyundur ama bu oyunda ayak oyunları oynanmamalıdır." Maalesef ülkemizde uzun yıllardır futbolda çok ciddi ayak oyunları oynanıyor.

Yazının giriş bölümünde ifade ettiğim Aziz Yıldırım'ın bu sözleri yıllardır öylece havada duruyor. Kimse de, 'ne demek kardeşim Bursaspor'u hesaba katmadık. Hesaba katsan bile bir kulüp başkanı olarak ne yapacaktın ki?' diye hesap sormadı. Bırakın hesabı, bu yönde doğru düzgün bir soru bile sorulmadı.    

Şampiyonluk sonrasında yaşananlar

Bursaspor'un şampiyonluğa uzanması Türk futbol tarihinde yaşanan gerçek bir devrimdi. Futbolun endüstrileştiği ve devasa rakamların havada uçuştuğu yıllardan sonra ligimizde şampiyonluğu İstanbul dışına çıkarabilmeyi başaran tek takım Bursaspor olmuştur. Bu, futbol dünyasına egemen güçlerde öyle büyük bir rahatsızlığa yol açmıştır ki, bunun acısını yıllardır bizden çıkarıyorlar. Üstelik tekrar bir yol kazası yaşamamak için o sezondan beri Bursaspor'u hep hesaba katıyorlar.

Keşke imkanı ve zamanı müsait olan bir arkadaşımız, şampiyonluktan sonraki sezonları inceleyip istatistiki bir çalışma yapabilse de her yıl hakemler tarafından Bursaspor'un en az 10-15 puanın gasp edildiğini ve kulübe haksız yere milyonlarca liralık cezaların yazıldığını ortaya koyabilse.

Hakemler takımı sahada resmen doğruyor ama taraftar, 'futbolun katili Türk hakemleri' diye bağırınca hem kulübe, hem de taraftara ceza yağıyor. Herkesin eleştirilebildiği bir ortamda hakemlere ya da federasyona dokunulamaz, eleştirilemez diye bir yasa var da bizim mi haberimiz yok!

Yıllardır kulübe haksızlıklar yapılıyor ama çıkıp iki kelimeyle bu yanlışları eleştiren yöneticilerimize işin durumuna göre şak diye 50-100 bin TL para cezası ve hak mahrumiyeti veriliyor. Yöneticinin kendi cebinden ödemesi gereken bu rakamların büyüklüğü ortadayken daha sert açıklamaları beklemek belki hakkımız ama çok gerçekçi değil.

Tedbirli sezon

Bu sezonun başlangıcında biz de dahil hiç kimse Bursaspor'dan böyle bir performans beklemiyordu. Camia tarafından bir feda yılı gibi görülen sezonda, diğer takımlardaki arızaların da büyük katkısıyla Bursaspor birden kotaya girdi ve lig ikinciliğine kadar yükseldi. Bu gidişatı gören futbolun egemenleri yine düğmeye bastı. Üstelik bu kez hiç de gecikip işi riske atmadılar. Daha ligin başında alınan tedbirlerle Bursaspor son üç maçını 10 kişi ile tamamladı. Aleyhimize verilen haksız penaltılar da cabası. Görünen o ki bu Bursaspor'dan bile korkan egemenler, şimdiden eşeğini sağlam kazığa bağlıyorlar.

Gaziantep'deki son maçta yaşananları düşündüğümüzde bu tezimde ne kadar haklı olduğum da tartışılamaz bir gerçek olarak ortada duruyor. Düşünsenize, hakemin verdiği haksız kırmızı kart ve penaltı yüzünden resmen 3 puanımız çalınıyor. Maçtan sonra hakemin Bursaspor'dan özür dilediği iddia ediliyor. Gözlemcinin hakemin bu kararının yanlış olduğunu raporunda yazdığı ifade ediliyor.

Buna rağmen '3 puanı kaybettik bari Erdem'in haksız yere gösterilen kırmızı karttan dolayı ceza almasını engelleyelim' diyerek PFDK'ya başvuran Bursaspor'a şok bir karşılık veriliyor. PFDK'dan, Erdem'e ceza verilirken, kulübe 45 bin TL para cezası ve taraftara da bir maç deplasman yasağı kararı çıkıyor. Bütün bunlar tüm çarpıklığı ve çıplaklığıyla ortada dururken, gel de futbol maçı izle ve keyif al. Başımızda bu futbol egemenleri olduğu sürece, biz daha uzun yıllar 'kardeşim ne güzel statlar da yapıldı, bu taraftarlar niye maçlara gelmiyor?' diye tartışır dururuz.