Malum Türkiye yeni ve kritik bir seçim sürecine girdi. Artık çalışmalar, konuşmalar ve temaslar tamamen seçim hesapları üzerinden yürütülüyor. İktidar partisi yıllar sonra Tayyip Erdoğan'ın dümende olmadığı bir seçime girecek. Davutoğlu'nun yönetimindeki ilk seçimden de AK Parti'nin zaferle çıkması bekleniyor ama tartışmalar alınacak oy oranının ne olacağı yönünde yapılıyor. Yine aynı şekilde tek başına iktidar noktasında da sıkıntı yaşanması beklenmiyor fakat merak edilen anayasayı değiştirecek çoğunluk hedefine ulaşılıp ulaşılamayacağı.

Bursa’nın tavrı

Türkiye genelindeki tablo bir yana bizim bugün mercek altına alacağımız asıl konu seçimler sonrasındaki yeni dönemde Bursa'nın durumu. Bursa, kurulduğu günden beri AK Parti'ye Türkiye ortalamasının üzerinde oy verdi. Gerçi gerek yerel yönetim hizmetleri gerekse de merkezi bütçeden yapılan yatırımlar noktasında maalesef hak ettiğini alamadı. Bunda Ankara'nın payı olduğu kadar Bursa'daki gruplaşmaların ve yapılan ayak oyunlarının da etkisi oldu. Yani işin özeti, basiretsiz siyasetçiler yüzünden Bursa diğer metropoller gibi hizmet yağmurunda ıslanamadı. Emsallerimizde bardaktan boşanırcasına yağan hizmet yağmurları bizde atıştırıp geçti.

İşte tam da bu noktada Bursa'nın 7 Haziran 2015'teki seçimler sonrasında Ankara'ya yollayacağı temsilcilerin ve şehrin milletvekili listesinde birinci sıraya yerleşecek ismin, başka bir ifadeyle 'yeni siyasi patronun' yeni dönemde yapacağı çalışmalar büyük önem arz ediyor.

Yine teğet mi geçecek?

Benim Bursa adına yeni dönemde merak ettiğim en önemli konu bu. Yeni siyasi patronun ve yeni milletvekillerinin (benim beklentim 1-2 isim dışında tüm listenin değişeceği yönünde) döneminde de 12 yıllık AK Parti iktidarının büyük bir bölümünde olduğu gibi hizmet yağmuru Bursa'yı yine teğet mi geçecek? Yoksa bu kez adamcılık, çekişme ve ayak oyunları olmadan tek vücut halinde hatta muhalefetle de birlikte Bursa için mi çalışacak?

Bu noktada AK Parti İl Başkanı Cemalettin Torun'a büyük görev düşüyor. Torun, atandığı dönemde gösteremediği inisiyatifi bakalım kongre kazanan, seçilen bir il başkanı olarak gösterebilecek mi? Torun'un performansı hem kendi siyasi kariyeri hem de Bursa'nın kaderi açısından kritik önem taşıyor. Peşinen de belirtmeliyim ki, seçildikten sonraki performansı ve tarzı, yeni dönem için beni umutlandırıyor. Kişilik olarak saygıyı hak eden Torun, çalışma performansıyla ve atacağı kararlı adımlara Bursa için kazanımlar sağlarsa, kentimizin siyasi tarihinde çok müstesna bir yere gelebilir.

Torun ne yapmalı?

Benim Sayın Cemalettin Torun'dan beklentim, bu seçim sürecinde Ankara'da sesini yükseltmeli, Bursa adına masaya yumruğunu vurmalı ve Bursa'nın gelecek dört yılında söz sahibi olacak vekiller için inisiyatifin bu kentte olmasını sağlamalı. Ankara'da tanıdığı olan değil, bu şehirde bilinen, sevilen ve hepsinden de önemlisi başarılı olacağı düşünülen isimler tercih edilmeli. Bursa'daki teşkilatların, STK'ların ve vatandaşın teveccühüne mazhar olan isimler seçilmeli. (Buradaki kastım hemşeri derneklerinden aday gösterilmesi değil.)

Ciddi katkı sağlayacak bir kaç isme de, aday adayı olmasa bile teklif götürülmeli. Öyle ya, başvuranların hepsinin kötü olduğunu varsayarsak, bizi temsil edecek isimler bile bile bu listeden mi seçilecek? Ayrıca son yıllarda o kadar çok aday bolluğu ve kalite düşüklüğü yaşanıyor ki, kaliteli isimler aynı karede olmamak için adaylıktan uzak duruyorlar. İktisattaki 'kötü para iyi parayı piyasadan kovar' teorisindeki gerçeklik, siyaset arenasında da yaşanıyor ve kötü adayların bolluğu iyi adayların piyasadan çekilmesine neden oluyor.

Hiç unutmuyorum, 2011 seçimlerindeki başvuru sürecinde AK Parti Bursa İl Başkanlığı'nda gördüğüm ve 'sen de aday olmuşsun' diye takıldığım birçok ismin neredeyse tamamının gerçekten de aday olduğunu görünce hayretler içinde kalmıştım.

Elbette herkes özgür ve kısıtlama getirilemez ancak bu işin de ayağa düşürülmemesi lazım.

Daha kendi işini sağlama alamamış insanların siyaset sayesinde bir yerlere gelmesinin önü kapatılmalıdır. Seçim sonrası 'ben milletvekili adayıydım veya aday adayıydım' diye partilerin, belediyelerin veya siyasilerin kapısını aşındıracak isimlerin listelerde olması aday sayısını arttırsa da kaliteyi düşürüyor.

Burada ekonomik olarak iyi durumda olanların veya başka bir ifadeyle parası olanların dışında aday olmaması gerektiğini savunduğum sanılmasın. Aksine paralı olmayan ama bu şehre ve ülkeye fikri ya da çalışma performansı açısından katkı sağlayacak insanlara da siyaset şansı tanınmalı görüşündeyim.

Bir de ismini aday adayı olarak ilan edip 'ben sizdenim' mesajını verip terfi kapmaya çalışan bürokratlar meselesi var ki, o da ayrı bir vakıa.

Bursa'nın yeni siyasi patronu

Tüm bu süreçte şüphesiz en önemli konu, listenin birinci sırasında kimin olacağı. Listenin birinci sırası, kentin yeni siyasi patronu ve muhtemelen yeni kabinenin de bir üyesi olacak. Görünen o ki, birinci sıramızda yine Bursa'ya yakınlığı bulunan 'ithal' bir aday olacak. Kulislerden sızanlara göre Bursa'nın birinci sırası için en kuvvetli adaylar Numan Kurtulmuş ile Süleyman Soylu. Kulis bilgileri ne kadar doğru çıkacak bilmiyorum ama bu kez şehrin siyasi patronunun Bursa için yoğun mesai harcaması sağlanmalı. Buradaki kastım bugüne kadar olduğu gibi sık sık Bursa'ya gelip olur olmaz programlarda, açılışlarda boy göstermesi değil, gerekirse daha az gelip Bursa için Ankara'da mesai harcamasıdır. İl başkanlığı ve Bursa'yı temsil eden siyasetçiler de çekişmeleri bırakıp, kent için projeler hazırlamalı ve bu projelerin yeni patron tarafından Ankara'da gündeme alınması için çaba göstermeli.

Son olarak da, bundan sonra telefonunu 'ben Erzurumlu, Karslı, Artvinli vb milletvekili Bedri, Hasan, Osman vs' diye açan isimler kesinlikle listeye alınmamalı.