Türkiye yeniden kritik bir seçim sürecine girdi. 7 Haziran seçimleri sonrası muhalefet uzun bir aradan sonra özgüven tazelerken Ak Parti de ilk kez tek başına hükümet kurma yetkisini milletten alamadı. Koalisyon görüşmelerinden bir sonuç alınamadığı için yenilenecek seçim öncesinde partilerin ilk hamleleri aday listeleriydi. Muhalefet listelerinde ülke genelinde bir kaç isim dışında sürpriz yaşanmazken asıl değişim AK Parti listelerinde görüldü. Araya kısa bir dönem girip üç dönem kuralına takılanların da önü açılınca AK Parti seçmenin karşısına 7 Haziran'a göre çok daha güçlü bir listeyle çıktı.

Bursa'nın listesi

Türkiye genelindeki tablo bir yana bizim bugün mercek altına alacağımız asıl konu yeni dönemde Bursa'nın durumu. Bursa'da muhalefetin listeleri için 7 Haziran'a göre farklı bir değerlendirme yapacak durum ortaya çıkmadı. Muhalefet partileri adaylar noktasında durumunu muhafaza etti. AK Parti'de ise önemli değişiklikler söz konusu ama biraz da geçmişi hatırlamakta fayda var.

Bursa, kurulduğu günden beri AK Parti'ye Türkiye ortalamasının üzerinde oy verdi ama yatırımlar noktasında maalesef hak ettiğini alamadı.

Bunda Ankara'nın payı olduğu kadar Bursa'daki gruplaşmaların ve yapılan ayak oyunlarının da etkisi oldu. Yani işin özeti, Bursa diğer metropoller gibi hizmet yağmurunda ıslanamadı. Emsallerimizde bardaktan boşanırcasına yağan hizmet yağmurları bizde atıştırıp geçti.

Eğer bu çekişmeler yaşanmayıp birlik içinde hareket edilebilseydi ne yerel seçimlerdeki bazı isimler başkan koltuğuna oturabilirdi ne de bugün teşkilat içerisinde dillendirilen 'zaten iki ithal adayımız varken şimdi sayı üçe çıktı' serzenişi söz konusu olurdu.

Ankara bu kez haklı

Biz yıllardır haklı olarak pek çok konuda başkentin Bursa'ya yaklaşımını beğenmeyip eleştiririz ancak bu kez Ankara haklı. Bursa'dan bir grup genel merkeze gidip 'aman ne olur Faruk Çelik'i tekrar Bursa'dan aday gösterin' derken başka bir grup da kongrede ismini çizer 'açık bir dille istemiyoruz' derse sonuç bu olur. Genel merkez bu kritik süreçte tekrar çekişme ve küskünlük yaşanmasın diye iki tarafında istediğini yapmayıp bir orta yol buldu.

Hem şu anda Faruk Çelik'in dışında bakanlık potansiyeline sahip, Mehmet Müezzinoğlu'nun yerini alabilecek güçte Bursa'nın yetiştirdiği bir siyasetçi var mı? Elbette yok. O zaman Ankara daha ne yapsın. Çelik'i Urfa için ikna edip onu, potansiyel bakan adayının hemen yanına bir ikincisini koyarak da durumu toparladı. Kusura bakmayın beyler ama Sezar'ın hakkı Sezar'a, Ankara bu konuda sonuna kadar haklı.

Bugün şikayet edip 'canım Bursa'da adam mı kalmadı?' diye soranlara ben de şu soruyu soruyorum; 'e canım sizde yıllardır azıcık yükselenleri paçasından çeke çeke, samimi insanları küstüre küstüre Bursa'da aktif siyasetin içinde göreve hazır adam mı bıraktınız?'

Ayrıca meselenin biraz daha detayını isteyenlere 18 Eylül tarihinde yayımlanan 'Listeler hazırlanırken' başlıklı yazımı okumalarını da tavsiye ederim.

Efkan Ala hamlesi

Şüphesiz ki, listenin ilk iki sırasını paylaşan ve yeni dönem için de potansiyel bakan adayları olan Mehmet Müezzinoğlu ile Efkan Ala'dan Bursa için ciddi beklentilerimiz var. Bu noktada bazı önerilerimiz ve taleplerimiz de olacak ama onları daha sonraki bir yazıya saklayalım.

İçişleri Eski Bakanı Efkan Ala'nın Bursa'da listenin ikinci sırasına konmasını sadece Erzurumlu olmasına bağlayanlar kanaatimce ciddi bir yanılgı içerisindeler. Öyle olsa Efkan Ala yerinden oynatılmaz, kulislerde konuşulduğu gibi Recep Akdağ Bursa'dan gösterilirdi.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın tamamıyla güvendiği az sayıdaki isimden biri olan Efkan Ala'nın seçim sonrası çıkacak tabloya göre yeniden içişleri bakanı olması kuvvetli bir ihtimal. Son dönemde iktidara yakın bazı yayın organlarında çıkan haberleri ve parti içinde bile konuşulan 'Bursa paralel örgütün kalesi ve buradaki rahatları hiç bozulmadı' yönündeki eleştirileri de düşününce resim daha net ortaya çıkıyor. Görünen o ki, Efkan Ala, Bursa'daki ikinci ağabeylik görevinin yanı sıra paralel temizlikle de bizzat ilgilenecek.