Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Araştırma Görevlisi Dr. Gökçe Yıldırım: Yarış atı neslimiz tehlikede

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Veteriner Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Gökçe Yıldırım, ciddi önlem alınmaz ise yarış atında dışa bağımlı hale geleceğini söyledi. Ülkemizde yarış atlarını tercih...

Haber Giriş Tarihi: 21.11.2013 13:39
Haber Güncellenme Tarihi: 21.11.2013 13:39
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
Araştırma Görevlisi Dr. Gökçe Yıldırım: Yarış atı neslimiz tehlikede
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Veteriner Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Gökçe Yıldırım, ciddi önlem alınmaz ise yarış atında dışa bağımlı hale geleceğini söyledi. Ülkemizde yarış atlarını tercih ederken tek seçeneğin en iyi koşması olduğunu bunun da kötü sonuçlar doğuracağını belirten ADÜ Veteriner Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Yıldırım, atların vücut yapısını inceleyerek iyi bir at nasıl seçilmeli çalışmasını tamamladı. 10 yıllık çalışmasını kitaplaştıran Gökçe, “Yaptığım araştırmalara göre bu şekilde giderse yakın zamanda yarış atında dışa bağımlı hale geleceğiz. Yarış atı ve damızlık bakarken sadece hızlı olmasının ön planda tutulması yanlış. Dayanıklılığı ve diğer özelliklerine de önem verilmeli. Yoksa gelecekte yarış atında tamamen dışa bağımlı olacağız.” dedi.

    Ülkemizde yarış atı endüstrisi her gecen gün büyüdüğüne yaklaşık her on yılda bir ülkemiz at sayısının ikiye katlandığına dikkat çeken ADÜ Veteriner Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. Gökçe Yıldırım, bu kadar hızlı büyüyen endüstride en temel öğe olan yarış atlarının uzun yıllar koşabilmesi uzun yıllar yarış hayatına sakatlıklarla bölünmeden devam etmesi son derece önemli olduğuna dikkat çekti. Ülkemizdeki yarış atlarının her gecen yıl daha kırılgan daha zayıf hale geldiğini, atlarımızın uzun yıllar sakatlıklarla kesintiye uğramadan koşmasını sağlamak için bir takım çalışmalar yapılması gerektiğini kaydeden Gökçe, “Ülkemizde atlara baktığımız zaman Arap atlarımız üç yaşında İngiliz atlarımız iki yaşlarında koşu hayatlarına başlıyorlar. Bu atlar her geçen sene genç atlarını katılımıyla sektör giderek büyümekte. Hipodromlarda koşan at sayımız artmakta. Aynı zamanda mahalli yarışlarımızda koşan at sayılarımız da artmakta. Ancak bu at sayısındaki artışa rağmen dört yaşını geçmiş yani artık belli gurup yarışlarını kazanmış at sayısı yeterince artış göstermemekte. Eğer böyle devam edersek bu atlarımız iki yaşından koşmaya başladıktan sonra dört yaşında koşu hayatını sonlandıracaklar veya beş altı yaşında. Bu kadarlık kısa koşu hayatından sonra açığa çıkan bu kadar at fazlası ne olacak? Biz bu atları herhangi bir şekilde kullanmamız mümkün değil. Yani yarıştan çıkmış bir İngiliz atını siz iş atı olarak kullanamazsınız. O zaman bu atlar bir şekilde piyasada birikecekler ve at enflasyonu meydana gelecek. Dolayısıyla biz eğer bu günden damızlık atlarımızı aygırlarımızı düzgün vücut yapısına sahip olan atletik atlar olarak seçer ve bunları üretirsek gelecekte daha dayanıklı daha dirençli, uzun yıllar koşan atlara sahip oluruz." diye konuştu.

    Ülkemizdeki yarış atlarının her gecen yıl daha kırılgan daha zayıf hale geldiğini dolayısıyla bu atlarımızın uzun yıllar sakatlıklarla kesintiye uğramadan koşmasını sağlamak için bir takım çalışmalar yapılması gerektiğini kaydeden Araştırma Görevlisi Dr. Gökçe Yıldırım, “Bu tüm dünyada başlamış durumda. Ancak ülkemizde biraz geç kalındığı kanısındayım. Dolayısıyla yüksek lisans ve doktora tez çalışmamdan sonra yurt dışında yaptığım çeşitli çalışmalardan sonra elde ettiğim bütün bilgiler bu kitapta. At yetiştiricilerine, at endüstrisi içinde bulunan herkesle paylaşmak istedim. Ülkemizde atlarımıza baktığımız zaman arap atlarımız üç yaşında İngiliz atlarımız iki yaşlarında koşu hayatlarına başlıyorlar. Bu atlar her geçen sene genç atlarını katılımıyla sektör büyümekte. Hipodromlarda koşan at sayımız artmakta. Aynı zamanda mahalli yarışlarımızda koşan at sayılarımız da artmakta. Ancak bu at sayısındaki artışa rağmen dört yaşını geçmiş yani artık belli gurup yarışlarını kazanmış at sayısı yeterince artış göstermemekte. Eğer böyle devam edersek bu atlarımız iki yaşandan koşmaya başladıktan sonra dört yaşında koşu hayatını sonlandıracaklar veya beş altı yaşında. Bu kadarlık kısa koşu hayatından sonra açığa çıkan bu kadar at fazlası ne olacak? Biz bu atları herhangi bir şekilde kullanmamız mümkün değil. Yani yarıştan çıkmış bir İngiliz atını siz iş atı olarak kullanamazsınız. O zaman bu atlar bir şekilde piyasada birikecekler ve at enflasyonu meydana gelecek. Dolayısıyla biz eğer bu günden damızlık atlarımızı aygırlarımızı düzgün vücut yapısına sahip olan atletik atlar olarak seçer ve bunları üretirsek gelecekte daha dayanıklı daha dirençli, uzun yıllar koşan atlara sahip oluruz. Bu da bizim gelecekte at anlamında damızlık anlamında dışa bağımlılığımızı her gecen gün azaltır. Eğer ülkemizdeki yarış atlarının damızlık seçimleri sadece atların hızına göre devam ederse yani bu atların ne kadar uzun süre ne kadar sakatlıkla kesintiye uğramadan koştuğuna bakılmadan bu atları selekte etmeye yani seçmeye yetiştirmeye devam edersek gelecek yıllarda baktığımızda elimizde yeterince dayanıklı ve dirençli atlar kalmayacak." şeklinde konuştu.

    Ülkemizde dayanıklı güçlü bir at yani atletik bir atları seçerken eskiden kalma, kulaktan dolma sözlerle seçildiğini bunun da bilimsel olarak yanlış olduğunu beyan eden Yıldırım, “Örnek vermek gerekirse mesela inci kemiği uzun olan atlar tercih edilmekte. Uzun boylu atlar tercih edilmekte. Bel uzunluğu daha fazla olan atlar tercih edilmekte. Ancak vücudun total yapısı içerinse baktığımız zaman eğer vücut harmonisi düzgün değilse bu özellikler aslında hep bir direnç zayıflığını göstermekte, zayıflık ibaresi olmakta. Dolayısıyla biz ata sadece boyuna yönelik değil de vücut içerisindeki harmonisine odaklanmamız gerekiyor. Bu harmoniye sahip düzgün vücut yapılı atları seçip, ayırıp bunları üretmemiz gerekiyor. Buna örnek vermek gerekirse eğer siz bir aygır seçiminde bulunacaksanız sadece birkaç yarış koşup buralardan çok iyi derece elde etmiş atı hemen damızlığa ayırmamalısınız. Bu at kaç yıl ne kadar problem yaşamadan koşacak bunu bir göstermesi gerekir. Belli olgunluğa gelmesi gerekir. Eğer bu özellikleri taşıyorsa ondan sonra aygır olmalıdır. Bu kitap sektörümüze ne kazandıracak, en azından şunu kazandıracak; ülkemizde dayanıklı ve dirençli atletik yapılı atların yani düzgün vücut yapısına sahip atların nasıl olması gerektiğine dayalı her hangi bir Türkçe yazılmış kaynak bir metin yok. Bu kaynaktan sonra at yetiştiricilerimiz, at sahiplerimiz yurt dışından damızlık almaya giden kişiler, bu komisyondaki insanlar alacakları damızlıklarda veya seçecekleri damızlıklarda hangi özellikleri aramaları gerektiğini öğrenecekler ve dolayısıyla en azından ülkemize dışarıdan giren damızlıkların kalitesi yükselecek. Kendi içerimizde ürettiğimiz atlarda da özelikle kısraklarımızda yarış hayatında sadece birkaç koşuyla derece elde etmiş kısraklar yerine yarış hayatını uzun süre devam ettirmiş, daha dirençli, daha güçlü kısraklar seçilmeye başlanacak ve gelecek on yıllarda daha dirençli daha dayanıklı sürülerimiz elde edeceğiz.” şeklinde konuştu.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.