Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bursa kurtuldu, Türkiye kurtuldu

Yazının Giriş Tarihi: 11.09.2019 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.09.2019 00:02

Bursa, dünya tarihinde padişahlara ev sahipliği yapan, kralların yetiştirildiği bir kent. Bursa, yine dünya tarihinde imparatorluk kuran bir şehir. Bu şehir, Türkiye ve dünya tarihi açısından o kadar önemli ki, işgal altına girdiği saatten itibaren, bütün Türkiye yas tutmaya başlıyor.

İşte, tarihimizde Bursa’nın işgali ve 10 Eylül 1922 gecesi işgalin sona erip, 11 Eylül tarihinde kurtuluşuna kadar yaşanılan ilginç olaylar. İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’un tarihe düştüğü kayıt.

“Ne hüsrandır ki: Şark’ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
Seraba Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!

Bursa’nın işgali üzerine Mehmet Akif’in yazdığı Bülbül adlı şiirden bir beyit.

Kurtuluş Savaşı 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkmasıyla başlar. Onun Samsun’da, Havza’da, Amasya’da, Erzurum’da ve Sivas’ta yaktığı kıvılcım nihayet Ankara’da 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisinin açılmasına kadar varır. Bundan sonra ya istiklal ya ölüm denilerek son bir varlık-yokluk savaşına girilir. Ankara’da yeni bir devletin doğum sancıları yaşanırken; İstanbul’un, Yunanistan’ın ve İngiltere’nin ise Anadolu üzerinde farklı planları vardır.

Birinci Dünya Savaşı’nın galibi kuşkusuz İngilizlerdi. Ve tüm dünya gibi Osmanlı topraklarında da yeni sınırlar çiziyorlardı. İngiltere, Birinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturulmaya çalışılan yeni dünya düzeninin kurucusuydu. Bu düzen Ortadoğu’da ve Anadolu’da da yeni sınırları öngörüyordu. Bu sınırlar ise en net haliyle Sevr Barış Anlaşmasıydı.

Sevr’e göre Osmanlı küçük bir Karadeniz ülkesi olarak kalacaktı. Anadolu topraklarında kurulacak olan Ermenistan ve Kürdistan’a komşu olacak, Payitaht(İstanbul) işgal altında bulunacaktı. Sevr bir paçavraydı. Ankara’daki Mustafa Kemal’i bırakın, İngiltere’ye daha ılımlı bakan İstanbul Hükümeti bile bunu kabul etmezdi. İşte Yunanistan bu noktada devreye giriyordu.

İngilizler, Yunanlılar’ın İzmir’e çıkmasına bir sene kadar önce müsaade etmişlerdi. Ardından da Yunan kuvvetlerini Salihli-Akhisar önlerinden, Ayvalık’ın kuzeyinden geçen bir hat üzerine yerleştirdiler. Zaten bu sınırların adına da İngiliz komutanın adı verilerek Milne Hattı denildi.

Anadolu’da başlayan Kurtuluş kıvılcımı, İngilizler’in Yunan kozunu ileri sürmesine sebep oldu. Ankara’da Meclis açıldıktan sadece iki ay sonra, 24 Haziran 1920’de Yunan taarruzu bir sene aradan sonra tekrar başladı. Alaşehir, Balıkesir, Edremit, Mudanya, Bandırma ve nihayet 8 Temmuz 1920’de Osmanlı Devleti’nin kurucularının mezarlarının bulunduğu Bursa 600 yıl sonra işgal edildi.

Megola İdea, yani Büyük Yunanistan hedefleri doğrultusunda Batı Anadolu’yu, İstanbul’u ve Doğu Trakya’yı işgal ve ilhak etmek isteyen Rumlar’a aradıkları fırsat çıkmıştı. Osmanlı uzun süren bir savaş döneminden çıkmış, tükenmişti. 1910-11’de Trablusgarb, 1912-13’de Balkan ve nihayet son darbeyi indiren 1914-18 Birinci Dünya Savaşı ile Türkler bütün kuvvetlerini harcamış, hazır bir lokma gibi Yunanlılar’ın önünde duruyorlardı. 1917 gibi geç bir tarihte kazananların safında savaşa giren Yunanistan ise diri ve güçlüydü.

İngiltere bir satranç gibi Ankara, İstanbul ve Yunanlılarla oynuyordu. İstanbul hükümeti Yunan tehdidine karşı İngiltere ile anlaşmaktan yanaydı. Karşı koymak işe yaramazdı. Yada İstanbul Hükümeti yaramayacağını düşünüyordu. Ankara’daki isyancılar yüzünden İngiltere Yunanlılara işgal hakkı vermişti. Ankara’da Büyük Millet Meclisinin açılması, Bursa’nın işgalinin sebebiydi.

23 Nisan 1920’de Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldı. Durum vahimdi. Meclis açılarak Kurtuluş Savaşı’nın en büyük adımı atılmış oluyordu lakin elde hazır bir askeri kuvvet yok gibiydi. En büyük kuvvet Kazım Karabekir’in komutasında doğuda bulunuyordu. Lakin saldırmaya hazır bekleyen Ermeni çeteler yüzünden doğudaki orduyu yerinden kıpırdatmak imkansızdı.

Ve Bursa işgal edildi. Bu haber Ankara’ya gelir gelmez, TBMM’nin kürsüsüne siyah örtü serildi. Bursa kurtarılana dek bu örtünün kaldırılmayacağına dair milli ant içildi. Bursa’nın işgali, Osman Gazi’nin türbesinin çiğnenmesi Ankara’da büyük bir yenilmişlik hissi uyandırdı. Meclisin açılması İngiltere’yi kızdırmış ve Yunanlılar’ın Anadolu’yu işgal iznini almalarına sebep olmuştu. Bursa’nın işgaline karşı Ankara ne yapabilmişti? Bu mücadele yarar mı yoksa zarar mı getiriyordu? İşte Ankara’da bunlar konuşuluyor ve meclis bu yenilmişliğe karşı bir günah keçisi arıyordu. Mustafa Kemal Paşa o zaman çıkıp Meclis’e şöyle hitap etti:

Tarihte yarılmamış veya yarılamayacak bir cephe yoktur. Cepheler delinebilir. Buna karşı tedbir delinen kısmı tekrar kapatmaktan ibarettir. Halbuki Yunan Ordusu karşısındaki cephemiz bu vaziyet ve kuvvette mi idi. Bütün Garbi(Batı) Anadolu vilayetlerimiz, Ankara ve havalisi dahil olduğu halde, daha doğrusu bütün memlekette kuvvet denilecek bir cüzütam(birlik) bırakılmış mıydı?

Bursa, Yunan işgalinde 2 yıl 2 ay 2 gün kaldı. Vatan sevgisi, bayrak sevgisi, ülke sevgisiyle hareket eden milletimiz, tek yumruk halinde işgalcilere karşı mücadele vererek, 10 Eylül akşamında Yunan ordusu ve askerlerini Bursa’dan kaçırmaya başladı. 11 Eylül sabahı ise mutlak galibiyet ilan edildi.

Böylece, Bursa işgalden kurtuldu. TBMM kürsüsündeki siyah örtü kaldırılıp, Türkiye’nin düşmanlardan temizlendiği dünyaya ilan edildi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.